Company

Company

1. anlamı (i). grup; misafir grubu; misafir; şirket, kumpanya, ortaklık; beraberindekiler, arkadaşlar; eşlik, refakat, arkadaşlık; tiyatro oyuncu topluluğu; (ask). bölük; (den). mürettebat tayfa. company manners görgü kurallarına uygun davranışlar. company sto.
2. anlamı şirket. arkadaşlık. eşlik. arkadaş. dost. misafir. arkadaşlar. arkadaş çevresi. birlik. grup. tayfa. bölük.

Company

Company İngilizce anlamı ve tanımı

Company anlamları

  1. (noun) A companion or companions.
  2. (noun) The state of being a companion or companions; the act of accompanying; fellowship; companionship; society; friendly intercourse.
  3. (noun) The body of actors employed in a theater or in the production of a play.
  4. (v. i.) To have sexual commerce.
  5. (noun) Partners in a firm whose names are not mentioned in its style or title; -- often abbreviated in writing; as, Hottinguer & Co.
  6. (noun) A subdivision of a regiment of troops under the command of a captain, numbering in the United States (full strength) 100 men.
  7. (v. i.) To be a gay companion.
  8. (noun) An assemblage or association of persons, either permanent or transient.
  9. (noun) Society, in general; people assembled for social intercourse.
  10. (noun) The crew of a ship, including the officers; as, a whole ship's company.
  11. (noun) An association of persons for the purpose of carrying on some enterprise or business; a corporation; a firm; as, the East India Company; an insurance company; a joint-stock company.
  12. (v. t.) To accompany or go with; to be companion to.
  13. (noun) Guests or visitors, in distinction from the members of a family; as, to invite company to dine.
  14. (v. i.) To associate.

Company tanım:

Kelime: com·pa·ny
Söyleniş: 'k&mp-nE, 'k&m-p&-
İşlev: noun
Türleri: plural -nies
Usage: often attributive
Kökeni: Middle English companie, from Old French compagnie, from compain companion, from Late Latin companio
1 a : association with another : FELLOWSHIP enjoy a person's company b : COMPANIONS, ASSOCIATES know a person by the company she keeps c : VISITORS, GUESTS having company for dinner
2 a : a group of persons or things a company of horsemen b : a body of soldiers; especially : a unit (as of infantry) consisting usually of a headquarters and two or more platoons c : an organization of performing artists d : the officers and crew of a ship e : a fire-fighting unit
3 a : a chartered commercial organization or medieval trade guild b : an association of persons for carrying on a commercial or industrial enterprise c : those members of a partnership firm whose names do not appear in the firm name John Doe and Company

Company ile eşanlamlı (synonym) kelimeler

Accompany, Caller, Companion, Companionship, Fellowship, Party, Society, Troupe,

Company

İngilizce Company kelimesinin İspanyolca karşılığı.
s. compañía, consorcio, corporación, empresa, firma, sociedad; compañerismo; visitante, banda

Company

İngilizce Company kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. compagnie, société; organisation, établissement, firme; corporation, ensemble, complexe; unité de base militaire, troupe

Company

İngilizce Company kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Gesellschaft, Firma; Musikband; Truppe

Company

İngilizce Company kelimesinin İtalyanca karşılığı.
s. compagnia; (fam) ospiti, visite; assemblea; brigata, accolta di persone, comitiva; (Comm, Econ) società, ditta, impresa; (Mar) equipaggio, ciurma

Company

İngilizce Company kelimesinin Portekizce karşılığı.
s. corporação, firma, companhia; unidade militar básica

Company

i. şirket, ortaklık, birlik; arkadaşlık, eşlik, topluluk, toplantı, misafir; bölük, tayfa

Company

İngilizce Company kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
zn. gezelschap; maatschappij; firma, vennootschap

Company

n. corporation, firm; band, ensemble; basic military unit; people who are visitors in someone's house, guests, visitor (e.g.: "I am having company for dinner tonight"); condition of being with another person or with others; companionship
v. accompany; associate with

misafir - 9 yıl önce
Doğal etmenler:İKLİM,DENİZ VE OKYANUSLAR,BUZUL ÇÖLLER,ORMAN ÖRTÜSÜ,SU DURUMU VE BENZERİ,YER ŞEKİLLERİ Beşeri etmenler:SANAYİ,TARİHİ FAKTÖRLER,TİCARET,YER ALTI KAYNAKLARI,TARIM,TURİZM,HAYVANCILIK,ULAŞIMDIR....

misafir - 9 yıl önce
NÜFUS DAĞILIŞI Nüfusun dağılışıyla ilgili faktörleri iki grupta toplamak mümkündür: (1) Doğal çevrenin verimi ve yerleşmeye uygunluğu ile ilişkili faktörler: İklim, su kaynaklan, toprak, yüzey şekli ve maden zenginlikleri; (2)Beşeri faktörler. İnsanların coğrafi çevreye uyum sağlama yetenekleriyle ilgili faktörler, top*lumsal ve ekonomik örgütlenme, teknolojik durum, coğrafi konum, tarihsel faktörler. Beşeri faktörleri bazı araştırıcıların "tarihsel faktörler" adı altında da topladıklarına rastlanmaktadır. Doğal çevre faktörleri: Bunlar arasında nüfus dağılışını açık bir seçik etkileyen iki faktör iklim ve yüzey şekilleri- dikkati çekmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak onda dokuzunun ova ve benzeri düzlüklerde yaşayabilinmektedir. Diğer yandan, yeryüzü karalarının kabaca dörtte biri de yüksek sıcaklık ve az ya da düzensiz yağış koşullarının bir arada neden olduğu kuraklık yüzünden seyrek olarak nüfuslanmıştır. Fiziki coğrafya koşullarının, yeryüzünde nüfusun dağılış ve büyüklüğü*nün şekillenmesinde genelde egemen olduğu kesindir. Bununla birlikte, çev*reci determinist görüşün en güçlü savunucularının da kabul ettiği gibi, çevre elemanlarının (iklim, yer şekilleri, su, toprak, madenler, bitki örtüsü) ne tek ne de bütün olarak ve birbirleriyle uyum halinde nüfus sayısını ya da öteki demografik özellikleri kesin olarak belirlemediği de açıktır. Aslında dünya nüfus dağılışıyla ilişkili olarak belirtilmesi gereken belki de en önemli özel*lik, söz konusu dağılışın kolay açıklanamadığıdır. Nüfusun yoğun olduğu alanlarla seyrek olduğu alanlar arasında açık çelişkiler vardır. Merkezi ve Batı Avrupa'da ılıman iklim koşullarının yer aldığı kesimlerde tarım dışı ekonomik faaliyetlere bağlı yoğun nüfus topluluklarını değişik tarım sistem*lerinin uygulandığı yerlerde de görmek mümkündür. Örneğin geçim türü ta*rım faaliyetlerinin geniş çapta egemen olduğu Çin ve Hindistan'da olduğu gibi, tarım faaliyetlerinin ileri bir teknikle entansif olarak yapıldığı Batı Av*rupa ülkelerinde de yoğun nüfus toplulukları vardır. Her ne kadar topograf*ya, doğal bitki örtüsünün çeşitliliğinin belirginleştirdiği toprak cinsi ve başka fiziksel elemanlar yerleşme koşullarında bölgesel ve yerel farklılıklar yaratı*yorsa da, yeryüzünde yerleşme potansiyelini gösteren bir harita yapmak, kuşkusuz, hem güçtür hem de Pierre George�n l959) sözleriyle "biraz key*fi bir iş olur". Aslında böyle bir harita gerçek nüfus dağılışı-yerleşme harita*sından çok farklı olacaktır. Yerleşmeye elverişli alanlar içinde nüfusun dağı*lışı, yerleşmeye elverişsizlik özelliğiyle gerçek yerleşme arasındaki gözle görünür zıtlıklarıyla ve eşitsizlikleriyle şaşırtıcıdır. Yeryüzünde nüfusun yer*leşmesi sürekli değildir ve yerleşme açısından düşük potansiyelli ya da po*tansiyel olmayan bölgelerin yarattığı nispi boşluklarla ayrılmış yoğun nüfus*lu bölgelerden oluşur. İnsanın özellikleriyle çevresel faktörler arasında dünya çapında bazı iliş*kiler olduğu hâlâ kabul edilmekle birlikte, yakın zamanlarda, insanın özellik*lerinin daha çok kültürel faktörlerle şekillendiği görüşü güçlenmiştir. Kuşku*suz, insanların yeryüzündeki dağılışını kısıtlayan bir faktör olarak iklim baş*ta gelir. İnsan fizyonomisi dikkat çeker derecede fiziki çevreye uyum sağla*yabilecek yapıdadır. Daha M.S.1500 yıllarında bile. yani insanın çevreye uyum sağlamak için birçok yeni teknik geliştirmeye başladığı ve yeni yeni ekonomik devrimlerin meydana geldiği devrede bile. insanın "ekümen"ı ya da "yerleşilebilir dünyası" şaşılacak derecede genişti ve büyük kısmı da şu yi da bu devrede ilkel grupların herhangi biri tarafından kullanılmıştı Gerçekten de, en dağınık biçimde de olsa, yüzeyin çok dik, drenajın kötü olduğu ya da çok kurak yerler dışında kalan, buzla kaplı olmayan her alan yerleşmiş durumdaydı. Aslında o zamanlardan beri yerleşmelerin yayılma alanlarında çok az genişleme olmuştur: Grönland kıyıları, Avrupa'da Alpler Kaliforniya ve Avustralya'nın kurak kesimleri gibi alanlarda devamlı yerleşmenin sınırları genişlemiş; Şili'nin kuzeyi, Alaska, Büyük Sahra'nın bazı kısımları ve Basra Körfezi'nin kurak kıyı kesimleri gibi yaşanması güç yerlerde madencilik faaliyetleri yüzünden yerleşmeler kurulmuştur. Ekümemn geniş*lemesini sağlayan insanların Izyolojik yapılarındaki esneklik deniz seviye sinden 5000 m'ye kadar olan alanlarda yaşayabilmesine de olanak sağlamak*tadır. İnsanlar için en acil fizyolojik ihtiyaç oksijen olduğundan, daha üst sı*nırlarda, kısa süreli bile olsa, yaşayabilmek için özel bir eğitim ve oksijen tak*viyesi gereklidir. İnsan yaşamı için diğer ihtiyaç yeterli derecede sıcaklıktır. Giyim ve barı*nak olmaksızın insan -5°C'de bir süre kaldığında ölür. Oldukça yüksek sı*caklıklara kısa bir süre dayanabilirse de, 40°C ve daha yüksek sıcaklık biraz uzun sürerse -nemlilik, rüzgâr ve gölgeye bağlı olarak- yine ölümle karşı karşıya kalınır. En uygun sıcaklıklar 10°C ile 30°C arasıdır. Kritik bir derece olan -50°C orta ve yukarı enlemler ile yüksek seviyelerde gerçekleşir. Gün ortası sıcaklığı ve yoğun güneş, birçok subtropikal alanda insanın dayanabileceğinin ötesindedir. Bununla birlikte, yaşama izin vermeyen sıcaklıklar dünyanın buzla kaplı olmayan hemen her yerinde bütün yıl boyunca vuku bulmazlar. Yaşamını sürdürmek için acil ihtiyaçları arasında içilebilir su ve gıda maddeleri de bulunmakla birlikte, insanın beslenme bakımından büyük bir dayanıklılığı vardır ve mutlak çöller dışında, insan, hemen her yerde da*yanabilmektedir. Buzullar, yürüyen kumullar, bazı bataklık türleri ve çok kayalık yüzeyler vb. araziler, özellikle teknik olanaklardan yoksun insanlar için yaşanılamayacak ortamlar olabilirler. Fakat bu yeryüzünün yalnızca küçük bir kısmı için söz konusudur. Ancak, buralar da bazı yeni tür faaliyetlerin (turizm ve rekreasyon) gelişmesine ortam oluşturabilmektedirler. Nüfus dağılışı üzerin*de toprak türlerinin de etkisi olduğu öteden beri dikkati çekmiştir. Alüviyal topraklar ve delta toprakları genellikle tarım faaliyetlerine çok uygun olduk*ları için yoğun nüfus toplanmalarına sahne olurken, tarıma az elverişli olan podzol ve lateritlerin bulunduğu alanlar genellikle seyrek nüfusludurlar. An*cak, tarımsal teknolojideki gelişmeler, tarım-fiziksel koşullar ilişkisinde ta*rım lehine değişikliklere yol açmaktadırlar. Dünya nüfus dağılışı, birçok yerde maden ve enerji kaynaklarının lokasyonundan da büyük ölçüde etkilenmektedir. Örneğin Batı Avrupa'nın nüfus dağılışı haritası, madun kömürü havzaları ve buna bağlı sanayi faaliyetinin yarattığı nüfus toplanma alanlarının dağılışını da yansıtmaktadır. Bir-k durumda bu eski madencilik merkezleri km:'de 1000 kişinin üzerinde yoğunluklara sahiptir. Güney Afrika'nın Rand kesimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Appalaş kömür havzaları, Ukrayna'nın Doneç Havzası ve baş-ı. birçok alan yerel maden yataklarının işletilmesiyle bağlantılı nüfus top*lanma alanlarına örneklerdir. Kuzey Kanada ve Avustralya'nın iç kesimleri gibi yerlerde madenlerin bulunuşu ekümenin sınırlarının çok ötesinde, küçük de olsa, yerleşme yerlerinin oluşmasına yol açmıştır. Ancak, bu etki pazarın talebi, sermaye, işgücünün elde edilebilirliği, ulaşım, üretim maliyeti gibi birbirine bağlı bir dizi faktöre dayandığından, söz konusu yerleşmelerin var*oluşları da bu faktörler tarafından belirlenecektir. Yukarıda özetlenen fizik*sel etkilerin, bu bakımdan, söz konusu alanın ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarıyla ilişkili olarak değerlendirilmesi gerekir. (2)Beşeri Faktörler: Büyük sanayi ve ilişkili ekonomik faaliyetler ortaya çıkana kadar iklim ve diğer fiziki coğrafya koşullarının etkisi altındaki tarım faaliyetleri nüfus dağılışının sınırlarını çiziyordu. Böylece, belirli bir alanda*ki nüfus dağılışını etkileyen beşeri faktörlerin başında o alandaki ekonomik faaliyetin türü ve ölçeğinin geldiği söylenebilir. Teknolojik ve ekonomik ilerlemelerle birlikte, ekonomik faaliyetin türü ve ölçeği nüfus yoğunluk ve dağılışının zaman içindeki değişiminin de sorumlusu olmuştur. Sanayi Dev*rimi öncesinde oldukça düzenli dağılmış olan tarımsal nüfus, sanayileşmeyle birlikte kömür havzaları, enerji kaynakları, ulaşım, haberleşme hatları ve li*manlar tarafından kendilerine çekilmiştir. Sanayi Devrimiyle, yüzyıllar bo*yunca oluşmuş nüfus kalıbının yerini yoğun nüfus toplanmalarının yarattığı bir dağılış kalıbı alınıştır. Ekonomik faaliyetlerin daha da farklılaşması ve gittikçe karmaşıklaşmasının nüfus dağılışını da daha düzensizleştirdiği ve eşitsizleştirdiğini söylemek doğru olacaktır. Nüfus dağılışı üzerinde insanla ilgili faktörlerden göçlerin de büyük etkisi olduğu daha önce belirtilmişti. Özellikle kitlesel büyüklükte uluslararası göç*ler ve ülkelerin içinde gerçekleşen iç göçler bazen nüfusun yeniden dağılışı*na kadar götürebilmektedir. Tarihsel süreçler de, göçler gibi, nüfus dağılışı*nın oluşmasında etkilidirler. Yeni yerleşme alanlarında yerleşme tarihi nüfus dağılışının bugünkü durumunu belirlemiştir. Örneğin Avustralya'da yerleş*menin dünyanın diğer yerlerine göre yeni oluşu, nüfusun birikerek yoğunlaş*masına (yoğunluk km2'de yalnızca 2.3'dür) ve ülkede nispeten düzenli bir ka*lıp oluşabilmesine olanak sağlamamıştır. Buna karşılık, Hindistan'daki yük*sek nüfus yoğunluğu, burasının uzun bir uygarlık geçmişine sahip ve binler*ce yıldır kullanılan bir alan olmasının da kısmen bir sonucudur. Ancak, uzun yerleşme tarihinin mutlaka yüksek nüfus yoğunluklarına sahip olunacağı an*lamına gelmediğini de vurgulamak gerekir. Geçmişte dünyanın yoğun nüfuslu zengin olan bazı kesimlerinin şimdi çok seyrek nüfuslu alanlar oldukları da gözlemlenmektedir: Kuzey Afrika'nın bazı kısımları Mezopotamya ve Yukatan Yarımadası ve Doğu Sirilanka bunlara birkaç örnektir.

misafir - 9 yıl önce
çok sağolun ama çok karışık şuna bakın birde Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler (Nedenler) Nüfusun dağılışıyla ilgili faktörleri iki grupta toplamak mümkündür: 1. Doğal çevrenin verimi ve yerleşmeye uygunluğu ile ilişkili faktörler: İklim, su kaynaklan, toprak, yüzey şekli ve maden zenginlikleri; 2. Beşeri faktörler: İnsanların coğrafi çevreye uyum sağlama yetenekleriyle ilgili faktörler, toplumsal ve ekonomik örgütlenme, teknolojik durum, coğrafi konum, tarihsel faktörler. Beşeri faktörleri bazı araştırıcıların "tarihsel faktörler" adı altında da topladıklarına rastlanmaktadır. Doğal çevre faktörleri: Bunlar arasında nüfus dağılışını açık bir seçik etkileyen iki faktör iklim ve yüzey şekilleri dikkati çekmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak onda dokuzunun ova ve benzeri düzlüklerde yaşayabilinmektedir. Diğer yandan, yeryüzü karalarının kabaca dörtte biri de yüksek sıcaklık ve az ya da düzensiz yağış koşullarının bir arada neden olduğu kuraklık yüzünden seyrek olarak nüfuslanmıştır. Fiziki coğrafya koşullarının, yeryüzünde nüfusun dağılış ve büyüklüğünün şekillenmesinde genelde egemen olduğu kesindir. Bununla birlikte, çevreci determinist görüşün en güçlü savunucularının da kabul ettiği gibi, çevre elemanlarının (iklim, yer şekilleri, su, toprak, madenler, bitki örtüsü) ne tek ne de bütün olarak ve birbirleriyle uyum halinde nüfus sayısını ya da öteki demografik özellikleri kesin olarak belirlemediği de açıktır. Aslında dünya nüfus dağılışıyla ilişkili olarak belirtilmesi gereken belki de en önemli özellik, söz konusu dağılışın kolay açıklanamadığıdır. Nüfusun yoğun olduğu alanlarla seyrek olduğu alanlar arasında açık çelişkiler vardır. Merkezi ve Batı Avrupa'da ılıman iklim koşullarının yer aldığı kesimlerde tarım dışı ekonomik faaliyetlere bağlı yoğun nüfus topluluklarını değişik tarım sistemlerinin uygulandığı yerlerde de görmek mümkündür. Örneğin geçim türü tarım faaliyetlerinin geniş çapta egemen olduğu Çin ve Hindistan'da olduğu gibi, tarım faaliyetlerinin ileri bir teknikle entansif olarak yapıldığı Batı Avrupa ülkelerinde de yoğun nüfus toplulukları vardır. Her ne kadar topografya, doğal bitki örtüsünün çeşitliliğinin belirginleştirdiği toprak cinsi ve başka fiziksel elemanlar yerleşme koşullarında bölgesel ve yerel farklılıklar yaratıyorsa da, yeryüzünde yerleşme potansiyelini gösteren bir harita yapmak, kuşkusuz, hem güçtür hem de Pierre George'un l959) sözleriyle "biraz keyfi bir iş olur". Aslında böyle bir harita gerçek nüfus dağılışı-yerleşme haritasından çok farklı olacaktır. Yerleşmeye elverişli alanlar içinde nüfusun dağılışı, yerleşmeye elverişsizlik özelliğiyle gerçek yerleşme arasındaki gözle görünür zıtlıklarıyla ve eşitsizlikleriyle şaşırtıcıdır. Yeryüzünde nüfusun yerleşmesi sürekli değildir ve yerleşme açısından düşük potansiyelli ya da potansiyel olmayan bölgelerin yarattığı nispi boşluklarla ayrılmış yoğun nüfuslu bölgelerden oluşur. İnsanın özellikleriyle çevresel faktörler arasında dünya çapında bazı ilişkiler olduğu hâlâ kabul edilmekle birlikte, yakın zamanlarda, insanın özelliklerinin daha çok kültürel faktörlerle şekillendiği görüşü güçlenmiştir. Kuşkusuz, insanların yeryüzündeki dağılışını kısıtlayan bir faktör olarak iklim başta gelir. İnsan fizyonomisi dikkat çeker derecede fiziki çevreye uyum sağlayabilecek yapıdadır. Daha M.S.1500 yıllarında bile. yani insanın çevreye uyum sağlamak için birçok yeni teknik geliştirmeye başladığı ve yeni yeni ekonomik devrimlerin meydana geldiği devrede bile. İnsanın "ekümen"ı ya da "yerleşilebilir dünyası" şaşılacak derecede genişti ve büyük kısmı da şu yi da bu devrede ilkel grupların herhangi biri tarafından kullanılmıştı Gerçekten de, en dağınık biçimde de olsa, yüzeyin çok dik, drenajın kötü olduğu ya da çok kurak yerler dışında kalan, buzla kaplı olmayan her alan yerleşmiş durumdaydı. Aslında o zamanlardan beri yerleşmelerin yayılma alanlarında çok az genişleme olmuştur; Grönland kıyıları, Avrupa'da Alpler Kaliforniya ve Avustralya'nın kurak kesimleri gibi alanlarda devamlı yerleşmenin sınırları genişlemiş; Şili'nin kuzeyi, Alaska, Büyük Sahra'nın bazı kısımları ve Basra Körfezi'nin kurak kıyı kesimleri gibi yaşanması güç yerlerde madencilik faaliyetleri yüzünden yerleşmeler kurulmuştur. Ekimin genişlemesini sağlayan insanların fizyolojik yapılarındaki esneklik deniz seviye sinden 5000 m'ye kadar olan alanlarda yaşayabilmesine de olanak sağlamaktadır. İnsanlar için en acil fizyolojik ihtiyaç oksijen olduğundan, daha üst sınırlarda, kısa süreli bile olsa, yaşayabilmek için özel bir eğitim ve oksijen takviyesi gereklidir. İnsan yaşamı için diğer ihtiyaç yeterli derecede sıcaklıktır. Giyim ve barınak olmaksızın insan -5°C'de bir süre kaldığında ölür. Oldukça yüksek sıcaklıklara kısa bir süre dayanabilirse de, 40°C ve daha yüksek sıcaklık biraz uzun sürerse -nemlilik, rüzgâr ve gölgeye bağlı olarak yine ölümle karşı karşıya kalınır. En uygun sıcaklıklar 10°C ile 30°C arasıdır. Kritik bir derece olan -50°C orta ve yukarı enlemler ile yüksek seviyelerde gerçekleşir. Gün ortası sıcaklığı ve yoğun güneş, birçok subtropikal alanda insanın dayanabileceğinin ötesindedir. Bununla birlikte, yaşama izin vermeyen sıcaklıklar dünyanın buzla kaplı olmayan hemen her yerinde bütün yıl boyunca vuku bulmazlar. Yaşamını sürdürmek için acil ihtiyaçları arasında içilebilir su ve gıda maddeleri de bulunmakla birlikte, insanın beslenme bakımından büyük bir dayanıklılığı vardır ve mutlak çöller dışında, insan, hemen her yerde dayanabilmektedir. Buzullar, yürüyen kumullar, bazı bataklık türleri ve çok kayalık yüzeyler vb. araziler, özellikle teknik olanaklardan yoksun insanlar için yaşanılamayacak ortamlar olabilirler. Fakat bu yeryüzünün yalnızca küçük bir kısmı için söz konusudur. Ancak, buralar da bazı yeni tür faaliyetlerin (turizm ve rekreasyon) gelişmesine ortam oluşturabilmektedirler. Nüfus dağılışı üzerinde toprak türlerinin de etkisi olduğu öteden beri dikkati çekmiştir. Alüviyal topraklar ve delta toprakları genellikle tarım faaliyetlerine çok uygun oldukları için yoğun nüfus toplanmalarına sahne olurken, tarıma az elverişli olan podzol ve lateritlerin bulunduğu alanlar genellikle seyrek nüfusludurlar. Ancak, tarımsal teknolojideki gelişmeler, tarım-fiziksel koşullar ilişkisinde tarım lehine değişikliklere yol açmaktadırlar. Dünya nüfus dağılışı, birçok yerde maden ve enerji kaynaklarının lokasyonundan da büyük ölçüde etkilenmektedir. Örneğin Batı Avrupa'nın nüfus dağılışı haritası, madun kömürü havzaları ve buna bağlı sanayi faaliyetinin yarattığı nüfus toplanma alanlarının dağılışını da yansıtmaktadır. Bir-k durumda bu eski madencilik merkezleri km:'de 1000 kişinin üzerinde yoğunluklara sahiptir. Güney Afrika'nın Rand kesimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Appalaş kömür havzaları, Ukrayna'nın Doneç Havzası ve başı. Birçok alan yerel maden yataklarının işletilmesiyle bağlantılı nüfus toplanma alanlarına örneklerdir. Kuzey Kanada ve Avustralya'nın iç kesimleri gibi yerlerde madenlerin bulunuşu ekümenin sınırlarının çok ötesinde, küçük de olsa, yerleşme yerlerinin oluşmasına yol açmıştır. Ancak, bu etki pazarın talebi, sermaye, işgücünün elde edilebilirliği, ulaşım, üretim maliyeti gibi birbirine bağlı bir dizi faktöre dayandığından, söz konusu yerleşmelerin varoluşları da bu faktörler tarafından belirlenecektir. Yukarıda özetlenen fiziksel etkilerin, bu bakımdan, söz konusu alanın ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarıyla ilişkili olarak değerlendirilmesi gerekir. 2. Beşeri Faktörler Büyük sanayi ve ilişkili ekonomik faaliyetler ortaya çıkana kadar iklim ve diğer fiziki coğrafya koşullarının etkisi altındaki tarım faaliyetleri nüfus dağılışının sınırlarını çiziyordu. Böylece, belirli bir alandaki nüfus dağılışını etkileyen beşeri faktörlerin başında o alandaki ekonomik faaliyetin türü ve ölçeğinin geldiği söylenebilir. Teknolojik ve ekonomik ilerlemelerle birlikte, ekonomik faaliyetin türü ve ölçeği nüfus yoğunluk ve dağılışının zaman içindeki değişiminin de sorumlusu olmuştur. Sanayi Devrimi öncesinde oldukça düzenli dağılmış olan tarımsal nüfus, sanayileşmeyle birlikte kömür havzaları, enerji kaynakları, ulaşım, haberleşme hatları ve limanlar tarafından kendilerine çekilmiştir. Sanayi Devrimiyle, yüzyıllar boyunca oluşmuş nüfus kalıbının yerini yoğun nüfus toplanmalarının yarattığı bir dağılış kalıbı alınmıştır. Ekonomik faaliyetlerin daha da farklılaşması ve gittikçe karmaşıklaşmasının nüfus dağılışını da daha düzensizleştirdiği ve eşitsizleştirdiğini söylemek doğru olacaktır. Nüfus dağılışı üzerinde insanla ilgili faktörlerden göçlerin de büyük etkisi olduğu daha önce belirtilmişti. Özellikle kitlesel büyüklükte uluslararası göçler ve ülkelerin içinde gerçekleşen iç göçler bazen nüfusun yeniden dağılışına kadar götürebilmektedir. Tarihsel süreçler de, göçler gibi, nüfus dağılışının oluşmasında etkilidirler. Yeni yerleşme alanlarında yerleşme tarihi nüfus dağılışının bugünkü durumunu belirlemiştir. Örneğin Avustralya'da yerleşmenin dünyanın diğer yerlerine göre yeni oluşu, nüfusun birikerek yoğunlaşmasına (yoğunluk km kare'de yalnızca 2.3'dür) ve ülkede nispeten düzenli bir kalıp oluşabilmesine olanak sağlamamıştır. Buna karşılık, Hindistan'daki yüksek nüfus yoğunluğu, burasının uzun bir uygarlık geçmişine sahip ve binlerce yıldır kullanılan bir alan olmasının da kısmen bir sonucudur. Ancak, uzun yerleşme tarihinin mutlaka yüksek nüfus yoğunluklarına sahip olunacağı anlamına gelmediğini de vurgulamak gerekir. Geçmişte dünyanın yoğun nüfuslu zengin olan bazı kesimlerinin şimdi çok seyrek nüfuslu alanlar oldukları da gözlemlenmektedir: Kuzey Afrika'nın bazı kısımları, Mezopotamya ve Yukatan Yarımadası ve Doğu Sirilanka bunlara birkaç örnektir.

misafir - 9 yıl önce
Ders : Sosyal Bilimler Ödev: Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler Nelerdir ? NÜFUSUN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Nüfusun dağılışıyla ilgili faktörleri iki grupta toplamak mümkündür: (1) Doğal çevrenin verimi ve yerleşmeye uygunluğu ile ilişkili faktörler: İklim, su kaynaklan, toprak, yüzey şekli ve maden zenginlikleri; (2)Beşeri faktörler. İnsanların coğrafi çevreye uyum sağlama yetenekleriyle ilgili faktörler, top*lumsal ve ekonomik örgütlenme, teknolojik durum, coğrafi konum, tarihsel faktörler. Beşeri faktörleri bazı araştırıcıların "tarihsel faktörler" adı altında da topladıklarına rastlanmaktadır. Doğal çevre faktörleri: Bunlar arasında nüfus dağılışını açık bir seçik etkileyen iki faktör iklim ve yüzey şekilleri- dikkati çekmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak onda dokuzunun ova ve benzeri düzlüklerde yaşayabilinmektedir. Diğer yandan, yeryüzü karalarının kabaca dörtte biri de yüksek sıcaklık ve az ya da düzensiz yağış koşullarının bir arada neden olduğu kuraklık yüzünden seyrek olarak nüfuslanmıştır. Fiziki coğrafya koşullarının, yeryüzünde nüfusun dağılış ve büyüklüğü*nün şekillenmesinde genelde egemen olduğu kesindir. Bununla birlikte, çev*reci determinist görüşün en güçlü savunucularının da kabul ettiği gibi, çevre elemanlarının (iklim, yer şekilleri, su, toprak, madenler, bitki örtüsü) ne tek ne de bütün olarak ve birbirleriyle uyum halinde nüfus sayısını ya da öteki demografik özellikleri kesin olarak belirlemediği de açıktır. Aslında dünya nüfus dağılışıyla ilişkili olarak belirtilmesi gereken belki de en önemli özel*lik, söz konusu dağılışın kolay açıklanamadığıdır. Nüfusun yoğun olduğu alanlarla seyrek olduğu alanlar arasında açık çelişkiler vardır. Merkezi ve Batı Avrupa'da ılıman iklim koşullarının yer aldığı kesimlerde tarım dışı ekonomik faaliyetlere bağlı yoğun nüfus topluluklarını değişik tarım sistem*lerinin uygulandığı yerlerde de görmek mümkündür. Örneğin geçim türü ta*rım faaliyetlerinin geniş çapta egemen olduğu Çin ve Hindistan'da olduğu gibi, tarım faaliyetlerinin ileri bir teknikle entansif olarak yapıldığı Batı Av*rupa ülkelerinde de yoğun nüfus toplulukları vardır. Her ne kadar topograf*ya, doğal bitki örtüsünün çeşitliliğinin belirginleştirdiği toprak cinsi ve başka fiziksel elemanlar yerleşme koşullarında bölgesel ve yerel farklılıklar yaratı*yorsa da, yeryüzünde yerleşme potansiyelini gösteren bir harita yapmak, kuşkusuz, hem güçtür hem de Pierre George�un l959) sözleriyle "biraz key*fi bir iş olur". Aslında böyle bir harita gerçek nüfus dağılışı-yerleşme harita*sından çok farklı olacaktır. Yerleşmeye elverişli alanlar içinde nüfusun dağı*lışı, yerleşmeye elverişsizlik özelliğiyle gerçek yerleşme arasındaki gözle görünür zıtlıklarıyla ve eşitsizlikleriyle şaşırtıcıdır. Yeryüzünde nüfusun yer*leşmesi sürekli değildir ve yerleşme açısından düşük potansiyelli ya da po*tansiyel olmayan bölgelerin yarattığı nispi boşluklarla ayrılmış yoğun nüfus*lu bölgelerden oluşur. İnsanın özellikleriyle çevresel faktörler arasında dünya çapında bazı iliş*kiler olduğu hâlâ kabul edilmekle birlikte, yakın zamanlarda, insanın özellik*lerinin daha çok kültürel faktörlerle şekillendiği görüşü güçlenmiştir. Kuşku*suz, insanların yeryüzündeki dağılışını kısıtlayan bir faktör olarak iklim baş*ta gelir. İnsan fizyonomisi dikkat çeker derecede fiziki çevreye uyum sağla*yabilecek yapıdadır. Daha M.S.1500 yıllarında bile. yani insanın çevreye uyum sağlamak için birçok yeni teknik geliştirmeye başladığı ve yeni yeni ekonomik devrimlerin meydana geldiği devrede bile. insanın "ekümen"ı ya da "yerleşilebilir dünyası" şaşılacak derecede genişti ve büyük kısmı da şu yi da bu devrede ilkel grupların herhangi biri tarafından kullanılmıştı Gerçekten de, en dağınık biçimde de olsa, yüzeyin çok dik, drenajın kötü olduğu ya da çok kurak yerler dışında kalan, buzla kaplı olmayan her alan yerleşmiş durumdaydı. Aslında o zamanlardan beri yerleşmelerin yayılma alanlarında çok az genişleme olmuştur: Grönland kıyıları, Avrupa'da Alpler Kaliforniya ve Avustralya'nın kurak kesimleri gibi alanlarda devamlı yerleşmenin sınırları genişlemiş; Şili'nin kuzeyi, Alaska, Büyük Sahra'nın bazı kısımları ve Basra Körfezi'nin kurak kıyı kesimleri gibi yaşanması güç yerlerde madencilik faaliyetleri yüzünden yerleşmeler kurulmuştur. Ekümemn geniş*lemesini sağlayan insanların Izyolojik yapılarındaki esneklik deniz seviye sinden 5000 m'ye kadar olan alanlarda yaşayabilmesine de olanak sağlamak*tadır. İnsanlar için en acil fizyolojik ihtiyaç oksijen olduğundan, daha üst sı*nırlarda, kısa süreli bile olsa, yaşayabilmek için özel bir eğitim ve oksijen tak*viyesi gereklidir. İnsan yaşamı için diğer ihtiyaç yeterli derecede sıcaklıktır. Giyim ve barı*nak olmaksızın insan -5°C'de bir süre kaldığında ölür. Oldukça yüksek sı*caklıklara kısa bir süre dayanabilirse de, 40°C ve daha yüksek sıcaklık biraz uzun sürerse -nemlilik, rüzgâr ve gölgeye bağlı olarak- yine ölümle karşı karşıya kalınır. En uygun sıcaklıklar 10°C ile 30°C arasıdır. Kritik bir derece olan -50°C orta ve yukarı enlemler ile yüksek seviyelerde gerçekleşir. Gün ortası sıcaklığı ve yoğun güneş, birçok subtropikal alanda insanın dayanabileceğinin ötesindedir. Bununla birlikte, yaşama izin vermeyen sıcaklıklar dünyanın buzla kaplı olmayan hemen her yerinde bütün yıl boyunca vuku bulmazlar. Yaşamını sürdürmek için acil ihtiyaçları arasında içilebilir su ve gıda maddeleri de bulunmakla birlikte, insanın beslenme bakımından büyük bir dayanıklılığı vardır ve mutlak çöller dışında, insan, hemen her yerde da*yanabilmektedir. Buzullar, yürüyen kumullar, bazı bataklık türleri ve çok kayalık yüzeyler vb. araziler, özellikle teknik olanaklardan yoksun insanlar için yaşanılamayacak ortamlar olabilirler. Fakat bu yeryüzünün yalnızca küçük bir kısmı için söz konusudur. Ancak, buralar da bazı yeni tür faaliyetlerin (turizm ve rekreasyon) gelişmesine ortam oluşturabilmektedirler. Nüfus dağılışı üzerin*de toprak türlerinin de etkisi olduğu öteden beri dikkati çekmiştir. Alüviyal topraklar ve delta toprakları genellikle tarım faaliyetlerine çok uygun olduk*ları için yoğun nüfus toplanmalarına sahne olurken, tarıma az elverişli olan podzol ve lateritlerin bulunduğu alanlar genellikle seyrek nüfusludurlar. An*cak, tarımsal teknolojideki gelişmeler, tarım-fiziksel koşullar ilişkisinde ta*rım lehine değişikliklere yol açmaktadırlar. Dünya nüfus dağılışı, birçok yerde maden ve enerji kaynaklarının lokasyonundan da büyük ölçüde etkilenmektedir. Örneğin Batı Avrupa'nın nüfus dağılışı haritası, madun kömürü havzaları ve buna bağlı sanayi faaliyetinin yarattığı nüfus toplanma alanlarının dağılışını da yansıtmaktadır. Bir-k durumda bu eski madencilik merkezleri km:'de 1000 kişinin üzerinde yoğunluklara sahiptir. Güney Afrika'nın Rand kesimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Appalaş kömür havzaları, Ukrayna'nın Doneç Havzası ve baş-ı. birçok alan yerel maden yataklarının işletilmesiyle bağlantılı nüfus top*lanma alanlarına örneklerdir. Kuzey Kanada ve Avustralya'nın iç kesimleri gibi yerlerde madenlerin bulunuşu ekümenin sınırlarının çok ötesinde, küçük de olsa, yerleşme yerlerinin oluşmasına yol açmıştır. Ancak, bu etki pazarın talebi, sermaye, işgücünün elde edilebilirliği, ulaşım, üretim maliyeti gibi birbirine bağlı bir dizi faktöre dayandığından, söz konusu yerleşmelerin var*oluşları da bu faktörler tarafından belirlenecektir. Yukarıda özetlenen fizik*sel etkilerin, bu bakımdan, söz konusu alanın ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarıyla ilişkili olarak değerlendirilmesi gerekir. (2)Beşeri Faktörler: Büyük sanayi ve ilişkili ekonomik faaliyetler ortaya çıkana kadar iklim ve diğer fiziki coğrafya koşullarının etkisi altındaki tarım faaliyetleri nüfus dağılışının sınırlarını çiziyordu. Böylece, belirli bir alanda*ki nüfus dağılışını etkileyen beşeri faktörlerin başında o alandaki ekonomik faaliyetin türü ve ölçeğinin geldiği söylenebilir. Teknolojik ve ekonomik ilerlemelerle birlikte, ekonomik faaliyetin türü ve ölçeği nüfus yoğunluk ve dağılışının zaman içindeki değişiminin de sorumlusu olmuştur. Sanayi Dev*rimi öncesinde oldukça düzenli dağılmış olan tarımsal nüfus, sanayileşmeyle birlikte kömür havzaları, enerji kaynakları, ulaşım, haberleşme hatları ve li*manlar tarafından kendilerine çekilmiştir. Sanayi Devrimiyle, yüzyıllar bo*yunca oluşmuş nüfus kalıbının yerini yoğun nüfus toplanmalarının yarattığı bir dağılış kalıbı alınıştır. Ekonomik faaliyetlerin daha da farklılaşması ve gittikçe karmaşıklaşmasının nüfus dağılışını da daha düzensizleştirdiği ve eşitsizleştirdiğini söylemek doğru olacaktır. Nüfus dağılışı üzerinde insanla ilgili faktörlerden göçlerin de büyük etkisi olduğu daha önce belirtilmişti. Özellikle kitlesel büyüklükte uluslararası göç*ler ve ülkelerin içinde gerçekleşen iç göçler bazen nüfusun yeniden dağılışı*na kadar götürebilmektedir. Tarihsel süreçler de, göçler gibi, nüfus dağılışı*nın oluşmasında etkilidirler. Yeni yerleşme alanlarında yerleşme tarihi nüfus dağılışının bugünkü durumunu belirlemiştir. Örneğin Avustralya'da yerleş*menin dünyanın diğer yerlerine göre yeni oluşu, nüfusun birikerek yoğunlaş*masına (yoğunluk km2'de yalnızca 2.3'dür) ve ülkede nispeten düzenli bir ka*lıp oluşabilmesine olanak sağlamamıştır. Buna karşılık, Hindistan'daki yük*sek nüfus yoğunluğu, burasının uzun bir uygarlık geçmişine sahip ve binler*ce yıldır kullanılan bir alan olmasının da kısmen bir sonucudur. Ancak, uzun yerleşme tarihinin mutlaka yüksek nüfus yoğunluklarına sahip olunacağı an*lamına gelmediğini de vurgulamak gerekir. Geçmişte dünyanın yoğun nüfuslu zengin olan bazı kesimlerinin şimdi çok seyrek nüfuslu alanlar oldukları da gözlemlenmektedir: Kuzey Afrika�nın bazı kısımları Mezopotamya ve Yukatan Yarımadası ve Doğu Sirilanka bunlara birkaç örnektir.>>>

misafir - 9 yıl önce
Doğal Etmenler,iklim, bitki örtüsü,yeryüzünün şekilleri,bitki örtüsü,su kaynakları,toprak verimidir.Beşeri Etmenler,sanayi, tarım,ulaşımın kolay sağlanması,ticaret,madencilik,turizm.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

The Coca-Cola Company
3 yıl önce

The Coca-Cola Company (TCCC), dünyanın en büyük içecek şirketlerinden biridir. Şirket bir Amerikan şirketi olmakla birlikte, dünyanın pek çok yerinde...

The Coca-Cola Company, Amerika, Amerikan, Coca-Cola, Coca Cola, Kokain, Kola, Kuruluş, Kurum, Taslak, Anadolu Endüstri Holding
Battlefield: Bad Company 2
3 yıl önce

Battlefield: Bad Company 2 (kısaca BFBC2 ya da BC2), Electronic Arts firmasının, Battlefield: Bad Company’nin devamı niteliğindeki, Battlefield serisi...

Fox Broadcasting Company
3 yıl önce

Fox Broadcasting Company ya da Fox (bazen FOX), Fox Entertainment Group'un sahip olduğu Amerikan televizyon kanalı. 9 Ekim 1986 tarihinde kuruldu, 2004...

Fox Tv, 1993, 2006, 2007, 24 Şubat, 26 Temmuz, Ahmet Ertegün, Alias, Bez Bebek, Fox Kids, Grey`s Anatomy
Hudson's Bay Company
5 yıl önce

Hudson's Bay Company (HBC), Kuzey Amerika'nın en eski şirketi, Dünya'nın da en eski şirketlerinden birisidir. 2 Mayıs 1670'te Londra'da kurulan şirket...

Hudson`s Bay Company, 1670, 2005, 2006, 26 Ocak, 2 Mayıs, 9 Mart, ABD, Dolar, Dünya, Kanada
Bad company
7 yıl önce

Anlam ayrımı için bakınız: Battlefield: Bad Company ve Bad Company 2. Bad Company, 1973 yılında Free grubundan ayrılan davulcu Simon Kirke ve vokal Paul...

The Walt Disney Company
3 yıl önce

Walt Disney Company, eğlence sektöründe, dünyanın en büyük medya şirketidir. 16 Ekim 1923 tarihinde Walt ve Roy Disney kardeşler tarafından kurulan animasyon...

Eğlence, Türkiye, Çizgi Film, Televizyon, Park, Mickey Mouse, Miki fare, Fare, Goofy, Donald Duck
Battlefield: Bad Company
7 yıl önce

Battlefield: Bad Company (kısaca BFBC), Electronic Arts firmasının, Battlefield serisi için hazırladığı video oyunudur. Oyun Digital Illusions CE tarafından...

Battlefield: Bad Company, 2007, Electronic Arts, FPS, Oyun, PC, PlayStation Portable, Playstation, Savaş, Xbox 360, İlkbahar
Little, Brown and Company
7 yıl önce

Little, Brown and Company, Charles Coffin Little ve ortağı James Brown tarafından 1837 yılında kurulan yayınevi. Kuruluş 2006 yılından beri Hachette Book...