Geriatrik Psikiyatri

Kısaca: Yaşam standartlarının yükselmesi sonucunda ortalama yaşam sürelerinin uzaması beraberinde çeşitli sorunlar da getirmektedir. Bu sorunların psikiyatrideki önemi, beyin ve beyin damarlarındaki dejeneratif değişimlerin ve bunlardan ileri gelen akıl bozukluklarının 60 yaşından sonra gittikçe daha sık görülmesi ve 80-90 yaşlarında en yüksek insidansa varmasıdır. ...devamı ☟

Yaşam standartlarının yükselmesi sonucunda ortalama yaşam sürelerinin uzaması beraberinde çeşitli sorunlar da getirmektedir. Bu sorunların psikiyatrideki önemi, beyin ve beyin damarlarındaki dejeneratif değişimlerin ve bunlardan ileri gelen akıl bozukluklarının 60 yaşından sonra gittikçe daha sık görülmesi ve 80-90 yaşlarında en yüksek insidansa varmasıdır. Dolayısıyla, geriatrik sağlık ve huzur gittikçe daha çok yaşlıların gereklerine uydurulmalıdır: bu gerekler daha gençlerin gerekleriyle aynı değildir. Gençlerde organik olmayan bozukluklar daha önemlidir.

Gençlerle yaşlıların psikiyatrisi arasında hiçbir kesin ayırım yoktur ve hayatta daha erken yaşta başlayan birçok bozukluk yerleşebilir, ya da yaşlılıktaki psikolojik (bkz.) ve fizik değişimler dolayısıyla değişime uğrayabilir. Aşağıdaki şema, yaşlılıkta başlayan bozukluklarla ilgilidir. Esas olarak tanımlayıcıdır, ama etyolojik bilgiyi kapsar ve prognoz ile tedavi bakımından faydalıdır.

Organik psikozlar:

Demanslar (kronik beyin sendromları) akut konfüzyon durumları(delirium, akut beyin sendromları) ileri yaşta parafreni (kronik delüzyonal psikozlar)

Fonksiyonel bozukluklar: İleri yaşta başlayan affektif bozukluklar (depresyon manisi)

Nörotik (psikojenik) reaksiyonlar ve kişilik değişimleri (bkz.).

Yaşlılık demansları genellikle ilerleyicidir ve mortalite yüksektir. Altmış beş yaşındakilerin % 6-7'si veya daha büyük bir oranı hiç değilse orta şiddette demanstan mustariptir, % 1-2'si kurumlarda, geri kalanı da evlerinde yaşarlar. Seksen yaşından sonra % 20'si etkilenir. Arteriosklerotik ve senil demans (bkz.) en önemli demans formlarıdır ve birincisinde serebrovasküler durumların gelişmesi, bu iki demansın birbirinden ayırdedilmesini sağlar. Çeşitli etkenlerin yol açtığı genel beyin fonksiyonu bozukluğundan ileri gelen akut konfüzyon durumları da sık görülür. Temelde ayrıca bir demans olmadığı zaman, hasta ölmediği takdirde, akıl durumu genellikle normale döner. Geç yaşta başlayan parafreninin (bkz. Yaşlılarda perseküsyon durumları) yaşama prognozu olumludur, ama süresiz uzun tedavi gerektirir. Affektif bozukluklara (bkz.) daha sık rastlanır; bunlar genellikle tedaviye iyi cevap verirler, ama nüksetme eğilimi gösterirler; intihar ya da buna bağlı fizik hastalık hayatı kısaltabilir. Daha önce dengeli olan kişilerde fiziki hastalık nörotik reaksiyonları belirginleştirebilir ve nekahat döneminin süresini uzatabilir. Yaşlıların % 15-20'sinde bir güçsüzlük ya da bozukluğa yol açan fonksiyonel semptomlar vardır.

Geriatrik tıpta olduğu gibi, çok kere birden fazla teşhis koyulması doğru olur. Örneğin, senil demanslı hastalar aynı zamanda serebrovasküler hastalıktan mustarip olabilirler. Demansın erken safhalarında yahut bir krizden sonra emosyonel bozukluklara sık rastlanır; organik hastalığın tersine, bunların tedavisi mümkündür. Depresyon dietle ilgili yetersizliklere, sekonder avitaminoza yahut elektrolit bozukluğuna yol açabilir; bunlar ise organik bir sendroma neden olabilirler. İlaçların çok kere yaşlı kişilerde istenmeyen, hatta tehlikeli etkiler yaratması önemli bir husustur. Nöroleptikler ataksiye ya da düşme eğilimi gösteren hipotansiyona veya idrar retansiyonu ya da akut glokom'a yol açabilirler. Fizik hastalıkların tedavisi de psikiyatrik komplikasyonlar yaratabilir. Anestezi sırasında, hipotansiyon sonucunda, kalıcı akıl bozukluğuna yol açan serebral anoksi gelişebilir. Metildopa gibi antihipertansif ilaçlar depresyona, pürgatif yahut diüretik kullanımı da, diyetle takviye edilmediği takdirde potasyum yetersizliğine bağlı genel güçsüzlüğe ve muhtemelen depresyona yol açabilir. Barbitüratlar, bromürler, benzheksol ve antidiabetik ilaçlar ise konfüzyon durumlarına neden olabilirken, yüklü barbitürat medikasyonunun birden kesilmesi nöbetlere yol açabilir. Aslında, yaşlılarda özel bir iatrojenik bozukluk riski söz konusudur.

Depressif yahut akıl dengeleri bozulmuş yaşlı kişiler muhtemelen tıbbi yardıma başvurmazlar; akrabaları ise onlara hasta değil de, yaşlı gözüyle baktıklarından durumları ileri bir safhaya varıncaya kadar hekime başvurmayabilirler. Dolayısıyla yaşlılarda bir çeşit kayıt işlemi ve düzenli muayene iyi olur. Genel pratisyen muayenehanesine bağlı bir sosyal hastabakıcıyı hiç değilse "yüksek riskli" hastaları kendisine bildirmekle görevlendirebilir; bunlar arasında çok yaşlılar, fizik hastalıktan mustarip olanlar, psikiyatrik tedaviden yeni taburcu edilenler ve eşlerini kaybetmiş ve yalnız yaşayanlar "yüksek risk" gösteren yaşlılardır.

İnsanlar yaşlandıkça başkalarının desteğine bağımlılıkları artar. Çok kere bekar, çocuksuz dul, yoksul ve yalnız yasayan yaşlılar sağlık servislerinden aşırı taleplerde bulunurlar. Oysa sosyal yardım gereğine işaret eden bir yaşama başarısızlığı aslında fizik hastalık ya da akıl hastalığından ileri gelebilir ve tedaviyle giderilebilir. Yaşlıların toplum için yararlı olmaları isteniyorsa, sağlanması şart olan sosyal gerekler arasında etkin tıbbi servisler bulunmalıdır.

Yaşlılar için çok kere değişik otoritelerce sağlanacak hizmetler gereklidir ve genel pratisyenler bakımın sürdürülmesi açısından bu servisleri koordine edebilecek durumdadırlar. Öte yandan, bölgesel otoritenin ne gibi ev hizmetleri sağladığını ve bunlardan nasıl yararlanacaklarını bilmeleri gerekir.

Kurumlarda, akıl hastahanelerinde ve geriatrik hastahanelerde sağlanan bakıma kıyasla, evde bakımın yararları tartışılmaktadır. Akut affektif veya paranoid psikozlu hastalar, kısa süreli psikiyatrik klinik tedaviden yararlanabilirler ve yararlanmalıdırlar, ama nüksetme ve intihar ihtimali nedeniyle kontrol özellikle önemlidir ve hem kontrol, hem de teşhis bakımından polikliniklerden daha çok istifade edilmelidir.

En belli başlı güçlük nedeni demanslardır. Genellikle, hastanın mümkün olduğu kadar uzun süre evde bakılması gerektiği kabul edilmektedir, ama yakınlarının hastayı istememesi ihtimalinden kaçınmak için, yük ağırlaşmadan yardım sağlanmalıdır. Bu yardım gündüz bakım, kısa süreli klinik bakım veya iki ayda bir klinik bakım biçiminde olabilir. Hastanın durumu düzenli olarak incelenmeli ve aile üzerindeki etkileri dikkatle ayarlanmalıdır. Yalnız yaşayan hastalar bir süre evde bakım hizmetlerinden ve komşulardan yardım görebilirler, ama kurumlarda bakım uzun süre ertelenemez. "akıl dengesizliği gösteren yaşlılar" (belirgin sorunlar göstermeyen ileri yaştaki bunama vakaları) bazı kurumlar için uygundur, ama yatalak olanlar, enkontinans yahut bozukluk gösterenler bir sağlık tesisinde bakım gerektirirler. Şiddetli emosyon yahut davranış bozuklukları gösteren hastalar ise, bir akıl hastahanesinde tedavi edilmelidirler.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.