1. anlamı (f)., (i). öfke veya sabırsızlıkla yerinden fırlayıp yürümek; donuvermek, fırlamak; (i). fırlayış, atılış.,volan,xyz hışımla git. 2. anlamı öfke ya da sabırsızlıktan fırlayıp yürümek.
Flounce
Flounce İngilizce anlamı ve tanımı
Flounce anlamları
(v. t.) To deck with a flounce or flounces; as, to flounce a petticoat or a frock.
(v. i.) To throw the limbs and body one way and the other; to spring, turn, or twist with sudden effort or violence; to struggle, as a horse in mire; to flounder; to throw one's self with a jerk or spasm, often as in displeasure.
(noun) The act of floucing; a sudden, jerking motion of the body.
(noun) An ornamental appendage to the skirt of a woman's dress, consisting of a strip gathered and sewed on by its upper edge around the skirt, and left hanging.
Flounce tanım:
Kelime: flounce Söyleniş:'flaun(t)s İşlev:intransitive verb Türleri:flounced; flounc·ing Kökeni: perhaps of Scandinavian origin; akin to Norwegian flunsa to hurry 1 a : to move with exaggerated jerky or bouncy motions flounced about the room, jerking her shoulders, gesticulating -- Agatha Christie ; also : to move so as to draw attention to oneself flounced into the lobby b : to go with sudden determination flounced out in a huff 2: FLOUNDER, STRUGGLE
İngilizce Flounce kelimesinin İspanyolca karşılığı.
s. cenefa, volante
v. adornar con volantes, pernear
Flounce
İngilizce Flounce kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. ourlet, bord, lisière de décoration; geste impatient
v. se mouvoir de façon vive; décorer d'une lisière (robe, etc)
Flounce
İngilizce Flounce kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Volant, Lippe, Falbel; stolzierende Gangart
v. stolzieren; mit einem Volant besetzen (Kleid, etc.)
Flounce
İngilizce Flounce kelimesinin İtalyanca karşılığı.
s. scatto, balzo, gesto improvviso
v. muoversi a scatti; dimenarsi, dibattersi, agitarsi
Flounce
İngilizce Flounce kelimesinin Portekizce karşılığı.
s. folho, babado; movimentos nervosos e bruscos
v. movimentar-se nervosa e bruscamente, agitar-se; ornar com babados
Flounce
f. farbala ile süslemek, öfke ile fırlamak, fırlayıp yürümek, azametle yürümek, sabırsızca davranmak
i. fırfır, farbala, volan