Ders
1 . Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi:"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu."- S. F. Abasıyanık.
2 . Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre:
"Dersin bitmesine beş dakika var."-
3 . Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi:
"Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu."- N. Cumalı.
4 . mecazBir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret:
"En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?"- H. Taner.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
ders almak , ders çalışmak , ders görmek , ders olmak , ders vermek , ders (veya dersi) asmak , ders yapmak