İhşidoğulları Beyliği

Kısaca: Mısır’da 935-969 târihleri arasında hüküm sürmüş bir Türk hânedânı. Devletin kurucusu Muhammed bin Tuğç, iki nesilden beri Abbâsîlerin hizmetinde bulunan bir Türk âilesindendir. Muhammed bin Tuğç, 935 yılında Mısır vâlisi oldu ve istiklâlini îlân ederek Halîfe Râzi’den İhşîd ünvânını aldı. İhşîd “şahlar şâhı” mânâsına geliyordu. Ayrıca Muhammed’in ataları da Fergana’da İhşîd ünvânıyla meliklik yaparlardı. ...devamı ☟

İhşidoğulları Beyliği (935-969)

Mısır ve Suriye'de hüküm süren ikinci Türk hanedanıdır. Kurucusu Muhammed b. Tuğç 882'de Bağdad'da doğdu. Babası Tulunilerin hizmetinde görev almış, Şam ve Taberiyye valiliği yapmıştı. Bu bakımdan Muhammed devlet idaresi içinde yetişmiş hatta bir süre Taberiyye'den babasına vekalet etmişti. Muhammed Tulunilerin yıkılmasından sonra Abbasi Devleti hizmetinde çalıştı.

Bu sırada bazan Mısır'da bazan Suriye'de görev yaptı. O devlet kademelerinde yavaş yavaş yükselmiş ve 933 yılında nüfuzunu bütün Suriye üzerinde yaymıştı, ancak Mısır'a da sahip olmak istiyordu. Öte taraftan Tulunilerin yıkılmasından sonra Mısır'da ortaya çıkan meseleler burada kuvvetli bir hükümete ihtiyaç gösteriyordu. Mısır, şimdi doğuda ve batıda İslam dünyasının liderliği için çekişen iki devletin ortasında idi. Bağdat'taki Abbasi hükümeti Mısır'da kuvvetli ve kendine güvenen bir devletin bulunmasını uygun görüyordu.

Çünkü Mısır'da hüküm sürecek kuvvetli bir devlet batıdan Fatımilerin ilerlemesine karşı bir engel olacak ve daha sonra Suriye'de yeni ortaya çıkan Bedevi hanedanlar üzerinde kontrolü elinde tutacaktı. Bu ortamdan faydalanmasını bilen Muhammed b. Tugç, Mısır ve Suriye vergi mütesellimi (müfettişi) el-Fazl b.Cafer el-Furat'tan da kendisine destek buldu. O Suriye'ye ilave olarak Mısır valisi tayin edildi. Nitekim kuvvetli bir ordu ve donanma sayesinde Fustat'a girdi (935).

Böylece Ihşidi Devleti'nin temellerini atarak Mısır'ır karışık durumunu yoluna koydu. Bu arada Ahmed b. Tulun gibi o da kuvvetli bir maliyeci Ebu Bekir Muhammed el-Madarai ile uğraşmak zorunda kaldı. Ancak Muhammed, mukavemetini kırdığı el-Madarai'yi hizmetine aldı ve böylece iktisadi meselelerde kendisine kabiliyetli ve etkili bir yardımcı buldu.

Muhammed b. Tuğç'un Abbasi Devleti'yle münasebetleri dostane idi. Halife Razi'den Ihşid ünvanını aldı (939) ve kurmuş olduğu devlet İhşidiler adıyla anıldı. İhşid, prens veya hükümdar anlamında Farsça bir ünvandır ve Soğd ile Fergana'nın İranlı hükümdarları tarafından kullanılmıştır.

Muhammed b. Tuğç, çok geçmeden idaresi altındaki eyaletlerden Suriye'yi Abbasi Devleti'nin kudretli emirlerinden Muhammed b. Raika'ya karşı müdafaa etmek zorunda kaldı. İbn-i Raik süratle Suriye'yi ele geçirip Remle'yi almıştı (939). Muhammed b. Tuğç'un öncü kuvvetleriyle yapılan bir çarpışmadan sonra iki taraf anlaştılar. Buna göre Remle ve havalisi kendisine bırakılmak suretiyle Suriye, Taberiyye'den kuzeye kadar İbn Raik'e veriliyordu. Ancak ertesi yıl İbn Raik tekrar harekete geçti.

Muhammed b. Tuğç, el-Ariş'te onu bozguna uğrattı ise de (24 Haziran 940), Laccun'da baskına uğrayarak mağlup oldu (18 Ağustos 940). Neticede ilk seferki şartlarda yeniden barış yapıldı. Ancak Muhammed ilave olarak İbn Raik'e her yıl 140.000 dinar vermeyi kabul etmişti. İbn Raik'in 942'de Hamdaniler tarafından öldürülmesiyle Muhammed b. Tuğç rahat bir nefes aldı ve bizzat Suriye seferine çıkarak bu ülkede altı ay kaldı. Bu kez ona Suriye'de Hamdaniler rakip olmuştu.

Muhammed, bundan sonra emir el-ümeralık mevkiini elde etmek için çıkan mücadeleye katıldı ve bu maksatla Rakka'da Halife el-Mutteki ile buluştu (944). Fakat sonra emir el-ümera olmak düşüncesinden vazgeçerek Mısır'a döndü. Çok geçmeden Hamdanilerden Seyf ed-Devle ile mücadeleye başladı. Seyf ed-Devle önce Haleb'i (944), sonra da Şam'ı ele geçirdi (945). Muhammed b. Tuğç Kınnesrin'de onu yendi fakat kolay yerine getirebilecek barış şartları öne sürdü.

Neticede iki taraf arasında bir barış yapıldı (Ekim-Kasım 945). Buna göre Seyf ed-Devle Suriye'nin kuzey taraflarını muhafaza ve ayrıca bir tahsisat elde edebiliyordu. Muhammed b. Tuğç bu barıştan sonra Şam'a döndü ve orada öldü (24 Haziran 946).

Muhammed b. Tuğç'un ölümünden sonra yerine oğullarından ikisi geçti ise de bunlar sadece birer kukla hükümdar idi. Ihşidiler Devleti'nde asıl iktidar, onun ölümünden biraz önce çocuklar için saltanat naibi olarak tayin ettiği, Nubyalı kölesi Kafur'un eline geçmişti. Muhammed b. Tuğç'a önce Unucur (? On Uygur) halef oldu. Unucur bir süre sonra arkadaşlarının tahrikine kapılarak Kafur'un vesayeti altından kurtulmak istedi ve bu maksatla Remle'ye gitti (954).

Ancak, o bu düşüncesini yerine getiremedi. Son anda annesi ve Kafur onu yatıştırmaya muvaffak oldular. Unucur'un ölümünden sonra yerine kardeşi Ali geçti (961). Kafur naiblik görevini muhafaza ediyordu. Bu devirde Suriye tekrar Mısır'ın nüfuzu altına girmişti. Ali'nin 966'da ölümünden sonra Kafur kendisini Mısır'ın tek hakimi olarak ilan etti. Bu durum Abbasi Halifesi el-Muti tarafından da tasdik edildi.

Kafur'un tek başına hükümeti uzun sürmemiş ve 968'de ölmüştü. Kafur, naibliği dahil, hüküm sürdüğü devrede Kuzey Afrika kıyıları boyunca ilerleyen Fatımi yayılmasını durdurmuş, Suriye'yi Hamdanilere karşı başarı ile müdafaa etmişti. Ayrıca onun zenginliği de dillere destan olmuştu. Kafur'un ölümünden sonra Ali'nin oğlu Ahmed başa geçtiyse de onun zayıf idaresi çok kısa sürdü ve Fatımiler Mısır'ı işgal ederek Ihşidi Devleti'ne son verdiler (969).

Ihşidi hükümdarları da alim ve sanatkarların hamisi olmuşlardı. Tarihçilerden İbn el-Daye, el-Kindi, Abdullah el-Fergani ile şair Mütenebbi himaye görmüş meşhur şahsiyetlerdi. Ayrıca Ihşidiler mimari bakımdan da pek parlak olmamakla beraber faaliyet göstermişlerdi. Muhammed b. Tuğç, Ravza adasında "Muhtar" adı verilen bir bahçe, hükümet binası (dar el-imare) yaptırmıştı. Kafur ise saraylar, iki cami, bir hastane ve başkentte Kafuriyye bahçeleri inşa ettirmişti.

İlgili konular

i̇hşidoğulları

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.