HATTİ UYGARLlĞl (M.Ö. 2500 - 2000)
Hitit metinlerinde kalıntılarına rastladığımız Hatti dili kendine öz bir yapıya sahip olup, kendisi ile çağdaş olan dillerden hiç biriyle benzerlik göstermez. Hattiler Mezopotamya etkileri taşımakla birlikte sanat ve genellikle maddi kültür yönünden güçlü bir özgünlük gösterirler. Din, töre, mitoloji ve sanat bakımından büyük bir varlık sergileyen Hattilerin etkileri Anadolu'da iki bin yıla yakın bir süre boyunca yaşamıştır. Nitekim Anadolu M.Ö. 2500 - 700 tarihleri arasında bütün komşuları tarafından hep Hatti ülkesi adı ile anılmıştır. Yine bu nedenle Indo-Avrupa kökenli Hititler de bütün tarihleri boyunca yazılı kaynaklarında Anadolu'yu Hatti Ülkesi olarak anmışlardır. Eski Testament'deki Cheta (Kheta) ile de Anadolu'da oturan halkın kastedildiği sonradan, bu yüzyılın basında Boğazköy tabletlerinin keşfinden ve okunmasından sonra anlaşıldı.Hatti ülkesi küçük beyliklerden oluşmakta idi. Aynı zamanda en yüksek rahip sıfatını da taşıyan bu kralcıklar çok özgün sanat eserlerinin meydana gelmesini sağlamışlardır. Alacahöyük, Horoztepe ve Mahmatlar gibi Kızılırmak kavsi içindeki bölgelerde bulunmuş olan bu eserler hayvan şeklindeki tanrıları; boğalar fırtına tanrısını; geyikler onun karısı olan tanrı kadın Vuruşemu'yu; kral standartları ise evreni (Universium'u) tasvir etmektedirler. Çoğunlukla bir çift öküz boynuzu üstünde duran bu evren sembolü, Türkiye'de hala yaşayan bir masalın 'Dünya bir öküzün boynuzları üzerinde durur ve öküz başını salladığında deprem olur' biçimindeki inancın kaynağı olmak gerektir.