Moğolların zulmünden kaçan babası, ailesiyle birlikte bugünkü Urfa civarında yerleşti. Harran’da doğan İbn-i Teymiyye küçük yaşından itibaren babasından, Zeynüddin Makdisi gibi zatlardan Hanbeli fıkhını ve hadis ilmini öğrendi. Tahsilini yirmi yaşındayken tamamladı. 1282’de babasının vefatı üzerine, yerine müderris oldu. İlminin çokluğuna aldanarak babasının ve hocalarının doğru yolunu bıraktı. Kendi görüşlerini üstün görerek, çeşitli konularda fetva ve sözleri ile Ehl-i sünnet itikadından ayrıldı. Bozuk fikirleri sebebiyle müderrislik vazifesinden alınarak Kahire’ye vaiz tayin edildi. Yine sapık fikirlerini yaymaya çalışan İbn-i Teymiyye, Kadıl-kudat Zeynüddin-i Maliki başkanlığındaki Ehl-i sünnet alimlerinin suallerine cevap veremeyince, 1305’te hapsedildi. İki sene sonra tövbe edince serbest bırakıldı. Sözünde durmadığı için tekrar hapsedildi. Yine tövbe etti ve tekrar serbest bırakıldı. Bundan sonra Şam’a gelerek orada yerleşti.
Talak (boşama) ve Resulullah’ın kabrini ziyaret hususlarında dört mezhebe de uymayan fetvalar verdiği ve fetvasında ısrar ettiği için, Şam Kalesine hapsedildi. Kısa bir müddet sonra affedilip, serbest bırakıldı. Bozuk fikirlerini ve sapık inanışını yaymaya ve yanlış fetvalar vermeye devam ettiği için Şam Kalesinde kendisine bir oda verilerek insanlardan tecrid edildi. Burada bozuk inanışlarını anlatan risaleler yazmaya başladı ise de bundan men edildi. 1328 senesinde yakalandığı hastalıktan kurtulamayıp öldü.
İyi bir tahsil gören, çok kitap okuyan ve ilim sahibi olan İbn-i Teymiyye, önceleri Hanbeli mezhebi müderrisliği gibi büyük bir vazifeyi ifa etti. Hanbeli mezhebinde olanların sorularına cevap ve fetva verdi. Şiilerin ve Yunan filozoflarının bozuk fikirlerini tenkid etmek için kıymetli kitaplar yazdı. Fakat itikadi ve ameli konularda kendi fikirlerini beğenmeye, kendini ve fikirleriniEhl-i sünnet alimlerinden üstün görmeye başlayınca, Ehl-i sünnet yolundan ayrıldı. Hulefa-i Raşidin (dört büyük halife), diğer Eshab-ı kiram ve din büyüklerini küfürle itham edecek derecede ileri geri sözler sarfetti. İlk Müslümanların, Kur’an-ı kerim’e ve hadis-i şeriflere uyduklarını, sonradan gelen mezheb imamlarının kendi görüşlerini de işe karıştırdıklarını iddia etti. Kendisini zamanının imamı olarak tanıtmak istedi. Allahü tealanın ve peygamberlerin sıfatlarını ve tasavvufu inkar edip, evliyayı küfürle itham etti. Bilhassa İmam-ı Eş’ari, İmam-ı Gazali ve Muhyiddin-i Arabi’ye dil uzattı. Kendi düşüncesi hariç her düşünceyi tenkid etti. Onun bu sapık fikirleri gerek zamanında, gerekse sonra gelen Ehl-i sünnet alimleri tarafından şiddetle reddedilip, tuttuğu yolun bozukluğunu ispat eden yüzlerce kitap yazıldı. İbn-i Teymiyye’nin fikirlerinin sapıklığını bildiren alimler arasında, İbn-i Battuta, İbn-i Hacer-i Mekki, Takiyyüddin Sübki, oğlu Tacüddin Sübki, Abdülvehhab Sübki, İzzeddin bin Cemaa, Ebu Hayyan, Zahid-ül-Kevseri, Yusuf-i Nebhani, Muhammed bin Ali Zemlikani, Abdülvehhab-ı Şa’rani, Zeyni Dahlan, İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi, Mustafa Sabri Efendi ve Abdülhakim Arvasi gibi sözü senet alimler zikredilebilir.
İmam-ı Süyuti, Kam’-ul Muarıd kitabında buyuruyor ki: “İbn-i Teymiyye kibirliydi. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini küçümsemek, büyüklerle alay etmek adeti idi.” Muhammed Ali Bey; Hitat-uş-Şam kitabında diyor ki: “İbn-i Teymiyye’nin hedefi, Luther adındaki papazın hedefine benzer. Fakat, Hıristiyanlığın reformcusu muvaffak oldu. İslamınki olamadı.” İbn-i Hacer-i Askalani, Ed-Dürer-ül-Kamine’de buyuruyor ki: İbn-i Teymiyye; “Kabr-i Nebeviyi ziyaret için sefere çıkmak haramdır. Hazret-i Ali iman ettiği zaman çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. Hazret-i Osman malı çok severdi.” dedi, diyerek Eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.
İbn-i Teymiyye’nin bozuk fikirlerinden bazılarını İbn-i Hacer-i Mekki, Fetava-i Hadisiyye kitabında şöyle bildirmektedir.
1. Allahü tealaya oturmak, kalkmak, yürümek, inmek, çıkmak gibi insanlara mahsus sıfatlar izafe etmektedir. Halbuki; Allahü teala, hiçbir bakımdan insanlara(ve diğer mahluklara) benzemez, zamandan ve mekandan münezzehtir, uzaktır.
2. Peygamberlerin masumiyyetini (günahtan korunmuş olduklarını) reddetmiştir. Halbuki, masumiyyet peygamberlerin sıfatlarındandır.
3. Cehennem’in ebedi olmadığını ve kafirlerin Cehennem’de ebedi kalmayacağını söylemiştir. Halbuki Cehennem’in ebedi olduğunu ve kafirlerin burada ebedi kalacağını Kur’an-ı kerim haber vermektedir.
4. Muhyiddin-i Arabi, Sadreddin Konevi gibi bazı tasavvuf büyüklerini küfürle itham etmiş, tasavvufu reddetmiştir. Halbuki tasavvuf, Peygamber efendimiz zamanından beri vardı ve tasavvuf büyüklerine hiçbir Ehl-i sünnet alimi dil uzatmadı.
5. Başta Peygamber efendimizin kabr-i şerifleri olmak üzere Eshab-ı kiramın, velilerin, alimlerin ve salih Müslümanların kabirlerinin ziyaret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefaate vesile kılmayı da haram saymıştır.
İbn-i Teymiyye bunlar gibi birçok meseleye dair yanlış ve çirkin sözlerinden dolayı Ehl-i sünnet alimleri tarafından şiddetli bir şekilde reddedilmiştir. Şifa-üs-Sikam fi Ziyareti-Hayril-Enam, Şevahid-ül-Hak, El-Fetava-el-Hadisiyye, Er-Reddü li-İbn-i Teymiyye, Hidayet-ül-Halik gibi kitaplar onun sapık fikirlerini reddetmek için yazılan kitaplardan bazılarıdır.
İbn-i Teymiyye’nin İslam alemindeki şöhreti; dindeki büyüklüğünden değil, kendisinden sonra ortaya çıkıp, mezhepsizlik fikrini yaymaya çalışanlar ile, kendi kısa akıllarına göre dinde değişiklik yapmak isteyenlerin sapıklıklarına kaynak olması sebebiyledir. Kendilerine Selefi adını veren mezhepsizlerle, Mısır’da yetişen dinde reformcular ve Vehhabiler, tuttukları bozuk yoldaki fikirlerine delil olarak yalnızİbn-i Teymiyye ve talebelerinin ileri sürdüğü yanlış görüşleri göstermekte ve ona dayanmaktadırlar. Onun sapık fikirlerini savunanlar, İbn-i Teymiyye’nin kitaplarını, bilhassa Kur’an-ı kerime, hadis-i şeriflere ve icma-i ümmete uymayan fikirlerle dolu olan Vasıta kitabını bastırıp dağıtıyorlar.
Vasıta, Kitab-ül-Arş, Minhac-üs-Sünne, Es-Siyaset-üş-Şer’iyye, Ziyaret-ül-Kubur, Fetava, Felsefe-i İbn-i Rüşd İktizau Sırat-il-Müstekim, El-Furkan, gibi eserler İbn-i Teymiyye’nin yazdığı kitaplarından bazılarıdır.
Ahmed ibni Teymiyye ile Ehl-i sünnet olan Mecduddin ibni Teymiyye ve Fahreddin Muhammed bin Ebi’l-Kasım ibni Teymiyye bazan birbirleriyle karıştırılmaktadır. Fahreddin ibni Teymiyye, doğru yoldan ayrılan sapık İbn-i Teymiyye’den önce 1147-1224 (H.542-621) yıllarında Harran’da yaşamıştır. Hanbeli fıkıh alimidir ve tefsiri vardır. Mecdüddin ibni Teymiyye ise, İbn-i Teymiyye’nin amcası olup, 1193-1254 (H.590-652) tarihleri arasında yaşamıştır. Dürrü Tearud-ül-Akl ven-Nakl adlı eseri vardır.