gün
1 . Güneş:"Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal.
2 . Güneş ışığı.
3 . Gündüz:
"Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner.
4 . Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre:
"Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı.
5 . İçinde bulunulan zaman:
"Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin.
6 . Zaman, sıra:
"Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner.
7 . Çağ, devir.
8 . İyi yaşanmış zaman:
"Zavallı, gün görmedi."-
9 . Bayram niteliğinde özel gün:
"Bugün Fransızların günü imiş."-
10 . Belirli günlerde ev hanımlarının konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı:
"Yarın Ayşe Hanım'ın günü."-
11 . Tarih.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
gün ağarmak gün almak gün atmak gün batmak gün bugün gün doğmadan kimliği söylenmez gün doğmadan neler doğar gün doğmak (birine) gün doğmak (birine) gün geçmek gün gibi açık gün görmek gün görmemek gün güne uymaz (bir sorun veya bir durum) gün ışığına çıkmak gün kavuşmak gün koymak günlerden bir gün günleri gece olmak günleri sayılı olmak (...-ması / ...-mesi) gün meselesi (olmak) gün ola harman ola gün olur yılı besler, yıl olur günü beslemez gün saymak günü dolmak günü gününe uymaz gününü beklemek gününü doldurmak gününü görmek gününü göstermek gününü gün etmek gününü (veya günlerini) saymak (veya beklemek) günü yetmek gün yemek gün yüzü görmemek gün yüzü görmemiş (söz veya küfür)
VBMT Insert - 1 ay önce