MÖ I. yüzyılın başlarında, Roma’da Cumhuriyet döneminin son yılları yaşanıyordu. Bu yıllarda Tiber’den yukarı doğru tırmanan kimse ilk olarak iki tepeyle karşılaşırdı: bunlardan soldaki Janiculum, sağdaki ise Aventinus idi. Janiculum’un tepesinde eski bir kale vardı. Tepeler, kuzeyden gelecek saldırıları gözetlemekte yararlı oluyordu. Tepenin eteklerinde zengin Romalılar’ın evleri bulunuyordu.
Tekneyle Aventinus’un kuzeybatısına yanaşılacak olunursa, Roma’nın hayvan pazarı olan Forum Boarium görülebilirdi. Dokların tam üzerinde güzel villaların ve bahçelerin bulunduğu Palatium Tepesi herkesin oturmak için özlemini çektiği bir yerdi. Çünkü alçaklardaki aşırı sıcağa buralarda rastlanmıyordu. Palatium’da ayrıca doğunun bolluk ve bereket tanrıçası Kibele adına bir tapınak yapılmıştı. Aventinus ve Palatium tepeleri arasındaki vadide Circus Maximus adıyla, ahşap bir stadyum vardı. Çeşitli gösterilerin yer aldığı yaklaşık 640 metre uzunluğundaki bu stadyum 150000 kişilikti. İki yanında dükkanlarve sıcaktan bunalanlar için buz gibi içecekler satan satıcılar sıralanırdı. Vadinin öteki yakasında bulunan Caelius Tepesi evlerle kaplıydı. Buradan Jupiter Tapınağı’na (Eski Yunan’da Zeus) giden bir yol vardı.
Palatium ve Capitolium tepeleri arasındaki düzlükte, mermer sütunlarıyla ve heykelleriyle Roma Forumu görünürdü. Forum her zaman hararetli tartışmaların, kıyasıya pazarlıkların yapıldığı bir yerdi. Forumun biraz ötesinde, sıradan insanların buluşma yeri olan Comitium vardı. Rostrum denen kürsü gibi yerde ise konuşmalar yapılırdı. Forumun arkasında senatonun toplantı yeri olan Curia bulunuyordu.
Foruma giden başlıca yollardan birinin üzerinde iki başlı tanrı Janus’un tapınağı vardı. Savaş sırasında tapınağın kapıları hep açık olurdu. Capitolium Tepesi çift dorukluydu. Kuzeydekinde bir kale, güneydekinde ise Tiber Irmağı’ndan görülen Jupiter Tapınağı bulunurdu.
Eski Roma’da bulunan çeşitli tanrılara adanmış tapınaklar, sunaklar, heykeller arasında Jupiter ayrıbir öneme sahipti. Jupiter Tapınağı’na savaşlarda kazanılan ganimetler sunulur, tanrının heykeli kente tepeden bakardı. Irmak kıyısında kurulu olmasına karşın, kent halkı içmek için Tiber suyunu kullanmazdı. İçme suyu kanallarla ve toprak altına döşenmiş suyollarıyla yakındaki pınarlardan kente ulaştırılırdı. Bunlardan ilki MÖ IV. yüzyılda yapılmıştı. MÖ 144’te Capitolium Tepesi’ne su götürecek olan Aqua Marcia yapıldı. Daha öncekiler toprağın altındayken, bu kemer toprağın üstündeydi. Roma’nın kanalizasyon şebekesi de çok iyi planlanmıştı.
İmparatorluk döneminde Roma’nın görünümünde çok büyük değişiklikler oldu. İmparatorlar kendi adlarını taşıyan görkemli binalar yaptırdılar. Roma Forumu daha sonra Augustus, Vespasianus ve Traianus’un yaptırdığı forumların yanında çok küçük kaldı.
Yıkanmaktan çok hoşlanan Romalılar, büyük hamamlar yaptırmışlardı. Bunların zemini mozaik işlemeliydi; kubbeleri ise mermer sütunlarla destekleniyordu. Zafer kazanan generaller için yapılan zafer takları geniş caddeleri süslerdi. Özellikle, 70’te Titus’un Kudüs’ü ele geçirişinin anısına yapılan Titus Takı çok görkemliydi. Bugüne ancak kalıntıları kalan , Palatium Tepesi yakınlarında yapılmış olan çok kemerli, görkemlibi yapı olan “Collesium”da çeşitli gösteriler düzenlenirdi. Zaman içinde binaların çoğalmasıyla kent Capitolium Tepesi’nin batısına, ordunun eğitim alanı olan Campus Martius’a doğru yayıldı.