Şu anda, dünyadaki en uzun yedinci asma köprüdür. Köprü uzunluğu 2,73 km., ayaklar arasındaki mesafe 1,28 km.dir, yüksekliği 235 m.yi bulur. Taşıt trafiği için altı şerit vardır. Köprü, San Francisco'yu Marin County'nin kuzey bölgeleri ve daha seyrek bir yerleşim olan Napa ve Sonoma Valley'le birleştirir.
İnşası
Körfeze köprü yapılması fikri 1872 yılına dayanır. Ancak feribot kapasitelerinin sınıra dayandığı 1920'li yıllara kadar o yıllarda yapılan planlara el sürülmedi. Köprünün inşası 5 Ocak 1933 - 27 Mayıs 1937 tarihleri arasında, tartışmalı baş mühendis Josef B. Strauss'un yönetiminde gerçekleştirildi. İnşaat süresince on bir işçi hayatını kaybetti.Golden Gate Köprüsünün inşasında, zamanın teknik zorluklarının üstesinden gelinmiş ve köprü inşaatıyla ilgili çok sayıda rekor kırılmıştır. Bunlar; en yüksek ayak (227 m.), en uzun (2.332 m.) ve en kalın halat (92 cm.) ve en büyük sualtı temelleri içindir. Bu temeller, boğazın çok güçlü akıntılarında yapılmak zorundaydı. Şaşırtıcı olan başka bir şey de, işsizlik ve açlığın yaygın olduğu bir dönemde inşa edilmesi ve 35.000.000 dolar gibi bir paranın harcanmış olmasıdır. Köprü toplam 887.000 ton ağırlığındadır. Sonuncusu som altın olan 600.000 perçin, kulelerin ve kirişlerin putrellerini bir arada tutar. Köprü, 1964'te New York'taki Verrazano Narrows köprüsünün inşasına kadar, dünyanın en uzun asma köprüsü olarak kaldı.
Half-Way-to-Hell-Club: İnşaat süresince köprünün altında gerili olan güvenlik ağı, on dokuz çalışanın hayatını kurtardı; bu kişiler daha sonra "Half-Way-to-Hell-Club" (Cehennemin Yarı Yolu) kulübünü kurdular. Bu ağ, bitim aşamasında düşen bir inşaat iskelesini tutamayınca iskeleyle beraber düşen on kişi hayatını kaybetti.
İsmin kökeni
Köprü, ismini San Francisco körfezine açılan 1,6 km. genişliğindeki boğazdan almıştır (Golden Gate (Altın kapı) veya Chrysoplae). Bu ismi, 1846 yılında Kaliforniya'daki altına hücum zamanında, Kaptan John C. Fremont'un verdiği, kaptanın İstanbul'daki Chrysoceras veya Golden Horn (Altın Boynuz) diye adlandırılan Haliç'i hatırlattığı için böyle isimlendirdiği söylenir.Trafik
27 Mayıs 1937'de öğlen saat on ikide Beyaz Saray'dan başkan Franklin D. Roosevelt'in verdiği telgraf sinyali ile trafiğe açıldı. Açılışta, geleneksel olarak kurdele değil, zincir kesilmiştir.Günlük olarak 100.000 araç köprüyü kullanır ve bu sayı yılda %10 civarında artar. Şehre dönüş fiyatı, aks başına 2,50 dolardır. Golden Gate Köprüsü, San Francisco-Oakland Bay Köprüsü'nün aksine paslanmaz metalden yapılmadığı için korumanın masraflı oluşuna rağmen, on yıllardır kar etmektedir.
Boya
İlk planlamada gri renge boyanması düşünülürken, Amerikan donanması, gemilerden kolay görünebilmesi için köprünün siyah ve sarı çizgili boyanmasını istiyordu. Bitim aşamasında mimar Edwin Morrow köprüyü kırmızı paslanmazdan koruyucu astar boya ile görünce kararını verdi. Deniz ve gökyüzünden ayrılıp, sahildeki doğayla uyumlu olacağını düşündüğü sıcak turuncu rengi seçti. Bu renk, karayollarında ikaz işaretlerinde de kullanılır ve uluslararası turuncu olarak adlandırılır.Boyanın düzenli olarak yenilenmesi, köprünün bakımındaki başlıca faaliyettir. Boya, çelik aksamı paslanmadan korur. Köprünün düzenli aralıklarla tamamen boyandığına dair yanlış bir inanış mevcuttur. Gerçekte ise köprü, ilk boyandığında kurşun bileşimli astar boya ve paslanmaz koruyucuyla kaplanmış ve ilk 27 yıl gereken yerlerin tamiri dışında tekrar boyanmamıştır. 1965'te paslanma o kadar ilerler ki, boyanın tamamen kazınıp, plastik esaslı inorganik çinko-silikat astar boya ile boyanıp, üzerine de vinil esaslı örtücü cila atılması için bir program başlatılır. 1990 yılında, örtücü cila, zamanın standartlarına uygun akrilik bir emülsiyon ile değiştirilir. Bu yeniden boyama programı 1995'te sonlandırılır. Günümüzde, 38 kişilik bir boyacı kadrosu boyanın aşınan yerlerini tamir etmek üzere çalışmaktadır.
Şehrin sembolü
Golden Gate Köprüsü, San Francisco şehrinin ve tüm San Francisco körfez bölgesi'nın, hatta birçokları için -en az New York'taki Özgürlük Heykeli kadar- ABD'nin de sembolüdür.Üzücü şöhret
Golden Gate Köprüsü, birçok intiharın gerçekleştiği yer olarak dünyanın en ölümcül köprüsü olarak kabul edilir. Ocak 2006'ya kadar muhtemelen 2.000'den fazla insan, köprüden atlayarak hayatına son vermiştir. 67 m. yükseklikten atlayanlar, yaklaşık dört saniye sonra, saatte 120 km. hızla suya çarparlar. Köprü açıldığından beri sadece 26 kişi bu çarpmanın sonucunda hayatta kalmıştır. Dünya Savaşı gazilerinden Harold Wobber köprüde intihar eden ilk kişidir. Açılıştan üç ay sonra, yüksekliği 1,40 m. olan yaya geçidi korkuluklarını aşarak atlamıştır.Amerikan medyasında, en azından intiharı zorlaştırmak için diğer yüksek yapılardaki gibi bariyer konulmasının mümkün olup olmadığı defalarca tartışılmıştır. Kabul edilen olgu, intiharların genellikle anlık kararlar sonucu olduğudur. Girişimde bulunup intiharı ilk seferinde engellenenler, çoğunlukla ikinci kez denememiştir. Bariyer konulması önerisi, 25 milyon dolar tutan maliyeti, halktan gelen itirazlar ve mühendislik sorunları yüzünden uygulanamamıştır.
Golden Gate Köprüsü intiharları, Jenni Olson'un deneysel filmi The Joy of Life (2005) ve Eric Steel'in belgesel filmi (2006) The Bridge'e konu olmuştur.