Elazığ Tarihi Eserler ve Turistik Yerler
Kısaca: Elazığ, turizm potansiyeli yüksek olan bir ilimizdir. Târihî eserleri, tabiî güzellikleri ve zengin folkloruyla turisti çeken özelliklere sâhiptir.Harput Kalesi: Coğrafî durum bakımından târih boyunca önemli bir kale olarak kendinden bahsettirmiştir. ...devamı ☟
Harput Kalesi: Coğrafi durum bakımından tarih boyunca önemli bir kale olarak kendinden bahsettirmiştir. Yalçın kaya üzerine inşa edilmiş olan kalenin iç kısmında birçok yapı kalıntıları mevcuttur. İç kale ve dış sur olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Dış surlar tamamen yıkılmış, sadece Harput’a girişte bazı kalıntıları zamanımıza gelmiştir. “Süt Kalesi” diye adlandırılan iç kale, muhasarası çok güç olan bir kaledir. Roma, Bizans ve Arapların Harput Kalesini ele geçirdikleri tarihi belgelerde mevcuttur. Yalnız bu devrelere ait izler kalede görülmemektedir. Kale duvarlarının örme tekniğinden, Osmanlılar devrinde de onarım görmüş olduğu anlaşılır. Kaleye ait onarım kitabelerinden bazıları Harput Müzesinde bulunmaktadır. Doğu Torosların yalçın kayalıkları üzerine kurulmuştur. Araplar Hısn-ı Ziyad (Ziyad Kalesi), Bizanslılar (Ziata), Türkler ise Harput Kalesi demişlerdir.
Palu Kalesi: asurilerden kalma çivi yazısıyla yazılmış dev bir kitabesi vardır. Tamamen yıkılmıştır.
Ahmed Bey Camii: Harput’a dağ kapısından girişte ilk görülen camidir. Yıkık olan caminin mihrabı ve minaresinin kaide kısmı mevcuttur. Kesme taşlardan yapılmış olan mihrap sadedir. Minare kuzeyde camiye bitişik, fakat camiden tamamen ayrı olarak inşa edilmiştir. Osmanlı devrinin ilk sancak beylerinden Ahmed Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk Osmanlı devri eseri olması bakımından önemlidir.
Ağa Camii: Harput’a girişte solda yer almaktadır. Dikdörtgen planlı cami tamamen yıkılmasına rağmen ince işçilik gösteren taş minaresi ayakta durmaktadır. Osmanlı devri yapısı olan bu cami, müzedeki kitabesine göre, 1559 yılında Pervane Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Alacalı Mescit: Eski Harput’un Kayabaşı mevkiinde bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı yapının üzeri düz dam ile örtülüdür. Mihrap, kesme taştan sade olarak yapılmış ve mihrap içi atalaktitlerle süslenmiştir. Kalın gövdeli minare, iki renkli taşla örülmüştür. İlk inşası Artuklulara ait olan bu mescit, 19. yüzyılda onarım görmüştür. Ahşap tavanı bu onarım sırasında yapılmıştır. Minaresi, şerefeye kadar bir sıra beyaz bir sıra karataşlardan yapılmış, şerefeden yukarısı karalı-beyazlı taşlarla dama şeklinde örülmüştür.
Kurşunlu Camii: Eskiden etrafında bulunan medreseler tamamen yıkılmıştır. Bugün park olarak kullanılan bahçesindeki asırlık çınar, eski eser niteliğini taşımaktadır. Caminin harim kısmı kare planlı olup, kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmaktadır. Kubbe kasnağında 4 pencere vardır. Mihrap kesme taştan örülmüş, sade bir iniş halindedir. Harim kapısı yonca yaprağı şeklinde bir kemere sahiptir. Bu tip kemer bölgede sevilen bir özelliktir. Son cemaat mahalli revaklı olup, orta kısmı beşik tonozlu, kenarlar ise kubbelidir. Kubbeler kurşunla kaplıdır. Minare son cemaat mahalline bitişik olarak yapılmış olmasına rağmen tamamen müstakildir. Kare kaide kısmından sekizgen ve sağır nişli gövde altına, oradan da oldukça uzun yuvarlak gövdeye geçilir. Kapı üzerinde iki kitabesi mevcuttur. Bir tanesi oldukça harapdır. İkinci kitabe ise kapı kemeri üzerinde bulunmakta ve üzerinde 1153 H. tarihi okunmaktadır. Cami içinde abanoz ağacından yapılmış, san’at değeri büyük olan bir minber vardır. Bu minber aslında Ulu Camiye aittir. Ulu Cami onarılırken buraya getirilmiştir.
Sara Hatun Camii: Kare planlı caminin orta kısmının üzeri, dört kalın sütuna dayanan kubbe ile kenarları ise tonozla örtülüdür. Kubbe, tonozları örten çatı ortasından çok az yükselmektedir. Mihrap sade bir niş halindedir. Minberi ise Harput taş işçiliğini göstermesi bakımından önemlidir. Son cemaat mahalli ile harim kısmı arasında bulunan minarenin merdiven kısımları koyu renk taştan, diğer kısımları ise beyaz renk taştan örülmüştür. Minarenin 1898 yılında yaptırıldığı kitabesinden anlaşılmaktadır. Caminin ilk kısımlarında san’at değeri olan yazılar vardır. Sara Hatun Camiinin Akkoyunlu Hükümdarı Bahadır Han (Uzun Hasan) ın annesi Sara Hatun tarafından yaptırılmış olduğu söylenir. Fakat daha sonraki devirlerde yapılmış olan birçok onarım, onun ilk inşa tipini tamamen bozmuştur. Kıble duvarının sol tarafındaki kitabede 1585 (H. 993) yılında Hacı Mustafa tarafından onarıldığından bahsedilir. 1843 yılında da Harput müftüsü Hacı Ahmed tarafından bugünkü durumuna getirilmiştir.
Ulu Cami: Harput’un en önemli ve en eski yapısıdır. Dikdörtgen planlı, duvarları moloz taştan; kubbe, kemerler ve minare tuğladan yapılmıştır. İki kapısı mevcuttur. Sara Hatun Camiinin doğusunda, kaleye hakim bir yerdedir. Cami, harim kısmı, son cemaat mahalli ve avlu olmak üzere üç bölümden meydana gelmektedir. Minare bugünkü giriş kapısının hemen arkasında kare kaide üzerinde yükselir. Kalın eğri gövdesi değişik tuğla tezyinatlıdır. Artukoğulları yapısı olan bu cami Anadolu’nun en eski camileri arasındadır. Avludaki kitabesine göre 1556-1557 senesinde Artukoğlu Fahreddin Karaarslan tarafından inşa ettirilmiştir. Tuğla işçiliğinin çok güzel bir örneğini veren minaresi eğri oluşu bakımından dikkat çekicidir.
Yusuf Ziya Paşa Camii: Keban’ın önemli bir tarihi eseridir. Yusuf Ziya Paşa yaptırmıştır. Osmanlıların son dönem mimarisi ve süslemelerinin çok güzel bir örneğidir. Hicri 1210’da yapılmıştır. Bir san’at eseri olan kubbesi 4 sütun üzerine oturtulmuştur. Mihrap ve mimberde oyma taş süslemeler kullanılmıştır. İki kapısı oyularak süslenmiş tahtalardan yapılmıştır. Keban’ın en büyük camisidir. Minaresi kesme taştandır.
Murad Baba Türbesi: Ağa Camii yanında bulunan bu türbe altıgen planlı ve üzeri basık bir kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Osmanlı devri yapısı olan bu türbe oldukça harap durumdadır.
İmam Efendi Türbesi: Osman Bedreddin Erzurumi adı ile de bilinen büyük velinin türbesi Harput Mezarlığındadır. Çok ziyaret edilen yerlerin başında gelir.
Arap Baba Türbesi ve Mescidi: Kurşunlu Camiinin doğusunda, Elazığ ovasına bakan yamaç üzerinde bulunmaktadır. Selçuklu devri mimarisine göre iki katlı olarak inşa edilmiş yapının sağ tarafında mescit kısmı bulunmaktadır. Burada bulunan ve Arap Baba diye anılan şahsa ait cesed bozulmadan zamanımıza kadar gelmiştir. Yalnız cesedin yapıya ait olmadığı sonradan konulduğu rivayet edilmektedir. Söz konusu şahsın şehid olduğu bilinmektedir. Kitabesine göre bu yapı Selçuklu sultanı Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1280 (H. 670) tarihinde inşa edilmiştir.
Mansur Baba Türbesi: Sara Hatun Camiinin kuzey batısındadır. Sekizgen planlı iç kısım orijinal şeklini muhafaza etmektedir. Fakat üst örtü sistemi sonradan yapılmıştır. İki katlı bir yapı olduğu izlerden belli olmaktadır. İçinde sanduka bulunmaktadır. Yapının Artukoğulları devrine ait olma ihtimali kuvvetlidir.
Fatih Ahmed Baba Türbesi ve Mescidi: Harput’tan 2 kilometre uzaklıktadır. Mesire yeri ve ziyaretgah olarak kullanılmaktadır. Kaya üzerinde inşa edilmiş türbenin yanında san’at değeri olan bir mescidi ve yanında çeşmesi vardır. Türbe altıgen planlı olup, üst kısmı sonradan yapılmış yalnız cenazelik kısmı mevcuttur. İçinde büyük bir sanduka bulunmaktadır.
Seyyid MuhammedKattal Türbesi: Elazığ-Diyarbakır yolu üzerinde, Kartaldere köyündedir.Hakkında fazla bir bilgi yoktur. Peygamber efendimizin dördüncü göbekten torunu ve büyük bir zat olduğu, türbedeki kitabeden anlaşılmaktadır. Türbenin bitişiğinde ayrıca mescid vardır.
Hoca Hasan Hamamı: Ağa Camiinden anayolu takip ederek gidildiğinde sağda yer almaktadır. Kurşunlu Camiinin güneyinde bulunur. Zamanımıza kadar iyi gelmiş klasik Osmanlı tipi hamamlarından biridir. Soyunma, ılıklık ve yıkanma yerlerinden meydana gelmiştir. İki giriş kapısı bulunur. Soyunma yeri kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülüdür. Tamamen yıkılmış olan ılıklıktan yıkanma yerine geçilir. Yıkanma yeri dört eyvanlı ortası büyük kubbeli ve köşelerde birer kubbeli halvetlerden meydana gelmiştir.
Cemşit (Cimşit) Hamamı: Sara Hatun Camii bitişiğinde bulunan bu hamam klasik Osmanlı hamamları tipindedir. Zamanımıza kadar bozulmadan gelmiştir. Su ihtiyacını ünlü Dabakhane şifalı suyu ile karşılayan Cemşit Hamamının bazı dert ve sıkıntılara karşı çok etkili olduğuna halk arasında inanılmaktadır. Soyunma yeri kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülüdür. İçte ortada havuz, kenarlarında setler bulunmaktadır. İki kapı ile ılıklık kapısı geçilir ve yıkanma kısmı Sara Hatun Camiine dayanır. Bu yapı, Yavuz Sultan Selim’in Palu sipahi beylerinden Cemşit Bey tarafından yaptırılmıştır (on dördüncü asrın ilk yarısı). Vakıflar Genel Müdürlüğü bu hamamı restore ederek halkın hizmetine açmıştır.
İbrahim Şah Kervansarayı: Elazığ-Çemişkezek yolunda Fırat köprüsünden öncedir. On üçüncü asırda Artuklular’dan Nizameddin İbrahim inşa ettirmiştir.
Dördüncü Murad Hanı: Elazığ’ın Denizli köyündedir. Kışlık ve yazlık bölümlerden meydana gelen hanın giriş kapısının solunda bir mescid vardır. Bugün yıkık durumdadır.
Meryem Ana Kilisesi: Harput’ta bulunan en eski Süryani kilisesidir. Kilise iyi bir durumda zamanımıza kadar gelmiştir. Dikdörtgen planlı olup, bir duvarını bunun oturduğu kaya teşkil etmektedir. Diğer duvarları moloz taşlarla örülmüştür. Dışarı taşkın apsis önü yarı kubbe ile, diğer kısımları molozlarla örtülüdür. Apsis kenarındaki hücrelerden kaleye giden gizli yolların mevcut olduğu söylenmektedir. Bugün bu kısımlar toprakla dolmuştur. İlk inşasına ait kitabe mevcut değildir. Mardin Süryani metropolitindeki kayıtlardan alınan bilgilere göre 1179 ile 1845 senelerinde onarılmıştır.
Harput Müzesi: 1960’da Alacamescit Medresesi’nde açılmıştır. Çeşitli çağlara ait tarihi eserler sergilenmektedir.
Elazığ Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi: 1965 senesinde kurulmuştur. Bugün Fırat Üniversitesi Rektörlüğü Kampüsü içerisindedir.
Mesire Yerleri
Hazar Gölü: Elazığ’ın 30 km güneyinde, 70 km2’lik bir alanı kaplayan bu göl Mastar ve Hazar Baba dağları arasındadır. Çevresi yemyeşil, manzarası güzel, kıyıları kumsaldır. Gölün bir tarafından Elazığ-Kurtalan, öbür tarafından Elazığ-Diyarbakır devlet karayolu geçtiği için ulaşım kolaydır. Göl her çeşit su sporuna elverişlidir. Bol balık avlanır. Ortasında bulunan iki küçük adadan birinde (Manastır adasında) bir nasrani tapınağı vardır. Hazar gölü yaz aylarında çevrenin deniz ihtiyacını karşılar.
Zafran: Merkez ilçede yeralan bir mesire yeridir. Güzel bir içme suyu, yüzme havuzu, piknik yapanlar için masa-bank ve ocak vardır. Günde normal 1.500 kişi faydalanabilecek durumdadır.
Buzluk Mağarası: Harput’a 12 km uzaklıktadır. Türkiye’de bir benzeri bulunmayan mağarada yaz mevsiminin sıcak günlerinde buz oluşmakta ve buzlar kışın erimektedir. Mağara tavanından sarkan ve tabandan yukarıya doğru yükselen sarkıt ve dikitlerin seyrine doyum olmaz. 1991 senesinde tabii güzelliği bozulmadan merdiven ve ışıklandırma sistemi yapılmıştır.
İçmeler ve Kaplıcalar: Elazığ içmeler ve kaplıcalar bakımından zengindir. Fakat yeterince faydalanılmamaktadır.
Mürüdü (Sarılık) Çeşmesi: İl merkezinin 7 km kuzeyinde yer almaktadır. Bir çeşmeden akan Mürüdü suyu hidrokarbonatlı ve kireçli bir su olup, sarılık hastalığına iyi gelmektedir. Bu yüzden sarılık çeşmesi de denilmektedir.
Hırhırık Madensuyu: Elazığ’a 5 km uzaklıkta Gümüşkavak köyündedir. Ağrı ve kaşıntılara iyi gelir.
Harput Dabakhane Şifahanesi: Harput Kalesinin kuzeyinde dere içerisinde yer alır. İlk olarak kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen bina 1988’de yeniden inşa edildi. Suyun sıcaklığı -5°C’dir. Mide, barsak, karaciğer, romatizma hastalıklarına ve ruhi deprasyonlara iyi gelir.
Yurtbaşı Madensuyu: Acı su olarak da bilinir. Elazığ’a 16 km uzaklıkta Yurtbaşı kasabası yakınlarındadır. Suyun sıcaklığı 19°C’dir. Böbrek taşlarının düşürülmesinde, mide ve barsak, karaciğer rahatsızlıklarına iyi gelir.
Kolon Kaplıcası: Karakoçan ilçesine 27 km uzaklıktadır. Banyo kürlerinin sakinleştirici ve damar genişletici etkisi vardır. İçme kürlerinin ise mide, barsak sistemi ile karaciğer ve safrakesesi üzerinde olumlu te’siri vardır.
Buhan Hame Kaplıcası: Bozcanak köyündedir. Romatizma ve siyatiğe iyi gelmektedir.
Genefik (Yelpınarı) Maden Suyu: Elazığ’a 30 km uzaklıkta Genefik köyü ile Zerteriç köyü arası Bezerker Çayı mevkiindedir. Banyo kürleri ağrılara ve deri hastalıklarına iyi gelmektedir.
Bu konuda henüz görüş yok.