Edirne Evleri

Kısaca: Edirne, Osmanlı Devleti`nin ikinci başkenti olarak çok kısa sürede görev üstlenmişse de İstanbul`un alınışından sonra bile padişahlar burayı terketmemişler ve mesire yeri olarak değerlendirmişlerdir. Devletin üst düzey yöneticileri ve onların yakın çevresindeki varlıklı kişilerin evleri ise özenli bir ortamın yaratılmasına neden olmuştur. Evler, arazi içindeki yerleşimlerden, mekânların biçimlenişine kadar rahat ve zengin yaşama olanakları sunabilen niteliklerle donatılmıştır. Edir ...devamı ☟

Edirne, Osmanlı Devleti`nin ikinci başkenti olarak çok kısa sürede görev üstlenmişse de İstanbul`un alınışından sonra bile padişahlar burayı terketmemişler ve mesire yeri olarak değerlendirmişlerdir. Devletin üst düzey yöneticileri ve onların yakın çevresindeki varlıklı kişilerin evleri ise özenli bir ortamın yaratılmasına neden olmuştur. Evler, arazi içindeki yerleşimlerden, mekanların biçimlenişine kadar rahat ve zengin yaşama olanakları sunabilen niteliklerle donatılmıştır. Edirne, uzun yıllar dinlenme, eğlenme ve sakin çalışma ortamı olarak hizmet vermiştir. thumb|350px|Edirne`den ahşap bir ev. Edirne evlerinin hepsinin genişçe bahçeleri vardı. Bu konumda 1917 yılında İngiliz sefirinin eşinin Londra`daki arkadaşına Edirne evlerini anlattığı mektuplar önemli ipuçları vermektedir. Sefirin eşi Lady Montagu, bu güzel kentin özelliklerini, hayranlığını gizlemeden mektuplarında yazmıştır.

Lady Montagu Edirne`de güvercinlerin ve leyleklerin bile rahat edebildiklerini ve bunların İmparatorluğun en bahtiyar tebaası arasında bulunduğunu ifade ederken, bu kuşların kutsal sayıldığını, dolayısıyla kuşların da bunu bildikleri için hiç ürkmeden sokakta dolaşabildiklerini yazmaktadır.

Bugünkü yeni köprü başındaki karakolhanenin hemen kuzeyindeki "``Demirtaş Kasrı``" o dönemlerde yabancı konukların oturmaları için ayrılmıştı. Bu şansı iyi kullanarak çevreyi gözleyen ve kendi ülkesindeki arkadaşlarına anlatmayı büyük bir zevkle sürdüren Lady Montagu dokuzuncu mektubunda "Eminim ki Türkiye`ye ait seyahatnamelere bakıp buradaki evlerin hepsini gayet acınacak bir halde ve mimaride zannedersiniz. Ben bu evlerden pek çok gördüm ki, bilerek bahsedebilirim. Ve sizi temin ederim ki yanılıyorsunuz" demekte ve kendi gözlemlerine yer vermektedir.

Padişaha tahsis edilen sarayların bile sadeliğini, dış süslemenin hemen hemen hiç olmadığını, mimari üslubunun gayet zarif ve memlekete uygun olduğunu, büyük küçük tüm evlerin iki kısımdan ibaret olduğunu ve bu iki kısmın dar bir geçitle birleştirilmiş olduğunu, birinci kısmın önünde geniş bir avlu ve etrafında üstü örtülü galerilerin bulunduğunu, odaların bu galeriyle bağlantılarının bulunduğunu, 18. yüzyıl başlarında yine Lady Montagu`nun mektuplarındaki önemli saptamalardan öğreniyoruz.

Bu dönemde Edirne evlerinin hemen hemen tümü ahşaptı. Dış yüzey bağdadi sıva ya da ahşap kaplamadır. İki kattan fazla hemen hemen yok gibidir. Odalar büyüdükçe ve tepe pencereleri bulunan, içi oldukça özenle süslenmiş mekanlardır.

Selamlıklar, yola daha yakın ve konukların rahat ulaşabilecekleri yerlere yapılmıştır. Harem daireleri ise sokaktan görünmeyecek şekilde geride bahçe içinde inşa edilmişlerdir. Bahçeler bol ağaçlı ve gölgeli yüksek duvarlarla çevresinden arındırılmıştır. İnsanları evlerine bağlayan güzellikte bir iç dünya oluşturulmuştur. thumb|left|325px|Tipik bir Edirne evi Bahçesinin ortasında, dokuz-on basamaklı merdivenle çıkılan ve duvarlarında yalnızca açılıp kapanabilen kepenkleri bulunan bir köşk yer alırdı. Bu köşkün çevresinde yaseminler, hanımelileri, birbirine dolanmış asmalar evin hanımının ve beyinin bütün günü geçirebilecekleri güzellikteydi. Kadınların çok sevdikleri bu mekanda, günün büyük bölümü çalgılarla ve nakışlarla geçirildi.

Yerleşme Dokusu İçinde Edirne Evleri

Evlerin tümü bahçe içinde yer alırdı. Bahçe içindeki konumlarına göre incelendiğinde üç ana başlık altında toplamak mümkündür.

  • Sokak üzerinde yer alanlar:
İki katlı olanların üst katında sokağa bakan pencereler olmasına rağmen alt katta pencere yoktur. Tek katlı evlerde ise sokak cephesinde hiç pencere yoktur.
  • Sokaktan uzakta ve bahçenin bir köşesinde yer alanlar:
Komşu arsalara bitişik olanlarda, komşuya bakan cephede hiç pencere yoktur. Pencereler tamamen kendi bahçelerine bakarlar.
  • Ağaçlı ve çiçekli bahçenin ortasında yer alanlar:
Evin dört yönü de bahçeye baktığı için, istenen yönlere rahatlıkla pencere açma olanağı söz konusudur. Yüksek kerpiç duvarlardaki büyük kapı kanatları aralanıp içeri girildiğinde, işte bu ağaçlı, çiçekli bahçe ve köşesinde bahçenin özelliklerle yüklü Edirne evi yer alırdı. Edirne`de, yerleşim dokularının bütününde eşsiz güzellikteki, bahçe ve bahçeyle bütünleşmiş mekanlardan oluşan evler vardır. Bu yerleşim modeli, kuşkusuz yatayda yaygın bir doku oluşturmaktaydı. Bu sayede insan yaşamının en güzel dilimleri evlerde sürdürülebilmekteydi. Edirne`nin kent silüeti, yeşille haşır neşir olmuş, evlerin arasında özel mahalle camileri ve daha sonra Selimiye çevresindeki yüksek minareleri ve nihayet Mimar Sinan`ın ölmez eseri Selimiye ile en yüksek tepede odaklanır. Anıtsal yapıların silüetteki görkemi, yakınına gidildiğinde evlerin yüksek duvarları ve çatılarıyla hiç de çelişkiye düşmeyecek düzeydedir.

Edirne Evlerinde Plan Tipleri

Edirne`nin büyük evlerinde çift kanatlı büyük giriş kapıları avluya açılırdı. "Yelkovanlı" ise selamlık kapılarına verilen addı. Yelkovanlı/kapı deyimi, evde yaşayanları her zaman büyük kanatları açmak külfetinden kurtarmak üzere, sabit kanat içine açılan küçük kapılara getirilen tanımdan ortaya çıkmıştır. Yelkovanlı kapılar, Edirne evlerinin selamlığını, avluya bağlayan önemli bir ögedir.

Edirne evlerinde selamlık kapıları taşlıktan çok genellikle avluya açılmaktaydı. Bu kapılardan evin mermerden döşenerek özenle yapılmış bir mekanına girilirdi. "Avlu" olarak adlandırılan bu mekanın ortasında havuz, uygun bir yerinde de çeşme bulunurdu. Avlunun ortasında bazı örneklerde kokulu çiçekler ve asmalarla donanmış mekanın estetiğini tamamlayan çardak bulunmaktaydı.

Büyük sokak kapıları, evin alt katındaki geniş meydana açılmaktaydı. "Taşlık" denilen bu meydanın bir yüzü, küçük camlardan yapılmış pencereden ışık alırdı. Tabanları mermer, arnavut kaldırım veya kayrak taşından özenle döşenirdi. Arnavut kaldırımlı taşlıklara binek arabaları ve atlarla girebilmekteydi.

Taşlıklardan direkli ve parmaklıklı sofalara/devir sofalara çıkılan merdivenlerin alt başlıklarında, bir-birbuçuk metre tek parça mermer, taşın iki yanında yine mermerden yapılmış iki-üç basamaklı birer merdiven bulunurdu. Bunlar binek taşlarıdır. Binek taşlarından demir sofaya çıkılırken, iki sütun ve başlıktan yapılmış bir kapı bulunurdu. Bunların oluşturduğu bölüme "Niyazlık" adı verilirdi.

Dr. Rıfat Osman niyazlıkların işlevini şöyle dile getirir:

"Büyük sokak kapısından giren ve ata binmiş ev sahibi veya konuk, niyazlık taşına kadar ilerleyip iner. Ev sahibi evde yoksa niyazlık odasının perdesi kapalıdır. Bu perdenin açık olması ev sahibinin evde olduğu ve konuk kabul edeceği anlamına gelir. Ev sahibi evde bulunmadığı anda aile, belli veya sayılmaya değer konukları alır. Çubuk ve kahve sunulur, bu esnada ev sahibinin oğlu veya damadı gibi yakınları bu toplantıya katılmaz. Konağın Ağalarından biri karşılar ve uğurlar."

Odalar en sade yaşayanlarından, çok zengin ve görkemli yaşam sürdürenlere kadar aynı ilkelerin geçerli olduğu bir düzendeydi. Odaların hepsi insan yaşamı için gerekli ihtiyaçları karşılayabilen düzeyde olmasına rağmen yine de Edirne evlerinde belli işlevlere göre ad alan odalar vardır.

*Oturma Odası: Günlük oda olarak bilinir.


*Yatak Odası: Eski dönemlerde Musandralık denilirdi.


*Misafir Odası: Konuklara ayrılan odaya Hoşametlik, denilirdi.


Ayrıca bazı evlerde namaz odaları adı verilen namaz kılmaya ayrılmış bir mekan daha vardır.

Oturma odası aile bireylerinin bir arada oturdukları odadır. Haremlik ve selamlık bölümleri olan evlerde oturma odası yalnız harem bölümünde ve birinci katta bulunurdu. Bu odalarda, genellikle evin bahçelerine bakacak şekilde pencereler açılırdı. Ama daha sonraki dönemlerde, sokak tarafına da oturma odalarının baktırıldığı görülür. Ancak pencereleri sokağa bakan odalar daha çok erkeklere aittir.

Eski yatak odalarında yerden 1-1.5 metre yükseltilmiş ayaklar üzerindeki yataklarda yatılırdı. Buralara portatif merdivenlerle çıkılır ve merdiven yukardan çekilirdi. Döşekler Musandra denilen etrafı siperlenmiş olan bu yükseltilmiş döşemeye serilirdi. Musandralar zamanla evlerde terkedilmiş, bunun yerine yerden en çok 30-40 santimetre yükseltilmiş sedirler tercih edilmiştir.

Balkan Yarımadası`nın hemen her tarafına yayılmış Edirne evi modelinde, odaların kapılarının açıldığı, hem geçiş alanı hem de aile bireylerinin toplu olarak zaman geçirdikleri yaşamlarına uygun uzunca bir sofa vardır. Yörede bunlara Hayat adı verilir. Sofanın genellikle üstü örtülüdür ve evin bahçesine bakar. Yanları açık olan bu sofalara son yıllarda camlar takılarak örülmüştür. Bazı dar gelirlilerin evlerinde, zemin katta sofa olmamasına rağmen üst katta mevcuttur.

Taşlıktan, evin bahçesine ya da sokağa bakan odaların kapıları önünden geçit veren, direkli ve parmaklıklı Devir Sofaları yer alırdı. Devir sofalarının taşlık döşemelerden yüksekliği 3,5 metre kadardır.

Bugün bu evlerden ve Edirne`nin yeşille bütünleşmiş karakteristik kent dokusundan çok az iz kalmıştır. Saptanabilen örnekler içinde birkaç ev ve bu özellikleri bir oranda yaşatsa bile, son dönemde insanlar yaşamlarını değiştirmişler ve açık sofa yerine iç sofa veya orta sofa planlarını uygulamışlardır.

Kaynakça

  • Anadolu`da Ev ve İnsan/Prof. Dr. Metin SÖZEN-Prof. Dr. Cengiz ERUZUN/Emlak Bankası Yayınları


Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Edirne evleri Resimleri

Edirne (il)
3 yıl önce

düzenlendiği Sarayiçi semtindedir. Edirne'de bulunan sivil tarihî yapılar arasında sayıları hızla azalan eski Edirne evleri de önemli yer tutar. Çoğu Kaleiçi...

Edirne (il), 15 Eylül, 1920, 1922, 1923, 1982, 25 Kasım, 93 harbi, Adalet Kasrı, Adana (il), Adıyaman (il)
Edirne
3 yıl önce

Edirne, Türkiye'nin Edirne ilinde yer alan şehir ve aynı ilin merkez ilçesi. Marmara Bölgesi'nin Trakya kesiminde, Yunanistan ve Bulgaristan sınırında...

Edirne (il), 15 Eylül, 1920, 1922, 1923, 1982, 25 Kasım, 93 harbi, Adalet Kasrı, Adana (il), Adıyaman (il)
Rıfat Osman Bey
7 yıl önce

Edirne Rehnüması”, Edirne’deki saray yapıları üzerine araştırmalarını yayınladığı “Edirne Sarayı”, "Edirne Evleri" ile “Edirne Tarihi” ve “Edirne Evkaf...

Karaağaç, Edirne
3 yıl önce

Karaağaç, Edirne ilinin Merkez ilçesine bağlı bir mahalle. Karaağaç, Meriç Nehri'nin 2 km batısında, Yunanistan sınırına 4 km uzaklıktadır. 16. yüzyıldan...

Edirnespor
7 yıl önce

Edirnespor, Edirne merkezli 3. Lig'de mücadele eden takımdır. 9 Mayıs 1966 yılında kurulan kulübün renkleri sarı-kırmızıdır. Önceden amatör olarak mücadele...

Edirnespor, 1966, 1969, 1978, 1990, 1994, 1999, 2001, 2003, Edirne
Eski Edirne Asfaltı
3 yıl önce

Eski Edirne Asfaltı İstanbul'un en uzun caddesidir. Bereç'ten (Uluyol) Arnavutköy'e bağlı Çilingir köyüne kadar uzar. Yolu daha çok ilerlemesine rağmen...

Eski Edirne Asfaltı, Arnavutköy, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Durusu, Edirnekapı, Esenler, Eyüp, Fatih, İstanbul, G.O.Paşa, Gaziosmanpaşa, Habibler, İstanbul
Beşyüzevler, Gaziosmanpaşa
7 yıl önce

Eski Edirne Asfaltı'na göre Bereç ile Sultangazi arasında kalan kısım "500 Evler" olarak nitelenir. Bu semt 3 ilçe arasında paylaşılır. Eski Edirne Asfaltı'nın...

Şakir Kesebir
3 yıl önce

mezunudur. İpsala, Keşan ve Akçaabat Kaymakamlıkları, Edirne Mektupçuluğu, Mülkiye Müfettişliği, Edirne Vilâyeti Tasfiye Komisyonu Başkanlığı, Tekirdağ Mutasarrıfı...

Şakir Kesebir, 11 Kasım, 1889, 1927, 1930, 1935, 1937, 1938, 1939, 1966, 1 Kasım