Esasında, dekonstrüktivistler olaran tanınan bazı mimarlar, Fransız filozof Jacques Derrida'nın fikirlerinden etkilenmişlerdir.[1] Her ne kadar Peter Eisenman ile Jacques Derrida birbirlerine oldukça yakın olsalar da Peter Eisenman'ın dekonstrüktivist olması ve bu mimari tarzı benimsemesi, tanışmalarından çok önce gerçekleşmiştir. Peter Eisenman'a göre dekonstrüktivizm, radikal şekilciliğe ilgisinin bir uzantısı olarak ele alınmalıdır. Dekonstrüktivizmin bazı uygulayıcıları, konstrüktivizmin geometrik dengesizlikleri ve biçimsel deneylerinden de etkilenmişlerdir.[2]
Dekonstrüktivizm hareketinin tarihinin erken dönemlerinde olan ve de gelişimini etkilemiş önemli üç olay vardır. Bunlardan ilki, 1982 yılına ait Parc de la Villette mimari tasarım yarışmasıdır. Özellikle Jacques Derrida ve Peter Eisenman'in tasarımları ile Bernard Tschumi'nin ödül alan tasarımı, dekonstrüktivizm akımına önemli etkileri olmuştur.[3] İkinci önemli olay olan Modern Sanatlar Müzesi'nin; 1988'de, Philip Johnson ve Mark Wigley tarafından düzenlediği New York Dekonstrüktivist Mimarlığı sergisi hem bu akımın tanınması hem de bu akımla özdeşleşdirilecek mimarların ortaya çıkması bağlamında dönüm noktası olan etkinliklerden birisidir.[4] Modern Sanatlar Müzesi'nin New York sergisi; Frank Gehry, Daniel Libeskind, Rem Koolhaas, Peter Eisenman, Zaha Hadid, Coop Himmelb(l)au ve Bernard Tschumi tarafından yapılan çalışmaları sergilemiştir.[5] Bu sergiden sonra dekonstrüktivizim akımı ile özdeşleştirilmiş birçok mimar bu kavrama mesafe koymuştur. Fakat bu terim genel olarak kabul görmüş ve bugünün mimarisinde yaygın kullanılan bir akım olarak kendine yer bulmuştur.[6] Bu akıma önemli katkısı olmuş üçüncü olay da ABD'nin Ohio eyaletindeki Columbus şehrinde yer alan Peter Eisenman tarafından tasarlanmış Wexner Sanat Merkezi'nin, 1989 yılında tamamlanıp hizmete sunulmasıdır.[7]
Dekonstrüktivizm akımında modernizm-postmodernizm karşılıklı etkileşimi; dışavurumculuk, kübizm, minimalizm ve çağdaş sanat gibi diğer 20. yüzyıl hareketlerine de referans olmuştur. Dekonstrüktivizmin uygulamacılarının "biçim işlevi takip eder", "biçimin saflığı" ve "malzemelere dürüstlük" gibi prensipleri daraltıcı modernizm "kuralları" olarak görür ve mimariyi bu kavramlardan uzaklaşmayı amaçlar.
Tarihsel gelişimi, etkilendiği fikirler ve akımlar [8] Modernizm ve postmodernizm [9] Rem Koolhaas tarafından tasarlanan Seattle Merkez Kütüphanesi, Seattle, Vaşington, ABD
Günümüzdeki çağdaş mimaride dekonstrüktivizm akımı, düzenli ve rasyonel olan modernizm akımının karşı tarafında yer almaktadır. Benzer şekilde postmodernizm ile de genel olarak karşıt kutuplarda bulunur. Her ne kadar postmodern kuramcılar ile henüz fikirleri olgunlaşmamış ilk dekonstrüktivistler Oppositions dergisinde birlikte yazılar yazmış olsalar da;[10] bu yazıların içeriği incelendiğinde, aslında bu iki akımın kesin olarak birbirinden ayrılmaya başlamasının işaretleri de gözlemlenebilmektedir.[11] Dekonstrüksyon, mimarlık ve mimarlık tarihine son derece asi bir şekilde karşı çıkarken; mimariyi parçalamayı ve yeniden bir araya getirmeyi amaçlar.[12] Postmodernizm ise modernizm akımının uzak durmaya çalıştığı ve dekonstrüktivizim akımının tamamen redettiği tarihi mimari referansları, biraz çelişkili ve gizlice de olsa benimsemeye çalışır. Postmodernizmin dekonstrüktivizm akımından bir başka farkı da süslemenin, sonradan düşünülen veya bir dekorasyon olduğu fikrini de reddetmesidir.