genç
1 . Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı:
"Genç kızı bir gece pencerede görmüştü."- H. Taner.
2 . Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan):
"Genç ağaç. Genç at."-
3 . Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç.
4 . Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy.
5 . mecaziYeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan:
"Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu."- B. Felek.
genç
Türkçe genç kelimesinin İngilizce karşılığı.
[Genç] adj. young, youthful, juvenile, adolescent, junior, green, teen, youngish
n. youth, young man, juvenile, adolescent, junior, teen, teenager, teeny, sapling, whelp, gossoon
genç
yaşı ilerlememiş olan; yaşı, aynı meslek ya da durumdaki kişilerin yaş ortalamasının altında olan.
(bitki, hayvan için) gelişmesini sürdürmekte olan, körpe; yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan.
gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç.
genç
Türkçe genç kelimesinin Fransızca karşılığı.
jeune; cadet/te; junior
genç
Türkçe genç kelimesinin Almanca karşılığı.
adj. grün, jugendlich, jung, junior, klein
genç
(Farsça) Erkek ismi 1.Hazine define. 2. (a.) Naz, eda, cilve.