Etkinlikleri
Cumhuriyet tarihine ilişkin resmi literatürde İkinci Grup`un gerici ve cumhuriyet düşmanı kimselerden oluştuğu görüşü savunulur. Bu görüşün tarihi gerçeklerle ilişkisini, Ahmet Demirel, titiz bir kaynak araştırmasına dayanan ``Birinci Meclis`te Muhalefet: İkinci Grup (1993)`` adlı çalışmasında incelemiştir.1921 Aralığından itibaren gayrıresmi olarak bir arada hareket eden ve 1922 Temmuzunda resmen oluşan grubun başlıca etkinlikleri arasında şunlar bulunur:
- 1. Meclis yetkilerinin 15 kişilik bir "Fevkalade Harp Komisyonu"na devrine ilişkin yasa tasarısına karşı koymak (Aralık 1921);
- 2. İstiklal Mahkemeleri terörüne karşı Meclis müzakeresi açılması ve mahkemelerin kaldırılması veya Başkumandanlık emrinden alınarak Meclis denetimine sokulmasına ilişkin teklifler (Ocak 1922);
- 3. Meclisin egemenlik haklarını Mustafa Kemal`e devreden Başkumandanlık Kanununun üçüncü ve dördüncü kez uzatılmasına muhalefet (Mayıs ve Temmuz 1922);
- 4. Muhalif çıkışlarıyla tanınan Trabzon milletvekili Ali Şükrü`nün, Mustafa Kemal`in özel muhafız alayı komutanı tarafından öldürülmesinin protesto edilmesi (Mart 1923);
- 5. Meclis rejimine muhalefeti vatan hainliği kapsamına alan (böylece hükümete rejim muhaliflerini idam etme yetkisini veren) Hıyanet-i Vataniye kanunu değişikliği teklifine muhalefet (Nisan 1923);
- 6. 1923 seçimlerinin, Tek Parti denetimi altında anti-demokratik bir gösteriye dönüşmesine, basın ve Meclis yoluyla karşı çıkma denemeleri (Nisan-Mayıs 1923).
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete aitliği ve saltanatın lağvı konularında İkinci Grup`un tavrı, Mustafa Kemal liderliğindeki Birinci Grup`tan farklı değildir. 1 Kasım 1922`de İkinci Grup, Osmanlı saltanatının kaldırılması lehine oy kullanmıştır.
Demirel`in araştırmaları, muhalefetin sosyal kökeni hakkında da ilginç veriler sunar. İkinci Grup mensupları arasında müftü, müderris, şeyh gibi din adamlarının oranı, Birinci Grup`takinin üçte biri kadardır (%9,9`a karşı %3,2). Medrese kökenli olan mebusların oranı da, Birinci Grup`a oranla daha azdır.Demirel, a.g.e., s. 144-150.
Görüşleri
Kurucularından Mersin mebusu Selahattin (Köseoğlu)`nun ifadesine göre, İkinci Grup, "her türlü şahıs istibdadını önlemek, şahsi hakimiyetler yerine kanuni hakimiyetler ikamesi gayesiyle kurulmuştur; Meclis diktatoryasına taraftar olup şahıs otokratlığına muhalefet etmiştir.".Aynı eser, s. 45.Grup programı, Müdafaa-yı Hukuk hareketinin ortak ilkeleri (Misak-ı Milli sınırları içinde tam bağımsızlık, hakimiyetin kayıtsız şartsız millete aidiyeti, tevhid-i tedrisat, tevhid-i kaza) yanısıra, şu hususlara yer verir:
"Her ferdin hürriyet-i şahsiye ve medeniyesi her türlü taarruzdan masundur. [1] Siyasi cürümlerde idam cezası yoktur. [2] Hiçbir kimse kanunen mensup olduğü mahkemeden başka bir mahkemeye sevk olunamaz. [3] Müsadere, angarya, işkence, her nevi eziyet katiyen ve külliyen memnudur.".Aynı eser, s. 398-399.
Grup ileri gelenlerinin Meclis konuşmalarından alınan aşağıdaki pasajlar, grubun siyasi görüşlerinin yansıtırlar:
Hakkı Hami [4]: "Kendisini Yüksek Meclisin üstünde görenler Meclisin vücudunu inkar etmiş olurlar. Bunlar vatan hainidir. Hareketleri Meclise taarruzdur. [5] İstiklal Mahkemeleriyle, hıyanet kanunuyla, adam asmakla biz gayemize ulaşacaksak, emin olunuz ki bu hayaldir. [6] İdam cezaları şunun bunun eline terkedilecek şeyler değildir. [7] Her halde milletin dayanamayacağını anlamak ve onların kanayan kalbini görmek lazımdır.".14.1.1922; aynı eser, s. 374.
Hüseyin Avni [8]: "Büyük Millet Meclisi idaresi bugün birtakım müstebit kumandanların, valilerin elindedir. Zihniyet değişmiyor, yalnız sandalye değişiyor. Sonra bunlar istibdatlarını birbirlerine firavun postu olarak terk ediyorlar. İdarenin, bundan yüz sene öncesindekinden hiçbir farkı yoktur. Demokrat, halkçı bir hükümetin, bir milletin tarihine bakın ve mevcut durumla karşılaştırın.".1.4.1922; aynı eser, s. 376-377.
Mehmet Şükrü [9]: "Bu memleketin iyiye gitmesinin çaresi memlekette kanunu hakim kılmaktır. Herkesi malından, canından, ırzından, namusundan emin kılabilmek, kanunu memlekette hakim kılmakla olur. Ordunun kuvveti, memlekette kanunun hakim olmasına bağlıdır.".13.3.1922; aynı eser, s. 376.
Hakkı Hami [10]: "Kişi hukukuna vuku bulacak saldırının ortadan kaldırılması için alınacak önlemler, bir dış düşman için alınacak önlemlerden daha önemlidir. Bir dış düşmanın saldırısını yoketmek için halkı silahlandırmak, onun üzerine yöneltmek ve ona karşı halkı yürütmek kolaydır. Fakat, bir vatandaşın kişisel hukukuna, mevkiinin verdiği kudretle saldıracak bir kişinin saldırısını halka anlatmak ve bu saldırının önüne geçmek için yapılacak cezanın uygulanamaması belki ülkeyi yıllarca, yüzyıllarca haraplığa sürükler.".23.1.1923; aynı eser, s. 470.