İbn-I Şirin

Kısaca: Meşhur hadis, fıkıh, tefsir âlimi ve rüyâ tâbircisi. İsmi; Muhammed bin Sîrîn, künyesi Ebû Bekr’dir. Babası, Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik’in âzâdlı kölesidir. ...devamı ☟

Meşhur hadis, fıkıh, tefsir alimi ve rüya tabircisi. İsmi; Muhammed bin Sirin, künyesi Ebu Bekr’dir. Babası, Eshab-ı kiramdan Enes bin Malik’in azadlı kölesidir. Aslen Basralı olan İbn-i Sirin, 653 (H.33) senesinde doğdu, 729 (H.110) senesinde vefat etti.

Güzel bir terbiyeyle yetiştirilip büyütülenİbn-i Sirin, Eshab-ı kiramdan otuz kişiyle görüştü. Onların sohbetinde bulunarak, hazret-i Âişe, Enes bin Malik, Zeyd bin Sabit, Ebu Hureyre, Abdullah bin Abbas, Ebu Sa’id-i Hudri ve Ebü’dderda radıyallahü anhüm, gibi büyüklerden hadis-i şerif rivayet etti. Hadis ilminde imamlık (300.000’den fazla hadis-i şerifi ezbere bilen alim) derecesine yükseldi. Tabiinin büyüklerinden Hasan-ı Basri ile görüşüp sohbette bulundu. Ondan da Kufe’nin en büyük alimlerinden Şabi, Katade, Malik bin Dinar, Mukatil bin Süleyman hadis-i şerif rivayet etti. Tefsir ilminde Abdullah bin Abbas’ın talebelerinden olup, müfessirlerin yani tefsir alimlerinin ikinci tabakasına mensuptur. Fıkıh ilminde de büyük iktidar sahibi olup, müctehid idi. Zamanındaki ve kendinden sonraki alimler onu medh ettiler.

İlim, fazilet ve takvada son derece üstün bir zat olan İbn-i Sirin, her şeyin iyi tarafını bulmaya çalışır ve bulurdu. Yanında birinin kötülüğü anlatılacak olsa hemen onun iyiliğini bulup söylerdi. Kendine mahsus bir hali olup, manevi aleme bağlılığı çoktu. Annesine çok hürmet gösterir, ona bir şey söylemesi gerektiği zaman hürmetinden sesle konuşmaz işaretle anlatırdı. Bir defasında birinin borcuna kefil olmuştu. Kefil olduğu kimse ve kendisi ödeyemeyince hapsettiler. Akşam olunca zindancı onu serbest bırakmak istedi ve; “Şimdi evine git! Sabah erken gelirsin.” dedi. Bu teklifi beğenmedi. Vazifesini tam yapmasını istedi ve;“Sana verilen vazifeye hıyanet etmek suretiyle, bana iyilik etme!” buyurdu.

Buyurdu ki: “Bir Müslüman kardeşine yapacağın en büyük zulüm; kızdığın zaman, iyi işlerini gizlemen ve kötü tarafını anlatmandır.”

İbn-i Sirin, rüya tabir ederdi. Rüya tabirine dair bir de kitap yazdığı rivayet edilir. Biri rüyada gördüğü hoş olmayan bazı şeyleri ona anlatıp, tabirini sorup kendisine zararı dokunup dokunmayacağını sorunca, ona şu cevabı verdi: “Uyanıkken Allahü tealanın emirlerini yapmakta titiz ve takva sahibi ol. Böyle olursan uykuda gördüğün kötü rüyaların sana zararı dokunmaz.” Bir kişi ona gelip; “Gıybetini ettim, bu halimi hoş gör ve hakkını helal et!” deyince şu cevabı verdi; “Allahü teala Müslümanların şerefiyle oynamayı ve onların namusuna dil uzatmayı haram kılmıştır. Gıybetlerini yapmayı yasak etmiştir. O’nun haram kılıp, yasak ettiği bir şeyi ben nasıl hoş görüp helal ederim? Ancak seni bağışlamasını isterim, o kadar!”

Bid’at sahipleriyle birlikte bulunmaktan çok sakınırdı. Hiçbir Müslümana hased etmez, her müslümana çokça nasihat verirdi. Yanında ölümden bahsedildiği zaman, kas katı kesilir ve bütün azaları hareketsizleşirdi.

Rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Anasına babasına asi olduğu halde anne ve babası ölen kimse, onlar öldükten sonra onlar için hayır duada bulunursa, Allahü teala onu iyilerden, ana ve babasına itaat edenlerden yazar.

Kim oruçlu olduğu halde unutarak yiyip içerse, orucuna devam etsin.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.