Babası, devrin tanınmış hadis alim ve tarihçilerindendi. Dedesi, İmam-ı Şafii hazretlerinin yakınlarından ve ilmi meclisinde bulunan bir zattı. İbn-i Yunus, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Din ilmi yanında başta astronomi olmak üzere, fen ilimlerini öğrendi. Mısır’da hüküm süren Fatımi Sultanlarından El-Aziz ve oğlu Hakim bi-emrillah devirlerinde tanındı. Fatımi hükümdarları, ilmi çalışmalarını teşvik ederek, Kahire civarında Cebel-i Mukattam Dağında onun için bir rasathane yaptırdılar. Astronomi çalışmaları yapmasını sağladılar. Kendisine o devrin en mükemmel aletlerini temin ettiler.
İbn-i Yunus, 978 senesinde Kahire’de yaptığı gözlemler neticesinde ay ve güneş tutulmalarını en ince hesaplarla tesbit etti. Böylece büyük bir şöhrete erdi. Zira bu şekilde hassas ve dakik hesaplama, o zamana kadar yapılmamıştı. Yaptığı rasatlar sonunda büyük ve mükemmel bir zic hazırladı. Bu eseri dört cilt olup, Zic-ül-Hakemi adıyla meşhurdur. İbn-i Yunus, eserinde kendinden önce gelen astronomi alimlerinin ay ve güneş tutulmalarıyla ilgili yaptıkları hesaplamaları ve yıldızların hareketleriyle ilgili bilgileri ele alıp, mukayese etti. İyice tetkik ederek, kendi rasatlarıyla elde ettiği sonuçlarla karşılaştırdı. Böylece ayın hareketinin giderek değiştiğini ortaya koydu. Burçlar dairesinin meylini, güneşin paralaksını itidal noktalarını en doğru şekilde tesbit etti.
İbn-i Yunus’un gayesi, kendinden önce gelen alimlerin ortaya koyduğu bilgileri tashih edip, mükemmel bir hale getirmekti. Vardığı sonuçlar ve yaptığı hesaplamalar, günümüzdekilere çok yakındır. Bu yüzden ilim tarihçileri onu Bettani veEbü’l-Vefa Buzcani’den sonra, en büyük astronomi alimi bilirler.
İbn-i Yunus, yalnız astronomi ile meşgul olmadı. Asrında muteber olan diğer fen ilimleriyle de ilgilendi. Matematik ilminin dallarıyla uğraştı. Zaten Zic-ül-Hakemi adlı eserinin bir bölümü matematiksel coğrafya ile ilgilidir. Trigonometride söz sahibi oldu. O devirlerde trigonometri henüz daha başlı başına bir ilim dalı halinde değildi. İbn-i Yunus, bu ilmin başlıbaşına bir ilim haline gelmesi için esaslı çalışmalar yaptı ve bu yolda başarılı adımların atılmasını sağladı. Birçok bilginin çalışmalarına ışık tuttu. 0 ve 1°nin sinüsünü son derece dikkatle hesapladığı gibi tanjant ve kotanjant cetvellerini de muntazam bir şekilde hazırladı ve çalışmalarında kolay bir hesaplama metodu geliştirdi. Bu metodla bütün hesaplar süratle yapılıyordu. Böylece logaritmanın keşfine giden ilk adımları attı ve haklı olarak ilim tarihçileri tarafından kabul edildi. Çünkü o, logaritma’nın temel prensibi olan çarpmayı, bölmeye çevirme usulünü bulmuş ve ilk defa kullanmıştı. Trigonometri için büyük önemi olan dönüşüm formüllerini ilim dünyasına ilk defa o kazandırdı. Onun bu formülleri kullanarak hesap yapması, ortaçağ bilginlerini şaşkına çevirdi. İbn-i Yunus, trigonometri üzerindeki araştırma ve çalışmalarında, özellikle kürevi trigonometride birçok zor problemleri çözmeyi başardı.
Batılı bazı bilim tarihçileri, logaritmanın kaşifi olarak 1550-1617 seneleri arasında yaşıyan İskoçyalı bilgin John Nepier’i kabul ederler. Halbuki, onun bulduğu bu formül, kendisinden tam yedi asır önce İbn-i Yunus tarafından kullanılan yukarıda gördüğümüz formüllerden ibarettir. John Napier, buradan hareketle, İbn-i Yunus’un bulduğu logaritmik formülleri geliştirmiştir.
İbn-i Yunus, ömrünün büyük bir kısmını yıldızlar ve özellikle gezegenleri tedkik etmekle geçirdi. On sekiz yıldızın gökküresindeki koordinat değerlerini buldu. Onların hareket ve faaliyetleri üzerinde durdu. Yıldızların gözlenmesinde kullanılan ve görünüp kaybolma periyotlarının tesbitine yardımcı olan rakkas, yani sarkaç aletini keşfetti. Batılılar, bunu ünlü İtalyan bilim adamı Galile’ye (1564-1642) mal ederlerse de yapılan araştırmalar, iddialarını çürütmektedir. İbn-i Yunus, sarkacı Galile’den tam yedi asır önce keşfederek ilmi çalışmalarında kullanmıştır. Saatlerde sarkacı kullanan da yine İbn-i Yunus’tur. Fransız bilim tarihçisi Sedillat, Histoire Generale des Arabes adlı eserinde bu hususları belgelendirmiştir. Nallino da araştırmaları neticesinde aynı sonuca ulaşmış ve bu hakikatı itiraftan geri kalmamıştır.
Eserleri:
İbn-i Yunus’un yazdığı eserlerin bazıları şunlardır:
1) Kitab-uz-Zıll: Sinüs ve kosinüs ile ilgilidir.
2) Zic-ül-Hakemi: En meşhur eseri olup, dört cilttir. Eser, seksen bir bölümden meydana gelmiştir. Asırlar boyunca sahasında müracaat kaynağı olarak kaldı. Gerek ilmi seviyesi, gerekse üslubunun açıklığı dolayısıyla 1804 senesinde Fransızcaya tercüme edilmiştir. Eserin bir bölümü ise 1822 senesinde Leiden’de basılmıştır. Bir nüshası Kahire Kütüphanesinde mevcuttur.
3) Kitabu Gayet-il-İrtifa: Namaz vakitlerinin hesaplanmasıyla ilgilidir.
4) Kitab-ül-Meyl,
5) Tarihu A’yani Mısır,
6) Kitab-ut-Ta’dil-il-Muhkem: Ay ve güneş tutulmalarının tedkikiyle ilgilidir.
7) El-Ukud ves-Su’ud fi Evsaf-il Ûd,
8) Kitabun anir-Rakkas.
Nasırüddin Tusi gibi birçok astronomi alimleri, İbn-i Yunus’un eserlerinden faydalandı. Kopernik ve Fransız bilgin Laplace de, İbn-i Yunus’un eserlerini inceleyerek çok istifade ettiler.