Emir Hüsrev Dehlevi
Kısaca: Emir Hüsrev Dehlevi Hindistan’da yetişen evliyanın büyüklerinden. Nizamüddin-i Evliya’nın yetiştirdiği Türk asıllı veli ve şair. Künyesi Ebü’l-Hasan olup, lakabı Azimüddin’dir. Emir Hüsrev Dehlevi’nin dedeleri, Türkistan’da Laçin beylerindendi. Babası Seyfeddin Mahmud, Moğol istilası sebebiyle Maveraünnehr bölgesinden Hindistan’a göç etti. Dehli sarayındaki devlet adamlarından İmadülmülk’ün kızı ile evlendi. Bu izdivaçtan 1253 (H.651) senesinde Emir Hüsrev Dehlevi, ailenin ikinci çocuğu o ...devamı ☟
Emir Hüsrev, zamanın usulüne göre en güzel şekilde tahsil yaparak yetişti. Babasının çevresindeki ilim, irfan meclislerinden en iyi şekilde istifade eden Emir Hüsrev, sahib olduğu meziyetleri ile dikkatleri üzerinde topladı.
Babasının vefatından sonra, dedesinin yanında, devrin ileri gelen alim, edip ve şairleriyle tanıştı. Daha on iki yaşlarındayken, anlayanlar tarafından şiirleri takdir ediliyordu. Dedesinin vefatından sonra, Delhi sarayındaki Türk sultan ve kumandanlarının himayesine girdi. Sultan Mübarek Şah Halaci 1320 (H.720) senesinde vefat edince, kendisini tamamen hocası büyük alim Nizamüddin-i Evliya’nın himmet ve sohbetlerine verdi. Hakiki devlet ve saadete kavuştu.
Emir Hüsrev’in kırk sene süreyle haram olan bayram günleri hariç devamlı oruç tuttuğu rivayet edilmektedir. Hocası Nizamüddin-i Evliya’nın himmetiyle Hızır aleyhisselamın sohbetiyle de şereflendi. 1324 (H.725) senesinde Sultan Gıyaseddin Tuğluk Şah ile sefere çıkan Emir Hüsrev, sefer dönüşünde hocasının vefat haberini alınca, ızdıraptan kendini kaybetti. Her şeyini fakirlere dağıttı. Altı ay sonra 1325 (H.725) senesi Şevval ayının on sekizinde 74 yaşındayken vefat etti. Çok derin bir aşkla sevdiği hocasının ayak ucu tarafına defnedildi.
Emir Hüsrev Dehlevi, şairlerin sultanı, fazilet sahiplerinin önderi, sözleri çok tesirli olan yüksek bir zattı. Konuşma sanat ve tavırlarındaki mana ve işaretlerde, önceki ve sonraki şairlerden çoğu ona yetişememiştir.
Gayet fasih ve beliğ, açık, anlaşılır ve net bir şekilde konuşurdu. Bu edebi yönü yanında tasavvufi hali de pek yüksekti. Padişahlarla, amirlerle görüşmesi, kalbinin dünya işlerine meyletmesine sebeb olmazdı.
Emir Hüsrev, birkaç lisana hakkıyla vakıftı. Ana dili Türkçe ve Farsça olmakla birlikte, Arabide, Araplarla müsabakaya girecek derecedeydi. Sanskritçeyi de çok iyi bilirdi.
Şiirdeki maharet ve dehası yanında o, aynı derecede bir nesir üstadı idi. Nesir yazmanın kaideleri ve prensipleri üzerine bir şaheser olan Ünlü Nüh Sipihr’i o yazmıştır.
Emir Hüsrev’in şiir ve nesirlerinde; dile ve manaya hakimiyeti ile tasvirlerindeki güzellik ve derin kültür seviyesi açıkça görülür. Bu yüzden bütün doğu İslam aleminde sevilip takdir gördü. Kısa zamanda Anadolu’ya ulaşan eserleri zevkle okundu. Divan edebiyatı şairleri tarafından üstad olarak kabul edildi.
Eserleri:
Bilinen eserleri dört kısım altında incelenmiştir:
1) Divanları: Tuhfet-üs-Sıgar, Vasat-ül-Hayat, Gurret-ül-Kemal, Bakıyye-i Nakiyye, Nihayet-ül-Kemal; 2) Hamsesi: Matla-ul-Envar, Şirinü Hüsrev, Mecnun u Leyla, ayine-i İskenderi, Heşt Behişt; 3) Tarihi mesnevileri: Kıran-ı Sa’deyn, Duvalran-ı Hıdır Han, Tuğlukname, Nüh Sipihr; 4) Mensur eserleri: İ’caz-ı Hüsrevi, Tarih-i Alai, Ef’al-ül-Fevaid.
Bu eserlerin hemen hepsi Farsça olup, çeşitli dillere tercüme edilmiş ve Hindistan’ın çeşitli matbaalarında basılmıştır. Eserlerinin yazma nüshaları, İstanbul, Bursa, Konya, Kayseri kütüphanelerinde de bulunmaktadır. Bu eserlerden başka; Cevahir-ül-Bahr, Bahr-ul-Ebrar, Enis-ul-Kulub, Mir’at-üs-Safa, Menakıb-ı Hind, Delhi Tarihi ve Makalat-ı Cihar-ı Yar isimli eserleri de vardır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Bu konuda henüz görüş yok.