İki Zeynelabidin

Kısaca: İKİ ZEYNELÂBİDİN Halit Erkiletlioğlu Kayseri’de Seyyid Burhaneddin (Ölm: 1244) ve Kadı Burhaneddin (Ölm: 1398) gibi iki Burhaneddin’in olması ve çoğu zaman karıştırılması gibi, iki Zeynelâbidin’de zaman zaman karıştırılmaktadır. İslâm dünyasında çok kullanılan bir isim olan “Zeynelâbidin” Arapça; Zeyn= süs, ziynet, âbidin ise ibadet eden anlamlı iki kelimenin birleşmesinden meydana gelir. ...devamı ☟



İKİ ZEYNELÂBİDİN

                       							 Halit Erkiletlioğlu	


Kayseri’de Seyyid Burhaneddin (Ölm: 1244) ve Kadı Burhaneddin (Ölm: 1398) gibi iki Burhaneddin’in olması ve çoğu zaman karıştırılması gibi, iki Zeynelabidin’de zaman zaman karıştırılmaktadır. İslam dünyasında çok kullanılan bir isim olan “Zeynelabidin” Arapça; Zeyn= süs, ziynet, abidin ise ibadet eden anlamlı iki kelimenin birleşmesinden meydana gelir. “ibadet edenlerin ziyneti, süsü” anlamını taşır.

Bu ismi taşıyan Zeynelabidin’lerden birincisi “Es Seyyid Ali Zeynelabidin el Kayserani adıyla anılan ve 29. karında Fatimetü’z Zehra’yla birleşen bir silsile yakıştırılan zattır.Annesi Es-Seyyid İzzeddin Hasan-ı Rufa-i’nin kızı Veliyyetullah Hatun’dur . Başka bir kaynağa göre de annesinin adı Şerife Sadi Hatun’dur. Babası ise Es-Seyyid Ahmed-i Rüfa’i nin kızı Zeyneb Hatun’un oğlu Es-Seyyid Ahmed Şemseddin’dir.Ahmed Şemseddin, Medine’nin nakibi ve taliblerin reisi idi.

Zeynelabidin, 1349 tarihinde Medine’de Rasas mahallesinde doğmuştur. Medine’deki ilim adamlarından maddi ve manevi ilim tahsil eden Zeynelabidin babasının 1369 yılında vefat etmesi üzerine halkı aydınlatmak üzere bir çok memleketler gezmiş nihayet Anadolu’ya gelerek 1397 yılında Kayseri’ ye yerleşmiştir .Kayseri halkı tarafından çok beğenilen ve bu sevgi halkasına karşılık kendisinin de Kayseri’yi çok sevdiği ve buraya yerleştiği ifade edilmektedir. Kayseri’de çok hürmet gösterilen bu şahıs için bir tekke tahsis edildiği ve bir de ev yaptırılarak burada sohbetlerine devam ettiği bildirilmiştir.

Zeynelabidin, Seyyid Ahmed Burhaneddin’in kızı Şerife Fatma ile evlenmiş, bu evlilikten Ahmed, Musa ve Eyyüb isminde üç oğlu olmuştur.1414 yılında Kayseri’de vefat etmiş, cenazesi Rufai Tekkesi yakınındaki mezarlığa defnedilmiştir. Bu mezarlık şehrin kuzey kısmında, dış kale burcu civarında ve şehir dışında idi. Bu Zeynelabidin’le ilgili bilgiler, daha ziyade Mevlevi Şeyhi Ahmed Remzi Dede (Ölm: 1944)’nin “Bergüzar” isimli eserindeki sekiz bölümlük “Mirat-ı Zeynelabidin” isimli manzumesinden alınmıştır. Mirat-ı Zeynelabidin de, doğumu,Kayseriye gelişi, buradaki hayatı ve ölüm tarihi ile ilgili geniş bilgi vardır.

Ayrıca Zeynelabidin’in torunlarından Üsküdar’lı Ebu Bekir  Hilmi Efendi’nin oğlu Seyyid Esad el Medeni (1050-1116) nın “Müselsilü Esad el Medeni”  isimli “Esad el Medeni’nin soy ağacı” isimli kitabında Zeynelabidin hakkında bilgileri verilmiş ancak bu bilgilerde ki verilen soy silsilesi bütün tarikatlarda olduğu gibi tarikat şeyhlerinin silsilesi olup, yine her tarikattaki gibi Hz.Ali’ye bağlanmıştır.
İkinci Zeynelabidin ise, dedesi, babası ve kendisi Kayseri Kadısı olan sonra da Eretna devletine son vererek “Kadı Burhaneddin Devleti” adı ile kendi devletini kuran Kadı Burhaneddin Ahmed’in oğlu Zeynelabidin Ali’dir. 1384-85 doğumlu Zeynelabidin, çok yoğun mücadelerle kendi devletini kuran ve on sekiz yıl hükümdarlık yapan ilim, devlet, hukuk, şairlik ve savaş adamlığı gibi bir çok meziyeti bir arada yapabilen bir babanın üç oğlundan birisidir. Daha sonra 1392 yılında şehzade Abbas ve Şehzade Mehmet arka arkaya ölmüşler ve Zeynelabidin Ali Çelebi tek şehzade olarak kalmıştır. 12-13 yaşlarında iken babası o’nu 1397 yılı ilk baharında Şeyh Müeyyed’in yerine Kayseri emirliğine tayin etmiştir. Ayrıca Kayseri çevresindeki 12 şehir, kale köy ile orada yaşayan kölelerin ve Türklerin de yönetimini ve valiliğini vermiştir. Bir adı da Alaaddin Ali Çelebi olan Zeynelabidin “kaim makam” ünvanı ile emir verme ve yasaklama yetkileri ile donatılarak güçlü bir vali yapılmıştır.

Kadı Burhaneddin, 1398 yılında Kara Yülük Osman Bey tarafından Sivas kalesi önlerinde öldürülünce devletin ileri gelenleri hayatta ki tek oğlu, şehzade Zeynelabidin Alaaddin Ali Çelebi’yi hükümdar ilan edip, Kara Yülük Osman’a karşı direndiler . İşte bu sırada basıldığı tahmin edilen ve Zeynelabidin sikkesi olduğu bildirilen gümüş akçe’nin üzerinde lakap olarak: “Mevlana el melik el azam el şerif” yazılmıştır. Sikkede şahıs ismi, tarihi ve baskı yeri bulunmamaktadır.

Genç hükümdar, Kara Tatar Bey’den yardım istedi ise de Tatar kuvvetlerinin gelmemesi üzerine yaklaşmakta olan Timur tehlikesini de göz önüne alarak Sivas’lılar Osmanlı padişahı I.Bayezid’e haber yollayıp, şehri teslim etmek istediklerini bildirdiler. Bunun üzerine I.Bayezid büyük oğlu Süleyman Çelebi’yi Sivas’a yolladı. O da Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey’i mağlup ederek “Kadı Burhaneddin Devleti’nin” Osmanlı topraklarına ilhak etti. Kendisi de Sivas, Kayseri, Tokat ve Niksar valisi oldu.

Bölgenin Osmanlı idaresine geçmesi ile hükümetten çekilen Kadı Burhaneddin’in oğlu Alaeddin Ali Bey (Zeynelabidin) önce eniştesi Dulkadiroğlu Nasreddin Mehmed Bey’in yanına gönderildi . Buradaki ikameti sırasında Sultan II. Murad ile Karaman-oğlu İbrahim arasında 1435-36 yılında yapılan savaşa katıldı ve daha sonra da Ankara savaşını takip eden fetret yıllarında Zeynelabidin eniştesinin teşvikiyle Sivas hükümetini geri almak için ayaklanıp daha sonra Malatya’ya kaçtı.

Osmanoğulları’nın hizmetine girdikten sonra umera sınıfından ulema sınıfına geçen Zeynelabidin, baba, dede yurdu ve aynı zamanda valilik yaptığı Kayseri’ye yerleşmiştir. Burada büyük hürmet ve itibar gören Zeynelabidin, babasından ve kendinin kısa süren sultanlığından dolayı “Sultan” ve ulema sınıfında eserler vererek kabul gördüğü için de “imam” ünvanını alarak “İmam Sultan” olarak anılmıştır. Alaeddin Ali yahut Zeynelabidin, 1442 yılına kadar yaşamış ve yılında Kayseri’de ölmüştür.

Zeynelabidin Türbesi 1537 tarihinde Hüseyin Beyzade, Abdi Bey tarafında eski tarz olarak tamir ettirilmiştir . Zamanla yıkılan bu türbe II.Abdülhamid Han’ın emri ile Ankara Valisi Abidin Paşa ve Kayseri Mutasarrıfı Mehmed Nazım Paşa tarafından masrafı Evkaf hazinesinden karşılanarak yeniden ihya edilmiştir. O günlerde Kayseri Kadısı olan ve “Edirne Müftüsü” olarak anılan Mehmed Fevzi Efendi’de Türbenin kapısında ki manzum kitabeyi yazmıştır.
      Zeynelabidin Türbesi Kitabesi
Hazretü’l Gazi Hamid Han, diyanet perverin Malikü’l Mülk,mülkünü ma’mur buyursun ta kıyam
Ömrünü ,ikbalini,hem şevket ü iclalini
An-bean müzdad ü mevfur ede Hayyü la yenam
Çün üstüne hep türbe-i sadat ile mabedleri Kıldı imarat ü tezyinat ile Darü’s –Selam
İşte Bak, bu Türbe-i pür zeyn,Zeynelabidin
Emr u ferman-ı şerifi ile buldu hoş hitam
Ola dareynde muini hem şefii ol şehin Cedd-i paki hazreti dost-ı Huda Hayru’l Enam
Hameden du katre düştü Fevzi tarih yazmaya
Kabri Zeynelabidin cennet gibi a’la makam    
Kayseri’de istinsah edilmiş bulunan 106l (1651) tarihli, Güvahi’nin meşhur “Pend Name” isimli eserinin sonuna ve sayfa kenarına kaydedilen tarihi takvimde “ Bina-i ravza-i Zeynelabidin ibni’s sultan Ahmed Burhaneddin sene 944 (M-1537)” notu kaydedilmiştir. Bu mühim not bize, Sultan Kadı Burhaneddin’in oğlu Zeynelabidin’in (Alaaddin Ali) Kayseri’de gömülü olduğunu bildirmektedir. Naci Kum’un Kayseri Kitabeleri isimli basılamamış eserinde belirttiğine göre, Zeynelabidin Türbesinden alınarak Kayseri Müzesi Taş Eserler Deposu’na kaldırılan kırık bir mezartaşının Zeynelabidin’e ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu mezartaşının bir yüzünde; “Eş şehid el mazlum el maktül? elmuazzam? Zeynelabidin Emir Ali bin Burhan? Nevvar’ Allah’ü ruhahuma/ İntikal-i ila rahmetullah-fı aşer cemaziyel evelde” (sene kısmı kırıktır) yazılıdır.Diğer yüzünde ise Farsça bir beyit (meali) “ Ey ölüm, sen her yerde görünür ve kurulu düzenleri bozarsın. Senin elin insan üzerine değdiği zaman, elinden hiçbir fert kurtulamaz” yazılıdır . Zeynelabidin namına İbnü’l Bevvab Muhammed (Kapıcıoğlu Muhammed ) tarafından yazılmış “ TUHFE-İ ALÂΔ isimli bir eser mevcuttur. Onsekiz yapraktan oluşan bu eserin her sayfası 11 beyittir. Sonunda yazılış tarihi yoksa da araştırmacı Kilisli Rifat Bey’in tahminine göre 1397 -1446 ? yılları arasında istinsah edildiği belirtilmiştir. “Tuhfe-i Aliye” ön sözünden bir kısmı şöyledir: ” Bundan sonra bu resmin nakkaşı, bu incinin tenkitçisi,çokça bağışlayan Allah’a muhtaç İbn-i Bevvab adıyla meşhur Muhammed-Allah sonunu iyi yapsın – şöyle der:Dünyayı koruyan hükümdarın şehzadesi ,dünyadakilerin göz nuru, yücelik sadefinin incisi, fazilet feleğinin incisi,saltanat bağının meyvesinin en üstünü,devlet ağacının meyvesi, şeref göğünün ayı , soy-sop feleğinin güneşi, yüce sultan, ulu hakan, ümmetlerin dizgininin sahibi, Arap ve Acem mülkünün sahibi, Arap ve Acem’de Allah’ın gölgesi, Burhaneddin-Allah onun saltanatını daim kılsın,burhanını alem üzerine yaysın-oğlu Alaeddin Ali’nin manzum sözlüğe karşı aşırı ilgisi vardı.Bu güzel sevgili Allah’ın yardımı ile ona erince Tuhfe-i Alai adı verildi.Onun tarafından kabul edilince yok olma sessizliğinden kurtuldu.Hüner sahipleri onda bir noksanlık bulurlarsa düzeltmeye çalışsınlar.Bundan sonra Allah’ın yardımıyla anlam denizinden Tuhfe-i Alai için kalemle cevher döktüm.” Ölüm tarihleri 1414 ve 1442 olan birisi tarikat silsilesi ile Hz.Ali’ye bağlanan ve Medine doğumlu olan, diğeri ise Zile veya Kayseri doğumlu olan, 3-4 göbekten dedeleri ve babası Kayseri’de kadılık yapmış bulunan ve kendisi de Kayseri valiliği yapmış bulunan en sonunda da Sivas- Kayseri bölgesindeki Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti’nin son sultanlığını yapmış bulunan Zeynelabidin olup, bu iki Zeynelabidin hakkındaki bilgileri kaynaklardan aktarmaya çalıştık. Birinci Zeynelabidin hakkında Raşit Efendi Kütüphanesi 21377 numaralı “Müselsilü Esad el Medeni” isimli eserde bilgiler var idi. Ayrıca Mevlevi şeyhi Ahmed Remzi Dede’nin “Bergüzar” isimli eserinde sekiz beyit halinde hayat hikayesi anlatılmıştı.İkinci Zeynelabidin ise Neşri, Müneccimbaşı Tac’ül Tevarih, Bezm u Rezm, gibi hemen bütün klasik tarih kitaplarındaki ilgili bölümlerde yerini almıştır. Bu iki Zeynelabidin tek şahıs olma ihtimali de olmakla beraber eğer ayrı ayrı iki şahıs ise kanaatimizce Kayseri’de itibar gören ve öldükten sonra adına türbe yaptırılarak “İmam Sultan” olarak anılan Zeynelabidin, Kadı Burhaneddin Ahmed’in oğlu sultan Alaeddin Ali olmalıdır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Zeynelabidin Tağıyev
7 yıl önce

Zeynelabidin Tağıyev (Azerice: Zeynalabdin Tağıyev, Rusça: Зейналабдин Тагиев, d. 25 Ocak 1821–1823 veya 1838, Bakü - ö. 1 Eylül, 1924, Bakü), Azerbaycan'da...

Zeynelabidin Zinar
3 yıl önce

Zeynelabidin Zinar, Kürt yazar, mütercim ve araştırmacı. 1953 yılında Beşiri'ye bağlı Hadhadk köyünde dünyaya gelmiştir. On bir sene medrese eğitiminden...

Zeynelabidin Zinar, 1953, Kürt, Tarafsız bakış açısı, Zeynelabidin Zinar
Leyla ve Mecnun (opera)
3 yıl önce

olduğu Leyla ve Mecnun mesnevisinden almıştır. Doğuda ilk opera. 25 Ocak, 1908 yılında Bakü'de Hacı Zeynelabidin Tağıyevin tiyatro binasında sahneledi....

Muhammed Ebu Zehra
6 yıl önce

şunlardır: Ebu Hanife, Malik bin Enes, Şafii, Ahmed bin Hanbel, Zeyd bin Ali, Zeynelabidin, Cafer es-Sadık, İbn Hazm, İbn Teymiyye. Akademisyen olan Ebu Zehra gerek...

Alimerdan Bey Topçubaşov
6 yıl önce

Melikova ile evlenmiştir. Dönemin hayırsever Azerbaycanlı iş adamlarından Zeynelabidin Tağıyev, 1897 yılında Kaspi gazetesini satın alarak Topçubaşov'a gazete...

Arşın Mal Alan
3 yıl önce

1913'te Sankt-Peterburg′da yazılmıştır. Operetin prömiyeri Baküde "Hacı Zeynelabidin Tagiyev Teatr"'da 25 Ekim, 1913′te yapılmıştır. Bu eserin librettosu...

Azerbaycan Ulusal Tarih Müzesi
6 yıl önce

sergilendiği Milli Müze; diğeri ise ünlü petrol zenginlerinden Hacı Zeynelabidin'in yaşadığı ev ve mekanlar. Arkeolojik malzemeler Manna, Med, Skif, Atropatene...

Mirza Alekber Sabir
6 yıl önce

Sabir, Mirza Alekber Zeynelabidin oğlu Tahirzade (Azerice: Mirzə Ələkbər Zeynalabdin oğlu Tahirzadə, 30 Mayıs 1862 - 12 Temmuz 1911), Azerbaycanlı şair...