Operayı başarılı bir Fransız sanatı niteliğine kavuşturan, Floransa asıllı Jean-Baptiste Lully (1632-1687) oldu. Lully ve onun yolundan gidenler birçok tiyatro ve bale metodunu benimsediler, böylece operaları yalnız çalgı müziğine, baleye, büyük korolara ye karmaşık tablolara da yer veren gösteriler halini aldı. Kalıplaşmış uzun İtalyan aryaları yerine daha kısa şarkılı bölümler bestelediler, recitativoyu Comedie-Française tiyatrosunun okuma üslubuna uygun biçimde kullandılar, perde açılmadan önce «İtalyan» uvertüründen (çabuk-yavaş-çabuk) farklı olarak «Fransız» uvertürlerine (yavaş-çabuk) yer verdiler.
Lully'nin hakimiyeti diğer çağdaşlarının gelişmesini baltaladı. Bu besteciler arasında Andre Campra (1660-1744) ve Andre-Cardinal Destouches (1672-1749) anılmaya değer. Lully'nin tarzı Jean-Philippe Rameau'nun eserlerinde doruğa ulaştı. XVIII. yy. Fransız operasının en başarılı örnekleri Rameau'nun (1683-1764) Hippolyte ile Aricie (1733) ve Castor ile Pollux (1737) adlı eserleridir.
19 yy Başlarında Fransa'da Opera
Fransa'da 1752'de Guerre des Bouffons (Soytarılar Savaşı) adı verilen tartışmalardan sonra operakomik türü doğdu. Bu biçimin öncüsü vodvil denen şarkılı ve konuşmalı, bazen de yergili hafif güldürülerdir.«Soytarılar Savaşı» Lully, Rameau gibi Fransız bestecilerini destekleyenler ile İtalyan opera buffa'sını savunanlar arasında çıkan bir polemik çatışmasıdır. Opera buffa türünü 1752'de Paris'te sahneye konan Pergolesi'nin La Serva Padrona (Hanım Olan Hizmetçi) adlı eseri temsil ediyordu. "Savaş" kısaca geçmişteki barok üslupla yeni doğan rokoko üslubu arasında edebi bir çatışma olarak nitelenebilir. Fransız bestecileri çağın anlayışına uyduklarını göstererek opera buffa tarzını kendi müziklerine uygulayınca, operakomik, doğdu.
Yeni üslupla yazılan eserler, Dilenciler Operası gibi İngiliz balad operalarıyla yakınlık gösterir, çoğu bugünkü anlamda «komik» olmaktan uzaktır. Örnekleri, Egi-io Romoaldo Duni'nin (1709-1775) 20 kadar eseri (bunların hemen hepsi operettir), Jean-Jacques Rousseau'nun (1712-1778) Le Devin du Village (Köyün Kahini) [1], Philidor'un (1726-1795) Tom Jones (1765), Pierre Alexandre Monsigny'nin (1729-1817) Le Deserteur (Kaçak) [2], Andre Gretry'nin (1741-1813) Zemire ile Azor (1771) ve Aslan Yürekli Richard (1784) adlı besteleridir.
Daha sonra yetişen Etienne Nicolas Mehul'ün (1763-1817) en ünlü operası Joseph (1807), librettosunu Kutsal Kitap'tan alır; François Boieldieu'nün (1775-1834) La Dame Blanche (Beyaz Kadın) [3] operası şaşılacak ölçüde ilgi gördü; Louis Joseph Ferdinand Herold'ün en ünlü operaları ise Zampa (1837) ve Le Pre aux Clercs adlarını taşır. Auber'in ve Jacques Offenbach'ın (1819-1880) operet tarzında çok sayıda bestesi vardır; bu eserlerde operakomik türünün gerçekten komik yönü, vodvil anlayışına yakın biçimde yansır. Offenbach ayrıca ölümünden sonra oynanan daha ciddi nitelikteki Hoffmann'ın Masalları (1881) operasını yazdı.
19. yy. Sonlarında Fransız Operası
Hector Berlioz'un (1803-1869) operaları dünya repertuvarına girmedi, fakat konusunu Vergilius'tan alan Truvalılar (bestele-nişi 1856-1859) adlı şaheseri son yıllarda sahneye konduğu zaman, bu eserlerin çağımız zevkine uygun düştüğü kanısı uyandı.Operanın ve müziğin genel gelişme çizgisi dışında kalan birçok Fransız operası başarı kazandı, bazıları repertuvarın temel eserleri arasına girdi. Bunlar arasında Charles Gounod'nun (1818-1893) Faust (1859) ve Romeo ile Juliette (1867), Ambroise Thomas'nın (1811-1896) Mignon (1866), Georges Bizet'nin (1838-1875) Fransız natüralizminin önde gelen örneği sayılan Carmen (1875), Camille Saint-Saens'ın (1835-1921) Samson ve Dalila (1877), Leo Delibes'in (1836-1891) Lakme (1883) operaları ile Jules Massenet'nin (1842-1912) birçok eseri, özellikle Manon (1844) operası dikkati çeker.
Özellikle 1925 dolaylarında Fransız operaları yabancı ülkelerde gözden düştü, yalnız Faust, Carmen, Samson ve Dalila ve Manon dünya sahnelerinde sık sık oynanır.
20. yy. Fransız Operası
Claude Debussy (1862-1949), tek operası Pelleas ve Melisande'da Maurice Maeterlinck'in buğulu sembolik oyununu hemen hemen tümüyle seslendirir. Opera çok sakin bir özellik taşır, müziği her perde boyunca kesintisiz gelişir, bağımsız parçalara bölünmez, izlenimciliğin opera dalında verdiği tek şaheserdir. Maurice Ravel'in (1875-1937) L'Heure Espagnole (İspanyol Saati) 1911 adlı operası bir güldürüdür.Besteci ayrıca Colette'in metni üstüne Çocuk ve Büyücüler (L'Enfant et les Sortileges) [4] adlı opera-bale-pandomimayı yarattı. Paul Dukas (1865-1935) Maeterlinck'in bir oyunu üstüne Anane ve Mavi Sakal'ı (Ariane et Barbe Bleu) 1907 besteledi.
Darius Milhaud (1892), Christophe Colomb (Kristof Kolomb) [5], Francis Poulenc (1899-1963) ise Tiresias'ın Memeleri (Les Mamelle de Teresias) 1947, Leş Dialogues deş Carmelites (Karmelit Rahibelerinin Konuşmaları) 1957 ve Jean Cocteau'nun tek kişilik oyunu üstüne bestelenmiş tek perdelik La Voix Humaine (insan Sesi) 1959 operalarının yaratıcısıdır.