Ebül'l-Kasım Zehravi
Kısaca: Ebül'l-Kasım Zehravi onuncu ve on birinci yüzyıllarda Endülüs’te yetişen Ünlü Müslüman tıp alimi. İsmi Halef bin Abbas ez-Zehravi olup, künyesi Ebü’l-Kasım’dır.Kurtuba yakınlarındaki Ez-Zehra’da doğduğu için Zehravi ismiyle Ünlü oldu. Batı ilim aleminde Ebü’l-Kasis, Bukasis ve Al-Zahravis olarak bilinir. 930 (H. 318) -1013 (H. 404) seneleri arasında yaşamıştır. Zamanında ilim ve kültür seviyesi en yüksek olan Kurtuba Üniversitesinde öğrenim gördü. Özellikle tıp ilminin nazari ve tatbik ...devamı ☟
Zamanında ilim ve kültür seviyesi en yüksek olan Kurtuba Üniversitesinde öğrenim gördü. Özellikle tıp ilminin nazari ve tatbiki sahalarında derinleşerek söz sahibi oldu. Zehravi’nin yaşadığı devirlerde ilim ve teknikte çok ilkel bir seviyede bulunan Avrupa ülkeleri, Endülüs İslam Üniversitesinden aldıkları temel bilgilerle aydınlanma yolunu tutmuşlardı. İçlerinden zeki olanlar, ilim lisanı olan Arapçayı öğrenmek suretiyle bazı mühim ilmi eserleri kendi dillerine tercüme ediyorlardı. Bu dönemde yetişen Zehravi, önce EndülüsEmevi halifelerinden Üçüncü Abdurrahman ile sonra yerine geçen ikinci Hakem devrinde saray doktoru olarak çalıştı ve hükümdarların özel tabibi oldu.
Müslüman cerrahların babası olarak kabul edilen Zehravi, daha çok cerrahi sahasında başarılı ve Ünlüdur. Modern cerrahinin öncülüğünü yapan Zehravinin devrinde Avrupa’da bu ihtisas, hekimler tarafından üstün görülmediği için uygulama sahası açılmamıştı. Avrupa’nın aksine İslam aleminde; makbul, yaygın ve revaçta bir ilim olduğundan tatbiki başarılı neticeler veriyordu. Cerrahiye ilk önem veren alim, Ünlü Razi idi. Ali bin Abbas onun yolunu takib etmiş, sonra da İbn-i Sina yetişmiştir. Endülüs’te de İbn-i Zühr bu sahada temayüz etti. Tıp ve cerrahiyi birleştirerek tıb ilminde hamle yaptı. Fakat cerrahinin başlı başına bir ilim haline gelmesi Zehravi sayesinde olmuştur. Zira o, sadece nazariyelerle uğraşmadı. Bizzat ameliyatlar yaparak, metodlar ve aletler keşfetmeyi ve bunları maharetle kullanmayı başardı. Avrupa’da İslam alimleri ve ilimlerinin ışığı sayesinde teşekkül eden rönesans hareketinde Zehravi’nin de büyük tesiri ve rolü oldu. O devirde Avrupa’da Zehravi’nin eserleri ve bunlarda ortaya koyduğu tıbbi ve cerrahi usuller de temel müracaat kaynağı idi.
Zehravi, daha o devirlerde birçok günlük acil hallerde cerrahi usullerini başarı ile tatbik etmiş, burun ameliyatları yapmış, gümüş nitratı kullanmıştır. Dağlama yoluyla da önceleri hiç yapılmamış birçok cerrahi tedaviyi başarmıştır. Hayatının büyük bir kısmını doğduğu yer olan Medinet-üz-Zehra’da tıp ve eczacılık araştırmaları ile geçiren Zehravi, ayrıca din ve zamanın diğer fen ilimlerini de tahsil etmiştir. O cerrahi uygulamalarda çok hassastı. Ameliyatlarda kullandığı aletler kendisine has bir metodla mikroplardan temizledikten sonra kullanılıyordu. Bu işte bilinen ve maddet-üs-safra denilen bir maddeden faydalandı. Günümüzde yapılan araştırmalar bu maddenin bakterileri imha edici özelliğe sahib olduğunu ispatlamıştır.
Zehravi’nin en çok meşgul olduğu ve çağdaşlarını da en fazla yoran hastalıklardan biri kanserdi. Onun bu hastalık için ortaya koyduğu tedavi usulleri günümüze kadar uygulana gelmiştir. O, akciğer iltihaplanmaları üzerinde çalışmış ve ameliyatla göğsü yarıp dağlama yoluyla bunu tedavi etmeyi başarmıştır. Ameliyatla böbrek taşlarını düşürmeyi ilk defa gerçekleştiren yine odur. Yaptığı ameliyat günümüz operatörlerininkiyle aynı idi. Göz, kulak, burun, boğaz ve diş cerrahisine önderlik etti ve ilk defa fıtık ameliyatını gerçekleştirdi. Kadın hastalıkları dalında yeni usul ve aletlerle büyük gelişmeler kaydetti. Çocuğun ters doğumuna müdahaleyi ilk defa o tavsiye etti. Bu metod doğuma çok yardımcıydı. Zehravi’den asırlar sonra Stutgartlı Jinekolog Walcher (1806-1935) bu yolu kullanmaya teşebbüs etti ve Müslüman bir ilim adamının buluşu olan bu usul, Avrupalı bir hekime mal edilerek Walcher Durumu adıyla Ünlü oldu. Vaginal taş ameliyatını tıp dünyasına kazandırarak, doğumda büyük bir yardımcı olan kolpeurynter aletini yaptı.
Ebü’l-Kasım Zehravi, ameliyatlarda kendine has anestezi metodlarını tatbik etti ve bunun için banc otundan faydalandı. Mafsal iltihaplarını tedkik ederek, tedavisi üzerinde durdu. Varis, yani damar genişlemesi hastalığı üzerinde çalışmalarda bulundu. Poliplerin çıkarılmasında çengel uyguladı ve bir hizmetçisine başarılı bir trakeotomi ameliyatı yaptı. Fransız cerrahı Pare’yi şöhrete ulaştıran ve 1552 senesinde ilk defa onun tarafından yapıldığı sanılan büyük damarların bağlanmasını altı asır önce Zehravi gerçekleştirdi.Ameliyat sırasında mum ve alkol kullanarak kanamayı durdurmayı başardı. Pratisyen cerrahlara sun’i dikişi, kürk dikişi, karın yaralarında sekiz dikişi, bir ipliğe geçirilen iki iğneli dikişi, bu münasebetle kedi bağırsakları ile yapılan dikişi, bağırsak ameliyatında kalkük kullanmayı öğretti. Bütün ameliyat dikişlerinde, özellikle karın çukuru altındaki cerrahi müdahalelerde, ilk defa havsalayı (kalça boşluğunu) yatakta yüksekte tutan o oldu. Yirminci yüzyılın başlarında Alman cerrahı Friedrich Trendelenburg (1844-1924), Zehravi’nin bu buluşuna sahip çıkıp kendine mal etmiş, Ebü’l-Kasım’ın ismi unutturulmuştur.
Zehravi ayrıca birçok diş operasyonlarını tarif etmiştir. Bunlar arasında diş çekme, tesbit etme, kökünü besleme ve takma dişle ilgili bilgiler vermiştir. Diğer metallerin ağız içinde kimyasal reaksiyona gireceğini düşünerek altın tel kullandı. Demir, bakır ve altından yapılmış cerahi aletlerini esaslı bir şekilde geliştirdi.Cerrahi ameliyatlarda dikişler için kullanılacak ipek ipliği imal etti. Burun içindeki fazlalık et parçalarını temizleyip almak için ilk defa senanin denilen orijinal bir alet yaptı. Yine ilaçları mesaneye vermek için madeni şırıngayı ilk defa o yapıp kullandı.
Ebü’l Kasım Zehravi’yi Ünlü eden, Avrupa’da cerrahinin temeli olan Te’lif adlı eseridir. İki ciltten meydana gelen eser dokuz yüz sayfadır. Eserin asıl adı Et-Tasrif limen Acize an’it Te’lif’tir. Otuz bölümden meydana gelen eserin birinci ve ikinci bölümlerinde hastalıkların genel değerlendirmesi yapılarak tedavileriyle ilgili bilgiler verilmektedir.Üçüncü bölümden yirmi beşinci bölüme kadar olan kısımda ilaçların terkibi anlatılmaktadır. Yirmi altıncı bölümde hastalık, sağlık ve yiyecek rejiminden bahsedilmektedir. Yirmi sekizinci bölüm ise basit ilaçlarla yiyeceklere ayrılmıştır. Kitabın en önemli kısmını otuzuncu bölüm meydana getirmektedir. Burada cerrahlıkla ilgili bilgiler anlatılmaktadır.
Te’lif’in seksenden fazla yazma ve basılı kopyası vardır. Birçok defa Latinceye ve İbraniceye tercüme edildi. Eserin birinci ve ikinci kısımları 1519 senesinde Ausburg’da Latince olarak basıldı.Cerrahi ile ilgili cüz’ü, Ünlü Gerard de Cremona tarafından Latinceye tercüme edilmiştir. Bu bölümü Fatih Sultan Mehmed Han zamanında Amasya Hastahanesi Başhekimi Sabuncuzade Şerefeddin tarafından bazı ufak tefek ilavelerle Cerrahiye-i İlhaniye adıyla Türkçeye tercüme edilmiştir.
Avrupa’da cerrahinin temelinin atılmasına sebeb olan bu eser, Salerno, Montpelleier ve diğer Avrupa tıp fakültelerinde asırlarca ders kitabı olarak okutulmuştur. Ebü’l-Kasım Zehravi’yi, Müslümanlardan çok asırlarca eserinden istifade eden Avrupalılar tanımışlar, buluşlarını ve tedavi şekillerini kendilerine mal etmişlerdir.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Bu konuda henüz görüş yok.