Fikret Kızılok

Kısaca: Fikret Kızılok 1946 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Diş hekimliği Fakültesinden mezun oldu. Müzik hayatına amatör olarak başlayan sanatçı (1954), profesyonel hayata Cahit Oben Orkestrası'nda atıldı. ...devamı ☟

Fikret Kızılok
Fikret Kızılok

Fikret Kızılok 1946 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Diş hekimliği Fakültesinden mezun oldu. Müzik hayatına amatör olarak başlayan sanatçı (1954), profesyonel hayata Cahit Oben Orkestrası'nda atıldı. (1964). Daha sonra kendi adına bir topluluk kurup , folk türü plaklar yapmaya başladı. (1966). Gitar ve saz çalan sanatçı o yıllarda yaptığı "Uzun İnce Bir Yoldayım" ve "Yumma Gözün Kör Gibi" adlı plaklarıyla büyük çıkış yaptı. Bir arada da "Tehlikeli Madde" adlı bir topluluk kuran sanatçı, evlenip, Kadıköy'de bir dişçi muayenehanesi açtıktan sonra müziği bıraktı.

Hey dergisi tarafından 1977'de yayınlanan "Türk Pop Müziği Sanatçıları Ansiklopedisi'nin Fikret Kızılok maddesinde yazanlar böyle. Bu alçakgönüllü (biraz da hatalı) özgeçmişi açarsak, aslında 1970'lerin ilk yarısında popular müziğin en etkin isimlerinden birisiyle karşılaşırız. İlk yıllarında yerlere dek uzanan kaftanı, dağınık saçları, elinde bağlamasıyla türküler söyleyen, türkü tadında besteler yapan Kızılok, ilerleyen dönemde uzun çalar, daha rock kokan düzenlemeler ve betelerle çıkar karşımıza. 1976'da "müziği bıraktığını" açıklar. Bu açıklamaya kadar olan dönemi ise dolu dolu geçirir. İşte bu dönemim kısa bir özeti, ya da "Hikaye-i Fikret Kızılok"…

Fikret Kızılok'un müziğe ilgisi Galatasaray Lisesi ilkokul kısmında okurken başlar. İlk enstrümanı kendisini yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondur. İlk müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından alır; ilk konserini de bir 23 Nisan'da Taksim Belediye Gazinosu'nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Fikret Kızılok ve orkestrası adlı küçük grubun elemanları Kızılok'un sınıf arkadaşlarıdır ve çaldıkları halk türküleri ile alkış alırlar.

Ortaokul ve lise yıllarında bu konserler sürer; başka okullara da giderler. Bu yıllarda grup elemanlarıyla birlikte orkestranın adı da değişir: Fikret Kızılok ve Veliahtları, sanatçının adını okul müsamereleri dışında duyurduğu ilk grup olur. Lise yıllarında akordeonunu bırakır Kızılok ve eline gitarı alır. Bu dönemde en büyük destekçileri aynı lisenin daha alt sınıflarında okuyan ve müziğe o yıllarda başlamış Timur Selçuk ve Barış Manço'dur.

Liseden mezun olduktan sonar Veliahtlar ile çalışmayı sürdürür Kızılok. Ailesiyle Kadıköy'de yaşar ve konserlerini de daha ziyade bu yakada verir. Aynı dönemde Kadıköy'de Cahit Oben'in kurduğu Sailors adlı grup fırtına gibi esmektedir. Kızılok ve Oben eski arkadaşlardır ve gruplarını dağıtarak yeni bir grup kurmaya ve profesyonel müzik hayatına atılmaya karar verirler. Yanlarına bas gitarcı Koray Oktay ve davulcu Erol Ulaştır'ı alırlar; böylece Cahit Oben 4 doğar. Kendilerini "daha ziyade Beatles tipi müzik yapan bir grup" olarak tanımlayan Cahit Oben 4, İlham Gencer'in işlettiği Çatı gece kulübünde programlar yapmaya başlar, bir yandan da mahalle konserlerini sürdürür. Bu arada kendi paralarıyla iki 45'lik plak doldururlar. Bunlardan ilkinde iki yabancı şarkıyı yorumlarlar: "I Wanna Be Your Man" ve "36 24 36". İkinci plaklarında daha "kendilerine" dönerler. Plağın ilk yüzünde "Silifke'nin Yoğurdu" vardır; diğer yüzü ise bir bestedir:"Hereke", aynı zamanda Kızılok'un plak olarak yayınlanan ilk bestesidir.

Cahit Oben 4 ilk önemli başarısını 1965 yılında düzenlenen altın mikrofon yarışması ile yakalar. "Batı müziğinin zengin şekil ve tekniklerinden faydalanılarak yine Batı müziği aletleriyle çalınmak suretiyle Türk Musiki'ne yeni bir yön vermek için" Hürriyet Gazetesi tarafından düzenlenen bu yarışmaya "Halime" adlı düzenlemeleriyle katılan grup dördüncü olur. Cem Karaca'dan Erkin Koray'a, Moğollar'dan Haremiler'e pek çok sanatçı ve grubun önünü açan Altın Mikrofon, Kızılok'un hayatında önemli bir yere sahiptir. Ancak bu başarı gruba uğurlu gelmez: Cahit Oben Ankara Maarif koleji öğrencilerinden Füsun Önal ile nişanlanır ve müzik hayatını onunla sürdürmeye karar verir; grup kısa bir süre sonar dağılır.

Fikret Kızılok Cahit Oben 4'le çalışmalarını sürdürürken girdiği dişçilik yüksekokulundaki eğitimini sürdürür. Bir süre sadece okuluyla ilgilenir. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurur. Dört şarkılık bir EP'dir bu: "Ay Osman - Colours / Sevgilim-Baby". Bu plak o yıllarda fazla ses getirmez. Bunun üzerine Kızılok okulunu bitirmeye karar verir. Yine de zaman zaman arkadaşlarının kurduğu 'Kaygısızlar'la birlikte çalışır, Barış Manço'ya eşlik eder.

Dişçilik Yüksekokulu'nun son sınıfında okurken mahalleden arkadaşı Arda Uskan ile bir yolculuğa çıkar; müzik hayatını tümüyle etkileyecek bir yolculuktur bu. O dönemde kendisiyle yapılmış bir söyleşide şunları söyler: "Seyahati çok sevdiğim için Anadolu'nun gezmediğim yeri kalmamıştı. İşte bu seyahatların birinde yolum Veysel'in köyüne düştü. Veysel'i dinledim, sazını dinledim. Ve aşık oldum. İstanbul'a dönünce onun hakkında ne buldumsa okudum, dinledim. Bir iki ay sonar artık içim dışım Veysel olmuştu. Onun hissettiklerini içimde hissediyordum. Artık duramıyor, dayanamıyor, Veysel'den söylemek ve sesimi herkese dinletmek istiyordum."

Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve Aşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda alır. Bunu bir 45'lik olarak yayınlar. İkinci solo 45'liğidir bu; Fikret Kızılok'un hayatında da önemli bir dönüm noktası... Arka yüzünde sözlerini kendi yazdığı bir halk şarkısı, "Benim Aşkım Beni Geçti" yer alır. O güne dek sürdürdüğü suskunluğu ve bunu bozmasının nedenini de plak kapağında şöyle açıklar: "Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki, beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim..."

Plak kapağındaki yazıda Kızılok şöyle tanımlanır: "Darmadağınık saçları, elinde gitarı, düşlerinde şipşirin köy çocukları ile, ince uzun yolların, uçsuz bucaksız ovaların, bembeyaz dağ bulutlarının çocuğudur Fikret Kızılok... Pakistan'dan Paris'e kadar, dünyanın dört bucağını, yüreğinde delice esen dağ rüzgarları ile birlikte gezmiş, bütün bu ülkelerin halk şarkılarını incelemiştir. Yıllar boyu."

Kızılok'un Sivrialan yolculukları plağın çıkışından sonra da sürer. İkinci gidişi daha önemlidir. Yıllar sonra şöyle anlatır bu gidişini: "Sonra tekrar, yalnız gittim. Bu ikincisinde kar yağdı, kasımdı, kapandı yollar. Ve ben orada üç ay kaldım. Üç ay kalınca ben değiştim. Adamcağız saz çalıyor, bende de gitar var. Uymayan bir şeyler var, fakat o kadar yakınında yollar var ki... Onun şarkısını filan da aranje etmek istemiyorum. Ne yapayım, ne yapayım derken, bir dizeyi yazmış fakat besteleyememiş olduğunu gördüm. 'Yapayım mı bunu' dedim, 'yap' dedi. 'Yeter gayri, yumma gözün kör gibi' diye bir şarkı. Geldim İstanbul'a bunu yaptım ve 22 yaşında meşhur oldum." (Express 47; 17 Aralık 1994)

"Yumma Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam", Kızılok'un asıl çıkışını yaptığı plak olur. Her iki beste de Fikret Kızılok'undur. Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok. Şarkılar çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.

Bu başarının ardından fazla ara vermeden bir 45'lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: "Söyle Sazım". Plak kapağında, "Türk geleneklerine uygun 17 perdeli 'Hüseyni' düzende üç değişik sazın batı anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı" bir şarkı olarak tanımlanır bu. Plağın arka yüzünde Kızılok'un Karacaoğlan'dan bestelediği "Güzel Ne Güzel Olmuşsun" vardır. Her iki şarkıda da kendisine Nedim Demirelli eşlik eder. Plak, listelerde de kendisini gösterir ve haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço'nun "Dağlar Dağlar"ını devirerek liste başı olur.

1970 yılını bu iki plakla kapatır Fikret Kızılok. Bu plaklar yıl sonunda Hey dergisi tarafından düzenlenen 'Yılın Müzik Oskarları' anketinde görülmemiş bir başarıya imza atar: "Söyle Sazım", Yumma Gözün Kör Gibi" ve "Güzel Ne Güzel Olmuşsun", Barış Manço'nun "Dağlar Dağlar"ının ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü olur. Fikret Kızılok da aynı ankette 'Yılın Erkek Şarkıcısı' seçilir.

>O dönemde, Türkçe konuşan, Türkçe düşünen bir birey olarak sanatçıların yüzünün `kendilerine' dönmesini savunur ısrarla. Batıcılığın, batı hayranlığının ülkeye ve müziğine bir şey getirmeyeceğini söyler. Hatta, şarkırlarından birisini radyo programında 'aranjman' diye anons ettiği için Sezen Cumhur Önal'a dava açar ve kazanır. Popüler olmak için bu işi yaptığını söyleyenler olsa da bu, Kızılok tarihinde hoş bir anektod olarak kalır.

1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı Çiğdem adlı genç bir şarkıcının "Dağlar Ağlar Ağlar Pir Sultan Deyi / Nenni, Nenni" adlı plağının düzenlemelerine imza atar. Bu arada bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır. Bu olayın ardından bir plak yapar ve "Emmo" adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder. Plağın arka yüzünde Ahmed Arif in şiiri üzerine bsstelediği "Vurulmuşum" adlı şarkı vardır. Kızılok, 1972'de bu şarkıyla Bulgaristan'da yapılan Altın Orte festivaline katılır.

Sanatçı, bu plağıyla şirketini de değiştirmiş ve Sayan Plak'tan Grafson'a geçmiştir. 1973'te bu şirket etiketiyle bir dizi plak yayınlar. Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok'un yazdığı "Bir Ali Var" adlı oyunun bölümleridir: "Gün Ola Devran Döne", "Anadolu'yum", "Leylim Leylim (Kara Tren)", "Köroğlu Dağları", "Tutamadım Ellerini" ve "Gözlerinden Bellidir". Yazılan, ancak bugüne dek sahnelenmeyen bu oyunun şarkıları başka sanatçılar tarafından da seslendirilir: "Kime Sormalı"yı Dönüşüm eşliğinde Tansu, "Duyar mısın"ı ise o dönemde ününün doruğunda olan Timur Selçuk yorumlar. Bu arada "Köroğlu Dağları" şarkısının başında kullandığı sıtar, Kızılok müziğinde bir yeniliktir.

Bu plakların art arda yayınlanmasının ardından kaybolur Fikret Kızılok. Diş hekimi olmuş ve muayenehane açmıştır. Plak şirketini de değiştirmiş ve Şah Plak'a transfer olmuştur. Bu şirket hesabına ara ara plak yayınlar sadece. Bu arada onu çok üzen bir olay olur: 21 Mart 1973'te Aşık Veysel ölür. Haberi alır almaz Sivrialan'a gider Kızılok. Veysel'in cenazesine katılan tek sanatçıdır. O kadar üzülür ki, sazını Veysel'in mezarı başında kırar; bir daha da eline saz almaz: "Dördüncü Sivrialan ziyaretimde Aşık Baba'mın toprağı ile karşı karşıya olmak çok acı. Ama o, sadık yarine kavuştuğu için mutlu. Bu saza onun elleri değmişti. Parmakları bana usül öğretmişti. Ustam öldü, toprak oldu. Ustamın parmaklarına değen bu sazın da toprak olması gerekir. Artık ona can veren parmaklar yok." (Hey; 11 Nisan 1973)

Veysel'in ölümü üzerine kendini tümüyle diş hekimliğine veren Kızılok 1975'te Tehlikeli Madde adını taşıyan yeni grubuyla uzunca bir Anadolu turnesine çıkana kadar ortalıkta gözükmez. Turnenin ardından İstanbul'da seri konserler verir. Zafer Dilek Orkestrası elemanlarından Ataman Hakman ve Sahir Kayahan, bir ara Moğollar'ın klavyeciliğini üstlenmiş olan Turhan Yükseler, daha önce amatör çalışmalar yapmış olan Siret Yurtsever ile Eser Sayıner, Tehlikeli Madde'nin elemanlarıdır. Tehlikeli Madde ile folk motiflerinin rock ile harmanlandığı şarkılar yapar. Giderek folk motiflerinin yerini daha alaturka sesler alır. "Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı", bu dönemin en önemli plağı olarak dikkat çeker. Ahmed Arifin "Sevdan Beni" ve "İçerde" adını taşıyan iki şiirinin Kızılokça yorumudur bu şarkılar. "Kör Pencere"ye bağlı olarak plağa atınan "Ay Battı" ise, popüler müziğimizin enstrümantal şarkıları arasında özel bir yere sahiptir. Bu plaktan sonra yapılan "Anadolu'yum 75", daha önce yayınlanan aynı adlı şarkıya bir göndermedir. Hatta plak aynı kapak içinde piyasaya sürülür. Ancak pek iyi eleştiriler almaz. Hey dergisinde yayınlanan bir yazıda şöyle denilir: "...samimi düşüncemiz, artık sanatçının stilini değiştirmesi gerektiği merkezinde." (Hey; 19 Kasım 1975) Plağın arka yüzünde Mahzuni Şerif'in bir türküsünü yorumlar Kızılok: "Darağacı". Aynı türküyü aynı günlerde Edip Akbayram ve Dostlar da plak yapmak istemektedir. Ancak, Kızılok'un daha erken davranması yüzünden bu kararlarını değiştirirler.

Bu arada, 1975 ortalarında televizyonda Örsan Öymen'in sunduğu "Söz Meclisten İçeri" adlı programa katılır ve orada Bülent Ecevit'in bir şiirinden bestelediği "Türk-Yunan Şarkısı"nı seslendirir. Bu oldukça ses getirir. Şarkının plak olarak yayınlanmasını "güncel politik nedenler dolayısıyla olanak dışı" bulur Kızılok. Hatta o günlerde eski türünden tümüyle vazgeçeceğini ve 'politik pop' yapacağını ve politikaya atılacağını söyler: "Öyle bir yere geldim ki, artık aydın bir kafa için boş durmanın yararsız olacağı inancındayım. Yaşıtlarımız, kuşağımız temsil edilmiyor. Bugün İngiliz Parlamentosu'nda 18-28 yaş arasında tam 17 parlamenter var. Bizde bir tane bile yok. Bunu barındırabilecek tek örgüt olarak CHP'yi görüyorum. Ecevit'in buna önayak olması, parti kulislerinde ezilmelerine yol açmadan belirttiğim yaşlardaki gençleri, şartsız ve tarafsız olarak partiye etmesi, sanırım geleceğin Türkiye'si için önemli bir atılım olacaktır." (Hey; 11 Haziran 1975)

Fikret Kızılok'un bu sözleri gerçekleşmez. Son 45'liği ise Mart 1976'da yayınlanır. Mahzuni Şerif'ten "Biz Yanarız" ve vazgeçemediği Veysel'den "Sen Bir Ceylan Olsan" adlı türküleri yorumlar sanatçı bu plağında. Plak yine eleştirilir. "Fikret Kızılok'un kendini yenileyeceği günleri bekliyoruz" gibi ifadeler kullanılır bu eleştirilerde. Kızılok, bütün bunlar üzerine ortadan kaybolur. Bir yıl sonra, 1977 ortalarında, 1971-'72 yıllarında yaptığı ancak o güne dek yayınlamadığı kimi kayıtları bir albüm olarak piyasaya sürer. "Not Defterimden" adını taşıyan bu albümde Kızılok'un deneysel çalışmaları vardır: Atonal bir altyapı üzerine Nazım Hikmet şiirini koyar ve kendi deyimiyle "şarkıcılığı değil, müzisyenliği" dener.

Ancak dönemin 'nazik' siyasi ortamında bu albüm fazla ortalarda gözükemez. Nazım Hikmet adının da etkisiyle çıktıktan kısa bir süre sonra toplatılır. Yeniden yayınlanması ise 1993'ü bulur. Bu arada Varşova'da bu albümüyle iki ödül alır. Ancak, plağın toplatılması onu etkiler ve Fikret Kızılok, müziği bıraktığını açıklar. O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömülür. Buna gerekçe olarak da "hazırladığı yapıtların ticari olmadığı gerekçesiyle plak evleri tarafından geri çevrilmesini" gösterir ve bir daha profesyonel olarak müzik hayatına dönmeyeceğini bildirir. (Hey, 22 Ağustos 1977)

Yıllar sonra döner Fikret Kızılok, hem de popüler müziğin en muhteşem albümlerinden birisine, "Zaman Zaman"a imza atarak... Ancak okuduğunuz derleme, Kızılok'un yukarıda anlatmaya çalıştığım ilk dönemini kapsıyor. Bu yüzden "Zaman Zaman" ve sonrası başka bir yazının, başka bir çalışmanın konusu...

Cahit Oben 4 ile birlikte:

1963 I Wanna Be Your Man / 36 24 36 Silifke'nin Yoğurdu / Hereke

1965 Makaram Sarı Bağlar / Halime

Solo 45'likler:

1966 Ay Osman - Sevgilim / Colours - Baby 1969 Uzun İnce Bir Yoldayım / Benim Aşkım Beni Geçti 1970 Yağmur Olsam / Yumma Gözün Kör Gibi Söyle sazım / Güzel Ne Güzel Olmuşsun 1972 Vurulmuşum / Emmo Leylim Leylim (Kara Tren) / Gözlerinden Bellidir Köroğlu Dağları / Tutamadım Ellerini Bacın Önde Ben Arkada / Koyverdin Gittin Beni Aşkın Olmadığı Yerde / İnsan mıyım Mahluk muyum Ot muyum 1975 Haberin Var mı / Kör Pencere - Ay Battı Anadolu'yum '75 / Darağacı 1976 Biz Yanarız / Sen Bir Ceylan Olsan

Solo Albümler:

1977 Not Defterimden 1983 Zaman Zaman 1988 Yana Yana 1990 Olmuyo Olmuyo 1992 68'ler 1993 Seçme Eserler - 68'ler 2 1995 Yadigar 1998 Mustafa Kemal-Devricinin Güncesi 1999 Gün Ola Devran Döne

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yadigâr (albüm, 1995)
7 yıl önce

Yadigâr, Fikret Kızılok'un 1995 yılında çıkarttığı 8.nci solo albümü. Gitar: Fikret Kızılok Akordeon: Mutlu Ödemiş Keman: Mutlu Ödemiş Yapım: Hasan Saltık...

Çekirdek Sanat Evi
3 yıl önce

Çekirdek Sanat Evi, Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil tarafından 1982'de Bostancı'da, Çatalçeşme'de kurulan sanat evidir. Çeşitli sergilerin açıldığı,...

Turuncu (albüm)
7 yıl önce

sunduğu yarışmasındaki laflarına göndermedir. Kumsalda (söz - müzik: Fikret Kızılok) Söz Bitti (söz - müzik: Sezen Aksu) Hani Kimi Zaman (söz - müzik: Aysel...

Anadolu Rock
3 yıl önce

Türkiye'de başta Barış Manço olmak üzere, Cem Karaca, Erkin Koray, Fikret Kızılok, ve Moğollar gibi birçok grup ve müzisyen kendilerini yurt çapında üne...

Anadolu Rock, 68 Kuşağı, Amerika, Amerika Birleşik Devletleri, Aşka özlem, Barış Manço, Beatles, Cem Karaca, Erkin Koray, Ersen, Haluk Levent
Taç Plak
3 yıl önce

şirketi, 1980 yılında Fikret Kuroğlu ile ortak olmuştur. Armoni Müzik'in bünyesindedir. Ayrıca Ahmet Kaya, Sibel Sezal, Fikret Kızılok, Metin Kaya, Esengül...

Cahit Oben
7 yıl önce

da Fikret Kızılok gibi Cahit Oben ile olmuştur. 1965 yılı Altın Mikrofon yarışmasında "Şey" adlı bestesiyle finale kalmıştır. Daha sonraları Fikret Kızılok'u...

2. Perde
7 yıl önce

Ortaçgil, 1980'lerde Fikret Kızılok ile kurduğu Çekirdek Sanatevi'nden çıkardığı kayıtlar ile müziğe geri dönmüştü. 1980'lerin sonunda Kızılok ile müzikal ortaklığına...

Yadigâr
7 yıl önce

anlamlara gelebilir: Yadigâr, 15. yüzyıla ait bir tıp kitabı Yadigâr, Fikret Kızılok'un 1995 yılında çıkardığı 8. solo albümü Yadigâr, 2001 yılının şubat...