Biyografi
Filibe doğumlu olan Ahmed Hilmi bu nedenle ``Filibeli Ahmed Hilmi`` olarak anılmıştır. Babasından dolayı da ``Şehbenderzade`` olarak anılmıştır. İlk eğitimini Filibe`nin müftüsünden alan Ahmed Hilmi, daha sonra ailesiyle birlikte İzmir`e taşınmıştır. Eğitimini Galatasaray Lisesi`nde tamamladıktan sonra Düyun-ı Umumiyye`de çalışmaya başlamış, Beyrut`a atanmıştır. Siyasi bir mesele nedeniyle Beyrut`tan Mısır`a kaçmış, 1901`de tekrar İstanbul`a dönmüş fakat Fizan`a sürülmüştür. Tasavvufa olan ilgisi büyümüş, özellikle Vahdet-i Vücud (ÙˆØدة الوجود) düşüncesine inanmaya başlamıştır. Tasavvufi yönü fikirlerini büyük oranda etkilemiştir.Meşrutiyetin ilanıyla 1908`de İstanbul`a dönmüştür. Burada ``İttihat-ı İslam`` adlı bir haftalık gazete çıkarmaya başlamış fakat bu gazete uzun soluklu olmamış ve sonunda başka gazetelerde yazmaya başlamıştır. 1910`da ``Hikmet`` isimli bir haftalık gazete yayımlamaya başlamış, yine aynı yıl ``Hikmet Matbaa-yi İslamiyesi``
İttihat ve Terakki Cemiyeti`ni eleştirmeye başladı. Düşünceleri dönemde cemiyetin karşıtı olan görüşlerle de uyuşmuyordu. Bu da ona birçok düşman kazandırdı. Eleştiri ve görüşlerini en çok ``Hikmet`` gazetesinde yayımlamış, gazeteyi günlük çıkartmaya başlamıştır.
Düşünceleri nedeniyle ``Hikmet`` gazetesi matbaası ile birlikte yasaklanıp kapatılmış, kendisi de Bursa`ya sürgüne gönderilmiştir. Fakat daha sonra sürgünden dönünce ``Hikmet`` gazetesini tekrar yayımlamaya başlamıştır. Yine de gazetesinin ömrü, yayımladığı fikirleri nedeniyle uzun olmamıştır.
Ekim, 1914`te zehirlenerek ölmüştür. Zehirlenmesinin nedeni ve durumu tam olarak bilinememektedir. Israrla karşı çıktığı ve düşmanı olmuş Farmasonlarca zehirlendiği söylense de bu görüş bir söylentiden öteye gidememiştir.