inatçı
1 . Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim:
"Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir."- T. Buğra.
2 . Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme:
"İddia kızışmış, adeta inat halini almıştı."- Ö. Seyfettin.
3 . sıfat, halk ağzında İnatçı.
inatçı
Türkçe inatçı kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. stubborn, obstinate, stiff necked, heady, inflexible, difficult, set, balky, cantankerous, contrary, contumacious, cussed, Die Hard, dogged, dour, fractious, froward, hard-bitten, hard headed, hard mouthed, headstrong, indocile, insistent
n. obstinate person, stickler, sticker, Die Hard, bullet head, mule
inatçı
direngen, ayak direyici.
üstesinden gelinemeyecek denli güçlü, kuvvetli.
zor iyileşen (sayrılık).
inatçı
Türkçe inatçı kelimesinin Fransızca karşılığı.
têtu/e, obstiné/e, opiniâtre, buté/e, entêté/e, forte tête, persistant/e, récalcitrant/e, tête de fer
inatçı
Türkçe inatçı kelimesinin Almanca karşılığı.
adj. stur, hartnäckig, beharrlich, eigensinnig, halsstarrig, starrsinnig, aufsässig, bockig, rechthaberisch, verstockt, widerborstig, erbittert, störrisch, unerbittlich, zäh, hektisch