Elhamra`nın yapımı devam ederken Endülüs`ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248`de) Hıristiyan Kastilyalıların eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramaktadır. Bu sebeple Elhamra`nın, diğer bölgelerdeki Müslüman halkın acı ve bedduaları üzerine, büyük bir vurdumduymazlıkla inşa edildiğini söylemek yanlış olmaz. Elhamra öylesine gözleri kamaştıran ve dillere destan bir üne sahip olmuştur ki, bir anlamda Gırnata`daki iç çekişmelerin ve taht savaşlarının bu sarayı ele geçirmek ve orada yaşayabilmek uğruna olduğunu düşünmek bile mümkündür.
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra`nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris`teki İnstitut du Monde d`Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra`yı şöyle anlatır:
Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı`nın İspanya`daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:
Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs`teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra`nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir. Tüm Elhamra` ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah`tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah`ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı`nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.
Saray mevcut haliyle halen göz alıcı bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, buranın çok uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında kapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing`in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Granada`nın 1492 yılında düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra`nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiçbir zaman öğrenilememiştir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Elhamra`nın ayakta kalmak için zamana karşı başarıyla direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına ve obje fonksiyonlarına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir.
http://www.diriklik.com adresinden alınan bu kısa bilgiye ek olarak saray ile ilgili pek çok fotoğraf ve detay aynı adreste yer almaktadır.