Kirchhoff`un babası Friedrick Kirchhoff hukukçuydu ve mecliste millet vekiliydi.
1843`te matematik okumak için Albertus üniversitesine girdi. 1833 senesinden başlayarak matematik-fizik semineri vermeye başlar. 1845`te Gustav Kirchhoff , Königsberg üniversitesinde Freirich Jules Richelot`tan matematik eğitimini alırken Neumann iki önemli elektriksel indüksiyonla ilgili araştırmaları yapmaktadır.İzleyen yıllarda Neumann`la çalışırken elektriksel akım hakkında araştırmasını tamamladı.
1845 yılında ünlü Kirchhoff yasalarını ortaya koydu. Kirchhoff yasaları elektriksel akımın , voltajın , direncin hesaplanmasında kullanılan temel yasalardır. Bu yasayı bulmakla birlikte Ohm`un araştırıp bulduğu yöntemi biraz daha genişletmiştir.
Kirchhoff akım yasasına göre; bir düğüme giren akımla çıkan akımın toplamı eşittir. Kirchhoff gerilim yasasına göre ise; bir çevredeki potansiyel kaynakları potansiyel düşmelere ya da dirençlerin potansiyel toplamlarına eşittir.
Gustav Kirchhoff, Ohm yasalarını uygulayarak genelleştirilmiş matematiksel sonuca varmak ister ama sonuçları farklı olduğunu saptar.
1847 yılında Königsberg üniversitesinden mezun olur. 1848 yılından 1850 yılına kadar Berlin üniversitesinde para almaksızın eğitim verir ve Berlin`deki çalışmalarında elektrik akımını ve elektrostatiğin doğruluğunu bir daha kanıtlar.
Elastik levhanın bozulmasıyla ilgili problemleri araştırarak çözümüne ulaştırır. Bu teorinin formülleşmesinde Germain ve Poisson ile birlikte çalıştı. 1857 yılında, Kirchhoff ve Weber ikisi de hızın telin cinsine bağlı olduğu ve ışık hızına hemen-hemen yakın olduğunu buldular.
Siyah nesne radyasyonu araştırmasından doğan kuantum (quantum) teorisini ortaya attı. Gustav Kirchhoff`un fizik dünyasına en çok ün kazandıran katkısı spektroskop dalındadır. Robert Bunsen işbirliğiyle spektroskop`u buldular. Bu icat yeni elementlerin keşfinin hızını arttırdı ve merak uyandırdı. İlk elli element bu zaman diliminde keşfedildi.
Kirchhoff, elementlerin saf halini deneyerek araştırarak 1859`da her bir elementin spektrumunun birbirine eşit olmadığı sonucuna vardı. Radyasyon yasasını açıklayarak ,verilen atom ya da molekülün verme ve emme frekansının aynı olduğu savını ortaya koydu. 1861`de Kirchhoff ve Bunsen güneşin spektrumunu incelemeye alarak güneş atmosferindeki yeni kimyasal elementlerin keşfine soyundular. Araştırmaları sonucu iki yeni kimyasal elementi , sezyum ve rubidyumu buldular.
Kirchhoff, güneş spektrumunda siyah çizgileri anlatan en iyi bilim adamıydı. Bu siyah çizgilerin ise güneş atmosferinden gazdan geçen ışık dalga boyu parçacığın emilmesiydi. Bu çalışma astronomide yeni araştırma alanları açtı.
1875`te Berlin üniversitesinde tekerlekli sandalyede ders anlatarak araştırmalarını devam ettirdi.
Kirchoff
Bir avukatın oğlu olan Kirchoff, Almanya'da Köniigsberg'de doğdu. 18 yaşında Königsberg Üniversitesi'ne girdi. İlk çalışmalarında, OHM'un elektrik iletimi kuramını ısı akımına benzeterek, üç boyutlu olarak inceledi ve geliştirdi. Daha sonra, 1857'de, bu çalışmasını bir telgraf hattında, elektrik işaretlerinin yayılmasına uyarladı. 1880'de, bir katı cismin ısı iletiminin, elektrik iletimiyle orantılı olduğu kuramını geliştirdi. Çalışmalarını sürdürüp, Weber'in kuramsal bilgilerinden yararlanarak, elektrik iletim hızının, ışık hızına eşit olduğunu kanıtladı. Bu çalışma, James Clerk MAXWELL'in elektromagnetik kuramını geliştirmesini sağladı.Kirchoff, 1850'de Breslau'da deneysel fizik profesörü oldu. Ertesi yıl, Robert Bunsen de, kimya profesörü olarak aynı üniversitede çalışmaya başladı. İki bilim adamı kısa sürede dost oldular ve 1854'te Kirchoff, Bunsen'in arkasından, Heideberg'e taşındı. Bunsen'in de katkılarıyla Kirchoff, ışınımın temel yasalarının hesaplanması ve açıklanmasında araştırmalara başladı.
Güneş ve yıldız ışıklarının tayfgörürle incelenmesi sırasında ortaya çıkan kara çizgilerin, aleve metal tuzları atıldığında sıcak metal buharının oluşturduğu parlak tayf çizgilerine benzemesi, yıllardır bilim adamları tarafından açıklanamıyordu. Hangi buhar kullanılırsa kullanılsın, buhar tayfında birbirine oldukça yakın iki parlak sarı çizgi ortaya çıkmaktaydı. Yüzyılın ortalarına doğru, araştırmacılar, sodyum buharının verdiği çizgilerin aynı olan bu çizgilerin bütün tayflarda var oluşunun, bütün metal tuzlarının laboratuvar örneklerinin, çok küçük miktarlarda da olsa, sodyum içermesiyle açıklanabileceğini düşünmeye başladılar. Kirchoff, duyarlı ve üstün laboratuvar teknikleriyle, bu düşüncenin doğru olduğunu ortaya çıkardı. Sonra, çok yalın bir teknik (FOUCAULT da benimsedi, ama geliştiremedi ) öne sürerek, sodyumun alev tayfındaki parlak çizgilerin, Güneş tayfının siyah çizgilerine (Fraunhofer'in Güneş tayfı çalışmalarındaki D çizgilerine) dönüştürülebileceğini gösterdi. Bunun için, Güneş ışığını sodyum alevinden geçirmek yeterliydi.
Söz konusu araştırmalar Kirchoff'a, çağdaş GÖKFİZİĞİ'nin kapılarını açtı. Güneş ve yıldızların tayflarının incelenmesiyle derlediği bilgilerle, gökcisimlerinin fiziksel yapılarını ve birleşimlerindeki elementleri bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarabiliyordu. Kirchoff'tan sonra, gökbilim çalışmaları genişletilmiş ve geliştirilmiş, ama temel kavramlar değişmemiştir.
1862'de Kirchoff, tayf çözümlemesindeki keşiflerini genelleştirdi. Daha sonra ortaya atılan KUVANTUM KURAMI'nın temelini oluşturan 'ideal radyatör' ya da 'kara cisim' ilkelerini ortaya koydu. Buna göre, ışınım salan maddenin salma ya da soğurma gücü maddenin sıcaklığı değişmedikçe aynı kalmaktaydı.
Kirchoff, 1874'te Berlin'de, matematik fizik dersleri vermeye başladı. Elektrik iletilmesiyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. 1881'de Paris'teki Elektrik Kongresi'ne Almanya'dan delege olarak seçildi. Matematik fizik konusunda çok sayıda araştırma bırakarak, Berlin'de öldü.