Bazı taşlar hiç belirti vermeden böbrekte kalabilirler. Bazıları ise ureterler, mesane ve uretra boyunca yer değiştirirler ve idrarla dışarı atılabilirler. Küçük olan taşlar herhangi bir belirti vermeden veya çok az bir rahatsızlıkla dışarı atılabilirken daha büyük olan taşlar çok şiddetli ağrılara sebep olabilirler.Bazende idrar geçişini önleyebilen tehlikeli tıkanıklıklar oluşturabilirler.
Görülme Sıklığı:
Oldukça sık görülen bir hastalıktır. Erkeklerin % 10-15 i, kadınların ise ortalama % 5 inde görülür.İlk olarak genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkar. Özellikle erkeklerde bir kez taş oluşmuş erkeklerin 2/3 ünde ortalama 9 yıl içinde taş tekrarlamaktadır.
Sebepleri:
Böbrek taşını oluşturan sebepler kesin olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar içilen suyun çok fazla sert ( kalsiyum sulfat içeriği fazla ) veya çok fazla yumuşak ( sodyum karbonat içeriği fazla ) olmasının etki edebileceğini söylemektedirler. Aşırı alkol tüketimi, gut hastalığı da aşırı taş oluşumuna sebep olabilir.Bazı araştırmacılar ise aşırı sıvı kaybına neden olan sıcak iklimlerde böbrek taşının daha sık rastlandığını, bir başka grup birtakım özel yiyeceklerin bövrek taşına neden olduğunu iddia etmektedir.
* Supersaturasyon teorisi: ( aşırı doygunluğa bağlı kristalleşme teorisi.) En yaygın teoridir. Vücudun susuz kalmasına bağlı olarak idrar daki sıvı oranı ile çözünen katı maddeler arasında dengesizlik oluştuğuna inanılır. Bu çözünmüş artık maddeler ile aşırı yüklenen idrar bir noktada doygunluğa uğrar ve bu noktadan sonra artık maddeler yavaş yavaş birikerek kristalizasyona ve taş oluşumuna sebep olur. Bu nedenle taş oluşumunu engellemek için çok miktarda su içilmesi önerilir.
* İnhibitörler: Normal idrar kristalleşmeyi engelleyen inhibitörleri içermektedir. Bir teoriye göre bazı kişilerde bu inhibitörler yeterli görevi yapamamakta , kristalleşmeyi ve dolayısıyla taş oluşumunu engelleyememektedir.
Böbrek Taşlarının Tipleri:
Böbrek taşları kimyasal içerik olarak farklılıklar gösterir.
* Kalsiyum Taşları:
Tüm böbrek taşlarının yaklaşık % 70-80 i ya kalsiyum oksalat, veya kalsiyum fosfat ya da her ikisinin bileşiminden oluşur. Kalsiyum diş ve kemik sağlığında önemli rol aynar ve normal diyette bulunur. Kalsiyumun fazlası idrar yolu ile ile vücuttan uzaklaştırılır. Kalsiyum taşları da hiperkalsiüri ( idrarda aşırı kalsiyum bulunması ) li kişilerde oluşmaktadır.
Kalsiyum taşı oluşan hastaların % 40 ında sebebi bilinmeyen ailevi geçişli kalsiyum metabolizması bozukluğu vardır.Ender olarakta kalsiyum metabolizmasını harekete geçiren parotiroid hormonunu aşırı miktarlarda üreten paratiroid bezi tümörü sebep olmaktadır. Furasemid gibi diüretikler, kalsiyum bazlı antasitler ve steroidler de hiperkalsiüri ye neden olabilmektedir. Aynı zamanda bazı barsak hastalıkları, A ve D vitamininin çok yüksek miktarlarda alınması, et, tavuk, balık gibi yiyeceklerin aşırı alınması da sebep olabilmektedir.
Diyette B vitamininin çok az veya C vitamininin çok fazla olması ile kalsiyum oksalat taşlarının oluşumu arasında bir ilişki kurulmaktadır.
* Ürik Asit Taşları:
Ürik asit vücutta protein yıkımı sonucu normal olarak oluşur ve idrarla atılır. Ancak bazı kişilerde özellikle erkeklerde ürik asit böbreklerde ve eklem yerlerinde birikebilir. Eklemlerde ürik asit birikmesi ailevi geçişli olan gut hastalığında görülür. Böbreklerde birikmesi ile de ürik asit taşları oluşur.
Böbrek taşlarının % 5-23 ü ( özellikle çoğunlukla erkeklerde olmak üzere) ürik asit taşlarıdır. Ürik asit taşlarında genetik faktörlerin de rol oynadığı öne sürülmektedir. Yüksek proteinli ( özellikle et ürünleri fazla ) diyet alanlarda ürik asit taşı oluşma olasılığı artmaktadır.
* Enfeksiyon taşları:
Tüm taşların yaklaşık % 20 sini oluştururlar. İdrardaki ürenin bakteriler tarafından bozulması ile asidikleşen idrarda oluşan amonyak ve magnezyumun kristalleşmesi enfeksiyon taşlarına neden olmaktadır. Üriner sistem enfeksiyonu geçirmeye daha yatkın olan kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır.
* Sistin Taşları:
Sistin sinir kas ve bazı dokuların yapı taşlarından olan aminiasitlerden biridir. Ender görülen ailevi bir hastalık olan sistinüri de böbrekler de sistin taşları oluşur. Tüm taşların % 1-2 sini oluşturmaktadır.
Ek bilgi
Çok çeşitli sebeplere bağlı olarak idrar yollarında meydana gelen, muhtevaları farklı taşlar. Böbrek ve idrar yollarındaki taşlar, idrar yollarının tıkanmasına bağlı olarak gelişen, böbrek hastalıklarının en sık görülen sebebidir. En sık 20-40 yaşları arasında görülür.İdrar yolu taşları, genellikle vücuttaki hassas bir dengenin bozulması sonunda meydana gelir. Böbrekler, vücuttaki suyu korurken, çözünürlüğü az olan bir takım maddeleri de atmak zorundadır. Bu iki zıt durum arasında diyet, iklim ve aktiviteye uyumun sağlandığı bir denge kurulmalıdır. İdrarda, kalsiyum kristallerinden zerrecikler meydana gelmesini önleyen ve çözünen maddelerdeki kalsiyumu bağlayan maddeler mevcuttur. Atılma miktarının artması veya aşırı su tutulması sebebiyle idrar, çözünmeyen maddelere doyunca, kristal zerrecikler hasıl olur, büyür ve taş meydana getirmek üzere çökmeye başlar. Kalsiyum oksalat ve fosfat kendi aralarında birçok taş kompleksleri meydana getirebilir. Kalsiyum oksalat, fosfat, ürik asit ve sistinin idrarla fazla atılması veya fazla su kaybı, idrarın yoğunlaşıp, çözünmüş madde miktarının artmasına sebeb olabilir. İdrar iyonlara doyunca kümeleşmeler olur. Bu kümeler sabitleşince, çekirdek meydana gelir ve çekirdek bir taş meydana getirmek üzere büyür.
Kalsiyum, ürik asit, sistin ve struvit (magnezyum, amonyum fosfat) taşları hemen hemen böbrek taşlarının hepsini meydana getirirler. Kalsiyum oksalat ve fosfat taşları bütün taşların % 75 ila 85'ini yaparlar.
Kalsiyum taşları genellikle 30 yaş üstündeki erkeklerde görülür. Taş oluştuktan sonra yeni taşların oluşma süresi hızlanabilir. Her 2-3 senede bir tekrarlayabilir. Kalsiyum taşı hastalığı, büyük ölçüde irsidir. Uzun süre yatalak olan hastalarda, bazı kemik hastalıklarında, paratiroid bezi hastalıklarında, böbrek hastalıklarında, aşırı D vitamini alanlarda görülebilir. Kalsiyum oksalat taşları iltihap sonucunda da olabilir.
Ürik asit taşları direkt (düz) filmde görülmez (diğer taşlar görülür). Ancak ilaçlı filmde (İ.V.P) görülebilir. Umumiyetle erkeklerde görülür. Ürik asit taşı gelişen hastaların bir kısmında gut hastalığı da mevcut olup, irsidir. Fazla et yiyenlerde, uzun süren yüksek ateşli hastalıklarda, kan kanserinde, kanser tedavisi esnasında görülebilir.
"Sistin" taşları çok nadirdir, irsidir.
"Struvit" taşları sık görülür ve tehlikelidir. Genellikle kadınlarda rastlanan bu taşlar, bakterilerin sebep olduğu idrar yolu iltihapları sonucunda meydana gelir. Bu taşlar büyük ebatlara erişip, böbrekten çıkan idrar yolundaki böbrek havuzunu doldurabilir.
Taşların belirtileri: İdrar yolu yüzeyini kaplayan taşlar belirti vermeyebilirler. Herhangi bir sebeple çekilen karın filminde idrar yolu taşı tesbit edilebilir. Bazen de idrarda gözle görülebilen veya mikroskobik kanamalar olabilir. Umumiyetle taş parçalanıp yerinden oynar ve idrar yoluna girip tıkar, ağrıya sebep olur. Taş, üreterden (böbrek ve mesane arasındaki idrar yolu) belirti vermeden geçebilir, fakat çoğu zaman bu geçiş ağrı ve kanama yapar. Böğürde giderek artan bir ağrı başlar. 20-60 dakikada ağrı şiddetlenir, bu durumda ağrı kesiciler gerekir. Ağrı böğürde kalabildiği gibi alt kısımlara da yayılabilir. Ağrının aşağıya kayması, taşın üreterin alt ucuna hareket ettiğini gösterir. Üreterin mesaneye girdiği bölgede olan taş; sık idrara çıkma, ağrılı idrar yapma gibi belirtilere sebep olur ve idrar yolu iltihapları ile karışabilir. Hareket halindeki taş kanama yapar. Taş bulunan hastada, idrar yolu iltihabı sık görülür. Bu iki hastalık birbirinin ilerlemesini arttırır.
İdrarla, üreterleri tıkayacak miktarda ürik asit veya sistin atılabilir. Kalsiyum oksalat kristalleri tıkanma yapmaz, kum şeklinde atılabilir. Kalsiyum fosfat kristalleri idrarı süt kıvamına sokabilir, tıkanma yapmaz.
Taş hastalığında ayrıca; bulantı, kusma, bel ağrısı, karında şişkinlik ve ishal gibi belirtiler olabilir.
Böbrek taşı olan hastaların tedavi ve değerlendirilmesi: Böbrek taşlarının oluşumlarının ve böyümelerinin önlenmesi için taşın cinsi ve sebebi araştırılmalıdır. Hastalığın mühim bir kısmında, taşa sebeb olan ve serum ve idrarın kimyasal analizi ile ortaya çıkarılabilen metabolik hastalıklar mevcuttur. Serum ve idrarda gerekli tahliller yapılır. Mümkünse böbrek taşının muhtevası incelenerek buna göre perhiz ve tedavi planlanır. Bozukluk ne olursa olsun her hasta susuz kalmaktan kaçınmalı ve günde 6-8 bardak su içmelidir.
Böbrek ve idrar yollarında mevcut taşların tedavisi için tıbbi ve cerrahi yönden yaklaşmak gereklidir. Tedavi; taşın yerleştiği yere, yaptığı tıkanıklığın durumuna, böbreklerin çalışmasına, iltihabın olup olmamasına, ameliyat riskine, hastanın durumuna göre değişir. Genel olarak; şiddetli tıkanma, iltihap, dayanılmaz ağrı, çok şiddetli kanama varsa taşın cerrahi metodlarla veya mesaneden sistoskopla girerek alınması (basket metodu) yoluna gidilebilir.
Son yirmi beş senedir, böbrek taşlarının tıbbi tedavisinde mühim gelişmeler olmuştur. Kalsiyum oksalat taşlarının tedavisinde hasta bol sıvı almalıdır. Sıvı; oksalat muhtevası yüksek çay, kahve veya meyve suları yerine tercihen su şeklinde alınmalıdır. Hastanın diyetindeki kalsiyum ve oksalat kısıtlanmalıdır. İdrarla oksalat itrahını arttıracağından, aşırı C-vitamini alınmamalıdır. Oksalat kumu çok sebze yiyenlerde meydana gelir. Oksalat bulunan sebzeler yenmemelidir. Kuzu kulağı, ıspanak, beyaz fasulye, semizotu, elma, armut, kiraz, vişne, çilek ve incir yasaktır. Biber, çikolata, kakao yasaktır. Kepeksiz beyaz ekmek yemelidir. Böbrek taşına karşı en iyi ilaç terementidir. Terementiden ceviz kadarını şekerle veye menekşe şerbeti ile içmek çok faydalıdır. Terementinin taş düşürdüğü, Fransızca tıb kitaplarında yazılıdır. Nieron adındaki mayi (sıvı) da, böbrek taşlarını parçalamakta, bunları ve kumları dökmektedir. Bu ilaç, günde üç defa yemeklerde otuzar damla alınmalıdır. Perhizler, başarısız kalırsa tiazit grubu idrar söktürücü ilaçlarla tedavinin uygulanmasına başlanabilir. Kalsiyum oksalat taşlarının tıbbi tedavi ile erimesi mümkün değildir. Tedavinin gayesi yeni taş teşekkülünü önlemektir.
Ürik asit taşlarının mühim bir kısmı, et, balık ve kümes hayvanı etlerinin aşırı alınmasına bağlıdır. Diyeti değiştirmek ideal bir tedavi olur. En çok ürik asit yapan genç hayvan etleri, jelatinli etler (baş, ayak, deri), beyin, karaciğer, böbrek ve işkembedir. Ekmek ve et de oldukça ürik asit yapar. Kahve, gazoz yasaktır. Hergün iki üç litre bol su içmelidir. Limon suyu ve mide sodası vererek idrarın asitliği azaltılmalıdır. Bu sayede ürik asit taşlarının husulünü önlemek mümkündür. Ürik asidi atmak için gerekirse allopurinol tedaviye eklenir.
İdrar yolu taşlarının, bir cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tedavisi, asırlardır taş hastalarının ve doktorların en büyük hayali olmuştur. Tamamen vücut dışından tatbik edilen “şok dalgaları” ile böbrek taşlarını parçalayarak tedavi konusunda 1976 yılından beri çalışmalar yapılmaktadır. Bu metod, 1980'den bu yana insanlar üzerinde de uygulanmaya başlanmıştır. Şok dalgalarıyla böbrek taşlarının tedavisi, taşların bir milimetreden küçük parçalara ayrılması ve bunların üreter yoluyla aniden atılması esasına dayanır. Taşın üreterden geçişi esnasında ağrılara mani olmak için ağrı kesiciler uygulanır. Hastanın ağrıları kesilip, taş kırıntıları tamamen atıldığında, hasta evine gönderilebilir. Henüz sınırlı olarak kullanılan bu metodla % 90 başarı sağlanıyor. Hastahanede kalma süresinin kısa olması, hastanın kısa sürede işine dönebilmesi yanında, hastanın ameliyat korkusunu kaldırması gibi avantajları vardır. Cihaz oldukça pahalı olmakla beraber, metod gittikçe yaygınlaşan bir tedavi şekli olarak görülmektedir.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi