"400 Darbe"nin ticari ve eleştirel anlamdaki başarısı Truffaut`nun uluslararası arenada tanınmasını sağladı. Sonraki filmi "Tirez sur le pianiste" (1960), B-sınıfı Amerikan filmlerden esinlenmiş, hınzır bir zeka ve teknik erdemlerle zenginleştirilmiş daha karmaşık bir duyarlılık yansıtıyordu. 1. Dünya Savaşı sonrası yıllarda iki erkek, bir kadın üç arkadaşın öyküsünü anlattığı "Jules ve Jim" ise daha sonradan bazı eleştirmenlerce Truffaut`nun en iyi filmi olarak nitelendirilecekti.
"400 Darbe" ve "Jules ve Jim"de, Jena Renoir`a saygı gösterisinde bulunan Truffaut`nun "Tirez sur le pianiste" ve birçok diğer filmi onun daha karanlık, daha ironik yüzünü sergileyecekti. "La Peau douce", "La Sirí¨ne du Mississippi", "Vivement dimanche" ve özellikle "Baisers volí©s", onun Amerikan gerlimlerine duyduğu ilgi ve sevgiyi yansıtırken, Ray Bradbury`nin ünlü "Fahrenheit 451"ini sinemaya uyarlayarak bilim-kurgu türünü; "L`Enfant sauvage", "L`Histoire d`Adí¨le H.", "La Chambre verte" ve "Le Dernier Metro - Son Metro" ile de dönem filmlerini ele alacaktı. "Kadınları Seven Adam" ve "La Femme d`í cí´tí©"de ise Truffaut aşk acılarını öykülüyordu.
Bazı eleştirmenler Truffaut`nun son dönem filmlerinin, ilk dönemindeki kalitenin çok altında kaldığını söyleseler de Joseph McBride, "Eğer Truffaut`nun ilk eserlerindeki olağanüstü kamera hareketleri, nefes kesen kurgu ve keyif duygusu, daha sonraki filmlerinde daha az belirginse bunun sebebi anlatım ve tarzda daha bilinçli bir yaklaşım ve duygusal zenginliğin artmasıdır" diyordu. Truffaut, "La Nuit amí©ricaine" ile 1973`te en iyi yabancı film Oscar`ını kazandı, en iyi yönetmen ve senaryo dallarında Oscar`a aday gösterildi.
Truffaut, sadece kameranın arkasında kalmadı; zaman zaman oyunculuğa da soyundu. "L`Enfant sauvage", "La Nuit amí©ricaine" ve "L`Histoire d`Adí¨le H."de küçük roller üstlenen Truffaut, "La Chambre verte"de başrole soyunurken, Steven Spielberg`in "Close Encounters Of The Third Kind - Üçüncü Türle Yakınlaşmalar"ında da bir başka yönetmenle oyuncu olarak çalışmış oldu.
Yeni Dalga`nın en önemli isimlerinden, "auteur teorisi"nin babası Truffaut, 1984`te 52 yaşında bir beyin tümörü yüzünden ölmeden önce "Küçük Hırsız" filmi üzerinde çalışmaktaydı. Truffaut`nun vasiyet filmini daha sonra Claude Miller beyazperdeye aktardı.