Hititler'de Sanat

Kısaca: Hititoloji’nin başlangıcında, Hitit imparatorluğunun yıkılışından sonra, İ.Ö 9. ve 8. yüzyıllarda kurulmuş kent devletlerinde yapılmış hiyeroglifli kabartmalar henüz Hitit tarihinin akışı ve gelişmesi tam bilinemediği için, gerçek Hitit sanatını yansıtan imparatorluk döneminden ayrı tutulmuyor, hepsine birden aynı ulusun sanat eserleri gibi bakılıyor. Gerçekte de bunlar geleneksel Hitit sanatının bazı özelliklerini sürdürüyordu. Fakat imparatorluğun çöküşünün de nedenlerinden biri olan gö ...devamı ☟

Hititoloji’nin başlangıcında, Hitit imparatorluğunun yıkılışından sonra, İ.Ö 9. ve 8. yüzyıllarda kurulmuş kent devletlerinde yapılmış hiyeroglifli kabartmalar henüz Hitit tarihinin akışı ve gelişmesi tam bilinemediği için, gerçek Hitit sanatını yansıtan imparatorluk döneminden ayrı tutulmuyor, hepsine birden aynı ulusun sanat eserleri gibi bakılıyor. Gerçekte de bunlar geleneksel Hitit sanatının bazı özelliklerini sürdürüyordu. Fakat imparatorluğun çöküşünün de nedenlerinden biri olan göçler ve kurulan yeni dengelerle ortaya çıkan güçler, geleneksel Hitit sanatının anlayışını da etkisi altına almış, böylece yeni üsluplar oluşarak, sanat eserlerindeki Hitit karakteri kaybolmaya yüz tutmuştur. Geç Hitit dönemi, kent devletleri zamanının sanatının Asur ve Aramı sanatı ile karışmıştır. Bu imparatorluk dönemi Hitit sanatının sadece Hititlere özgü, sat bir sanat olduğu anlamına gelmez. Hitit kültürü, çeşitli etkenlerin bileşiminden oluşmuştur;sanat da bu kültürün bir parçası olduğuna göre, onun da aynı bileşimin özelliklerini yansıtması doğaldır. Hitit sanatı, örneğin Mısır sanatı gibi tek bir halkın yada tek bir ırkın ürünü değildir;henüz hepsi ayrı ayrı açıklanması gereken çeşitli etnik zümrelerin katkılarıyla oluşmuş bir biçimdedir.

Tarih öncesi çağlardan olan ve kabaca, İ.Ö. 3000-2000 arası eski Tunç Çağının ikinci yarısında, İç Anadolu’nun kuzey kemsin de, özellikle Alacahöhük ve Horoztepe de bulunmuş kral mezarlarındaki buluntularda kendini belli eden , yüksek nitelikli bir sanat ortaya çıkmıştır. Mezarlara konulmuş armağanlar olan bu buluntular, silahlar süs eşyaları, madeni kaplar yanında, gelişkin bir heykel sanatını kalıntıları olan madeni heykelciklerde ele geçmiştir. Tam plastik olarak tasarlanmış insan figürleri ve altlarında kaideye tespit için yapılmış olan hayvan betimleri çok değişik ve ilginçtir. Genellikle güneş kursları olarak bilinen, bazıları yine hayvan figürleriyle süslü, bir bölümü daire bir bölümü de dörtgen biçiminde olan, bir sapa geçirilerek törenlerde taşındığı sanılan standartlar bu buluntular arasındadır. Hepside üstün bir maden işçiliğinin belirtileri olan bu eserler, Kafkasya Bölgesindeki araştırmalarda ortaya çıkarılmış aynı tür eserlerle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir;özellikle hayvan betimlerindeki benzerlik çok dikkat çekicidir. Bu mezarlara gömülmüş olan krallar, prensler yada geniş anlamıyla soyluların hangi etnik zümreye ait oldukları saptanamamıştır. Anadolu yüksek yaylasının güneyinde bulunan Kayseri yakınlarındaki Karahöyükte kazılarda bulunan saraylar, oradaki yerel beylerin İ.Ö. 2. bin yılın başlarında, Asurlu tüccarların arcılığı ile gelişen, Mezopotamya ilişkilerinden esinlenerek etkileyici mimari eserler yaptıkları kanıtlanmaktadır. Özellikle Kültepe, kent uygarlığının, o döneme ait iyi bir örneğini sergilemektedir;burası, Suriye ve Kuzey Mezopotamya’daki başkentlerle karşılaştırılabilecek bir düzeydedir.

Asur ticaret kolonileri çağında, sanatın başka alanlarında da Eski Babil ve Eski Suriye’den etkilenildiği, mühürcülükteki çeşitli üsluplardan anlaşılmaktadır. Mühürlerde görülen değişik üslupların, Anadolu’nun çeşitli kentlerine yerleşmiş değişik kökenli mühür kazıyıcılarının, geldikleri ülkenin mühürcülük geleneğini sürdürmeleri nedeniyle ortaya çıktığı sanılmaktadır. Yabancı mühür kazıyıcıların yanı sıra, Kaneşte yerli sanatçılarda yetişmiş, bunlarda, Kuzey Suriye ve Mezopotamya üsluplarıyla birlikte kendi görüşlerini birleştirerek yeni bir tür kompozisyon oluşturmuşlardır. Mühürlerin üzerindeki kompozisyondan başka, Anadolu mühürcülüğünü Mezopotamya mühürcülüğünden ayıran bir başka farkta, Anadolu da silindir mühür denilen ve belgeler üzerinde yuvarlanmak suretiyle basılan mühürler yanında, damga mühürlerinde kullanılmasıdır.

Bazı kap biçimlerinde görünen keskin çizgiler, bunların madeni kaplardan esinlenerek yapılmış olabileceği düşüncesini desteklemektedir. Bunlardan başka birde geometrik bezemeli ve çok renkli keramikler vardır. Gerek tek renklilerde, gerekse bu boyayla süslenmiş çok renkli keramik türündeki en ilgi çekici biçimler, kuşkusuz, çömlekçilikten çok, adeta birer yontuculuk eseri diyebileceğimiz, sanatçının bütün yaratıcılığını gösterdiği, hayvan biçimli kaplardır. Aslan, antilop, kuş ve hatta sümüklü böcek gibi çeşitli hayvan türlerini yansıtan bu kaplar, biçimsel özellikleri açısından , mühürler üzerindeki doğadan soyutlanmış hayvan figürlerini hatırlatmaktadır.

Sığır, koyun ve kuş başları biçimindeki bu kaplar, tüm hayvan vücutlu kaplara göre, özellikle karum çağının daha yer evresinde, doğaya daha uygun olarak yapılmıştır. Diğer yandan kapların kulpları ve emzikleri de, plastik biçminde tasarlanmıştır. Hayvan yada hayvan başlarının yanı sıra , insan yüzleri ve figürleri de işlenmiştir. Kile biçim verme, bu dönemin plastik sanat dalları arasında en gelişkin ve yaygın olanıdır.

Sanat eserleri arasında keramik de önemli yer tutmaktadır. Genellikle kırmızı renkli, güzel perdahlı olan ve Eski Tunç çağının biçim geleneklerini sürdüren karmu çağı keremiği, formların çeşitliliği ve oranlarındaki güzellikle çok ilginçtir.

Eski Hitit döneminin kralları başkent Hattuşa da fazla eser bırakmamışlardır. Özellikle bu dönemin mimarlığı hakkındaki kalıntılar yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni, Eski Hitit devletinin bir imparatorluk halini almasından sonra, Hattuşa’da girişilen yapım faaliyetleri arasındaki eski yapıların yıkılarak, yerine yenilerinin inşa edilmiş olmasıdır.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Hititler
3 yıl önce

siyasal güçlerinden biri olarak adlarını duyururlar. Eski Hitit Krallığı olarak anılan bu dönemde sanat, başta Boğazköy olmak üzere Alacahöyük, Bitik, Alişar...

Hitit Uygarlığı, Anadolu, Asur, Asurlular, Babil, Boğazköy, Boğazköy (Çorum), Eski Ahit, Fırat, Güneydoğu Anadolu, Halep, Anadolu Uygarlıkları, Tarih, Anadolu Tarihi, Hattuşa, Mısır, Hitit Devleti
Geç Hititler
3 yıl önce

Geç Hitit Devletleridir. Geç Hitit Devletleri’nin ticaret ve zenginliğiyle en ünlü kenti Karkamış’tır. Sanat, mimari ve giyim kuşam bakımından Hitit İmparatorluğu...

Hitit Güneşi
3 yıl önce

Hitit Güneş Kursu - Hitit Uygarlığı ve sanatının sembolü sayılan bir nesnedir. Hitit Güneş Kursu Anıtı - Ankara'da bulunan anıt Hitit Güneşi - fizik ile...

Hitit Üniversitesi
7 yıl önce

Hitit Üniversitesi, 17 Mart 2006 tarihli ve 5467 sayılı yasayla, Çorum'da kurulmuş bir devlet üniversitesi. Kurucu rektörü Prof. Dr. Serdar Kılıçkaplan...

Hattiler
3 yıl önce

kültürel açıdan bakıldığına Anadolu Hatti sanatının Hititler tarafından alındığını ve köklü Hatti geleneğinin Hititlerde yaşadığını görürüz. Hatti yer isimleri...

Hititler, Anadolu, Hattuşa
Hitit Güneş Kursu Anıtı
3 yıl önce

Hitit Güneş Kursu Anıtı, 1978 yılında Heykeltıraş Nusret Suman tarafından yapılan ve Sıhhiye Meydanı'na konulan anıt. Alacahöyük'teki kazılarda ele geçirilmiş...

Anadolu
3 yıl önce

değin genişleyerek bir süper güç hâlini almıştır. Eski Hitit Krallığı olarak anılan bu dönemde sanat, başta Boğazköy olmak üzere Alacahöyük, Bitik, Alişar...

Anadolu, 1071, Akdeniz, Alp Arslan, Anadolu Beylikleri, Anadolu Selçuklu Devleti, Asur, Asya, Azerbaycan, Bizans, Bizans İmparatorluğu, Türkiye
Güneş kursu
7 yıl önce

Güneş kursu, Hitit uygarlığı ve sanatının simgesi sayılan bir nesnedir. Güneşi simgeleyen dairesel biçimin etrafına yerleştirilmiş öğelerden oluşur. Bazılarının...

Hitit Güneş Kursu, 1973, 1995, Alacahöyük, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara, Ankara Üniversitesi, Hitit Uygarlığı, Vedat Dalokay, Çorum, Türk Patent Enstitüsü