Gençliğinde tıbba ve resme ilgi duydu.Ama II. Dünya Savaşı`ndan sonra her ikisinden de vazgeçerek fotoğrafçılığa başladı.Önceleri yalnızca fotoğrafın estetik olanaklarıyla ilgilenen Haas`ın ilk fotoğraf çalışmaları İsviçreli fotoğrafçı Werner Bischof`un etkisinde soyut ışık ve biçim denemeleriydi.
1947`de kadrolu fotoğrafçıları arasına girdiği ``Heute`` dergisinde kendine özgü belgesel bir üslup geliştirdi.İlk önemli fotoğraf öyküsü olan ``Geri Dönen Savaş Tutsakları`` (``Prisoners of War Coming Home``), uluslararası fotoğraf ajansı Magnum Photos`a çağrılmasını sağladı.Kısa bir süre sonra gerçekleştirdiği ``Yunanistan Mucizesi`` başlıklı fotoğraf öyküsüyle uluslararası düzeyde ün yaptı.
1950`de New York kentine yerleşti ve 1953`te ``Life`` dergisi için ``New York`` adlı fotoğraf dizisini hazırladı.Bunlar ilk renkli çalışmaları olduğu halde Haas`ın renk kullanımı üylesine özgündü ki, ``Life`` dergisi o güne değin görülmemiş bir biçimde, 24 sayfasını bu çalışmaya ayırdı.Haas 1955`te Paris`i, ertesi yıl Venedik`i görüntüleyen diziler hazırladı.Paris fotoğraflarında, fotoğraf makinesinin hareketinin renkli fotoğraftaki etkileri üzerine denemelere girişti.Bu denemelerini daha sonraki çalışmalarında da sürdürdü ve ünlü boğa güreşi dizisi gibi başarılı yapıtlar verdi.
1962`de New York kentindeki Modern Sanat Müzesi`nde kişisel bir renkli fotoğraf sergisi açtı.Ertesi yıl ilk fotoğraf kitabı ``Elementsı yayımladı.Buradaki fotoğrafları, soyut tasarıma karşı yeniden uyanan ilgisini yansıtıyordu.Bu kitabı ``The Creation`` (1971), ``In America`` (1975), ``In Germany`` (1977), ve ``Himalayan Pilgrimage`` (1978) adlı kitapları izledi.1980`de Brezilya`nın Sao Paulo kentindeki Sanat Müzesi, Haas`ın son 20 yıllık çalışmalarından oluşan bir toplu sergi düzenledi.