Hristiyanlık'ta İsa

Kısaca: :``İsa farklı din ve inançlarda farklı tanımlanmıştır. Daha genel bir tanımı ve diğer dinlerdeki yeri için İsa maddesine bakınız. Bu maddede Hristiyanlık inancındaki yeri ve önemi açıklanmaktadır.`` ...devamı ☟

Hristiyanlık'ta İsa
Hristiyanlık'ta İsa

``İsa farklı din ve inançlarda farklı tanımlanmıştır. Daha genel bir tanımı ve diğer dinlerdeki yeri için İsa maddesine bakınız. Bu maddede Hristiyanlık inancındaki yeri ve önemi açıklanmaktadır.``


İsa veya Yunanca ismiyle Ιησούς (IÄ“soÅ©s) (M.Ö. 8-2 - M.S. 29-36), Nasıralı İsa`` olarak da bilinen Hristiyanlık inancındaki temel figürdür. Hristiyanlıkta İsa Mesih (veya İngilizce ``Jesus Christ``) olarak inanılır ki bu tanım ona İbrani "Mesih" anlayışı bağlamında verilmiştir ki Hristiyanlara göre İsa, Mesih`tir. Teolojide kullanılan, İsa`nın yaşamına dair ana kaynaklar Yeni Ahit`teki dört kanonik İncil`dir. Genel kabule göre bunlar İsa`nın ölümünden birkaç on yıl sonra yazılmıştır.

Soyu ve Doğumu

İbrahim`in oğlu İshak`ın soyundan geldiğine inanılır. Annesi Meryem, Levioğulları soyundan geliyordu. Yeni Antlaşma, Meryem`in nişanlısı olarak andığı Marangoz Yusuf`un Davud`a kadar çıkan soyağacını verir. Eski Antlaşma`da Meryem`den veya İsa`dan sözedilmez.Kuran`da ise sadece Meryem`den ve İsa`dan bahsedilir, Meryem`in bir nişanlısı olup olmadığı belirtilmez. İsa`nın Roma imparatoru Augustus zamanında Betlehem`de (M.Ö.04) dünyaya geldiği sanılmaktadır.

Hristiyanlık`taki Yeri ve Önemi

Hristiyanlığa göre`` Tanrı`ın bir meleği Meryem isimli genç bir bakireye, bir oğul doğuracağını söyler. Çocuğun adı da İsa olacaktır. İsa, `Kurtarıcı` demektir. Hristiyan inancında İsa Mesih`in bu dünyada babası yoktur, sadece annesi vardır. Tanrı kendi gücü ve sözüyle, Meryem`in hamile kalmasını sağlamıştır. İsa 30 yaşına kadar marangozluk yapar. Yoksul ama rahat bir evde büyür. Çocukluk ve delikanlılık dönemine ilişkin çok az şey bilinir. 30 yaşlarında Vaftizci Yahya ile karşılaşır. Vaftizci Yahya, Şeria Irmağı kıyılarında vaazlar verir ve Yahudiler`in beklediği kurtarıcının (Mesih`in) gelmesinin yakın olduğunu anlatırdı. Bu nedenle Yahya, çoğunlukla İsa`nın "müjdecisi" olarak nitelenir. Yahya, tövbe ederek, Mesih`in gelişini bekleyenleri Şeria Irmağı`nın sularıyla vaftiz eder, ruhlarını arındırırdı. Bu nedenle, Vaftizci Yahya olarak anılagelmiştir. İsa da Vaftizci Yahya tarafından Şeria Irmağı`nda vaftiz edildi. Çok geçmeden izleyicilerinden küçük bir grupla birlikte dolaşarak vaaz vermeye başladı. Kendisi de bir Yahudi olduğu için bazen Yahudiler`in ibadet yeri olan sinagoglarda ama genellikle açık havada vaaz verirdi. Vaazlarında Tanrı`nın egemenliğinin yakın olduğunu, İnsanların bu müjdeye inanmalarını söylüyordu.

Bu çağrı yüzyıllardır Tanrı`nın bir kurtancı göndermesini bekleyen Yahudiler üzerinde etkili oldu. Yahudiler, topraklarını yitirmiş, ezilmiş ve kendi yurtlarından sürgün edilmişlerdi ama Tanrı`nın Mesih göndereceğine, Mesih`in barışın ve adaletin egemenliğini kuracağına olan inançlarını sürdürüyorlardı. İsa vaizliğinin ilk döneminde, Celile`deki Kefernahum kentinde yaşadı ve çevredeki kasaba ve köylere geziler yaptı. İnciller`e göre bu dönemde çeşitli mucizeler gerçekleştirerek dinsel gücünü kanıtladı. Hristiyanlığın Kutsal Kitap`ında ölülerin diriltilmesi, şeytan kovma, hastaların iyileştirilmesi, rüzgarların ve dalgaların durdurulması gibi birçok mucizeden söz edilir. İsa çoğunlukla, kısa öyküler ya da sıradan insanların yaşamlarından derlediği vurucu olaylar anlatarak iletmek istediği mesajı insanlara ulaştırırdı. İçinde yaşadıkları düzenden hoşnut olmayan insanlar İsa`nın, kendisini onaylamayan din yetkililerini açık sözlülükle eleştirmesinden hoşlanıyordu. Yahudi önderler ise onu, Musevilik`in kurallarına aykırı davranmakla suçladı. İsa ise, Tanrı`nın, onların yasalarını ya da saygınlıklarını önemsemediğini, onun insanlarda sevecenlik ve hoşgörü aradığını söylüyordu. Din büyüklerine dalkavukluk etmek için hiç çaba göstermeyen İsa, giderek onların nefretini kazandı. Yahudi önderlerin bir bölümü İsa`nın öğretisinin yanlış olduğunu ve insanları yanlış yola sürüklediğini düşünüyordu. Ötekiler ise o dönemde yönetimde bulunan Romalılar`a karşı siyasal bir hareket başlatabileceğinden, bunun da büyük bir yıkıma yol açacağından kaygılanıyordu. Önderlerin büyük bir bölümü, onun öğretisinin kendi konumlarını tehlikeye düşürebileceğini düşünüp, şu ya da bu nedenle ondan kurtulmaları gerektiği sonucuna vardılar.

İsa yaşamına ve öğretisine yönelik bu tehdit karşısında hazırlıklı olmak için kendi seçtiği 12 havariyi özel bir eğitimden geçirdi. Dinsel deneyimlerinin en özlülerinden bazılarını onlarla paylaştı. İsa havarilerine kendi müjdelediği krallığın, Kudüs`te zafer kazanarak yönetimi ele geçiren bir dünya önderininkine benzemeyeceğini anlattı. İsa, yaşamının son yılında Yahudiler`in Hamursuz Bayramı için Kudüs`e gitti. O sırada kent, yüzlerce yıl önce Mısır`da yaşayan Yahudiler`in kölelikten kurtulmalarını kutlamaya gelen hacılarla dolup taşıyordu. Başlangıçta her şey iyi gitti. Kalabalık topluluklar, İsa`yı Nasıralı peygamber olarak selamladılar. Ne var ki, İsa, kendisine karşı olanların çoğaldığının ve daha kötüsü, havarilerinden birinin ona sırt çevirdiğinin farkındaydı. Yahuda İskaryot, bulunduğu yeri yöneticilere göstererek İsa`ya ihanet etti. Bu ihanetin nedeni kesin olarak anlaşılamamıştır. Yine de bu ihanetin altında yatan gizli bir gerçeğe dair bir teori mevcuttur. Bu teoriye göre İsa Yahuda`ya bedeninin bu dünyadan kurtarılması gerektiğini ve ancak bedeni ölüp maddi ve bozulmuş olan bu dünyadan kurtulunca gerçek kurtuluşa kavuşacağını söylemiştir. Bunu Yahuda`ya ifşa etmesinin nedeni ise bu dünyanın kurtulunması gereken bir yer olduğu düşüncesini havariler içinde bir tek onun kavrayabileceğine inanmış olmasıdır. Bu teoriyi desteklediği ve Hristiyanlığın temellerini değiştirecek ölçüde farklılıklar içerdiği öne sürülen "Yahuda İncili" ile ilgili son dönem bulguları bu konudaki tartışmaları daha da alevlendirmiştir. Öleceğini anlayan ve bu ölümün havarilerinin inancını sarsacağından kaygılanan İsa, onları Son Akşam Yemeği`nde bir araya getirdi ve ölmesinin gerekli olduğunu, böylelikle Tanrı ile insanlar arasında yeni bir bağ kurulacağını açıkladı. Öldükten sonra İsa`nın öğretisini yaymak havarilerin görevi olacağı için, onlarla Tanrı arasında da yeni bir bağ kurulacaktı. İsa ekmekle şarabı aldı, kutsadı ve havarilerine vererek kendi bedeni ve kanı olduğunu söyledi. (Bu daha sonraları Hristiyanlıkta önemli bir yere sahip olacak bir törene dönüşmüştür ve "trans-substansiyalizm olarak da bilinir) Yemekten sonra İsa ve havarileri Kudüs`ün doğu yakasındaki Zeytin Dağı`na ve oradan da tepenin yamaçlarındaki Getsemani Bahçesi`ne gittiler. Bu bahçede, Yahuda`nın yol gösterdiği görevliler İsa`yı tutukladı. İsa aynı gece yargılanmak üzere Yahudi Önderlerin karşısına çıkarıldı. Hristiyanlık inancına göre sorgusu sırasında "Tanrı`nın oğlu musun?" sorusuna olumlu yanıt verince, Yahudi önderler günah işlediği gerekçesiyle onu ölüme mahkum ettiler.

Verilen bu idam kararı, Romalı Vali Pontius Pilate`nin onayı olmaksızın uygulanamazdı. Pilate, aslında İsa`nın suçluluğuna inanmıyordu ama Yahudi Önderlerin ve onların izleyicilerinin bu istekte direnmeleri üzerine İsa`yı çarmıha gerdirme cezasına çarptırdı. O dönemde Romalılar, suçluları haç biçiminde bir kalasa çivileyerek idam ederlerdi. İsa, cuma günü Pilate`nin askerlerince başına dikenden bir taç giydirilerek çarmıha gerildi. O günün akşamında ölüsü çarmıhtan indirildi ve izleyicilerinden Aramatyalı Yusuf`a ait bir mezara kondu. Mezarın girişi büyük bir taşla örtüldü. Daha sonra gelişen olaylar Hristiyanlığın Kutsal Kitap`ında şöyle anlatılır: ``"Cumartesi günü erken saatlerde bir grup kadın mezarı ziyarete gittiğinde taşın yerinden kaldırıldığını ve cesedin orada olmadığını gördü."`` Kısa bir süre sonra İsa`nın, önce Meryem`e ve ardından havarilerine göründüğüne ilişkin söylentiler çabucak yayıldı. İsa`nın yeniden dirilişi Hıristiyanlık`ın en önemli inançlarından biridir. Bu inanç, havarilerine ve izleyicilerine yeni bir güç vermiş ve Hristiyanlık`ın yayılması için yaptıkları çalışmaları hızlandırmıştır.

İsa`nın Tanrılığı

Katolik, Ortodoks ve Protestan teolojisine göre İsa`nın birbirine "karışmayan" 2 ayrı tabiatı vardır, insan doğası ve Tanrı doğası...İsa aynı anda hem "insan" hem de "Tanrı"dır, bu iki doğanın birbirine karışmadan birleşmesine "hipostatik birleşme" denir.İsa ve Tanrı benlikte birleşirler, İsa hristiyanlara göre Tanrı`nın yaşayan, diri sözüdür. Hristiyanlar hipostatik birleşmeyi "Tanrı olan İsa, kul özünü alıp dünyada doğmuştur ama `yaratılışın çamuruyla` kirlenmemiştir" şeklinde açıklarlar. Bu doğan "söz", "Tanrı`nın parçası" değildir çünkü Tanrı parçalara bölünemez.

Hristiyanlara göre üç kişilikli olan Tanrı`nın özünün ikinci kişisi "ezeli söz", tarihte bir zamanda kul özü kişiliği alarak insan bedenine girmiştir, bu "İsa Mesih"tir. Hristiyanlar Tanrı`nın 3 kişiliği ile ilgili bilgilerin Tevrat`ta da anlatıldığına inanır.

Tanrı doğasının İsa`nın bedeniyle ilgisi yoktur, "Baba" ile aynı olan bir doğayı taşımaktadır ikisi de aynı kaynaktandır bu nedenle de İsa "Tanrı" olarak kabul edilir

İnsan doğasını ise İncil şöyle açıklar:

Flp 2:6 "Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı`ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı.

Flp 2:7-8 Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. "

İsa, İncil`de "Baba"ya seslenirken bu konuşma aynı varlığın 2 benliği arasında geçer, İsa`nın kul özü kişiliği, ilahi kişilikle konuşur yani Baba`ya dua edenin İsa`nın kul özü olduğu söylenir.

Kul özü de almış olan Tanrı`nın ikinci kişiliği (söz), artık dünyada iken doğa değil ama "konum" olarak Öz`den (Baba`dan) aşağı seviyededir bu nedenle İncil`de "Baba benden üstündür" demiştir, İncil, İsa`nın çarmıha gerildikten sonra tekrar yüceltileceğini söyler çünkü artık dünyada olmayacak ve "kul özü" kalmayacaktır.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.