Böbrek Fizyolojisi

Kısaca: Böbrekler insan vücudundaki en karmaşık organlardan biridir ve çok sayıda işlevleri bulunmaktadır. Böbreklerin işlevlerinin anlaşılması için fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekmektedir. ...devamı ☟

Böbrek fizyolojisi
Böbrek Fizyolojisi

} Böbrekler insan vücudundaki en karmaşık örgenlerden biridir ve çok sayıda işlevleri bulunmaktadır. Böbreklerin işlevlerinin anlaşılması için fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Boşaltım organları olarak böbrekler, kansıvısında derişimleri olağan değerleri dışında olan elementlerin ve bilesiklerin sidikte atılımlarını düzenleyerek, derişimlerini kontrol altında tutar. Böylece gerek fizyolojik önemi olan moleküller (elektrolitler, glikoz) gerekse de organik atıklar kansıvısında belirli düzeyler arasında izler, ve vücudun dengesini (homeostaz) bozmaz. Vücut dengesinin ayarlanmasını büyük ölçüde üstlenen böbrekler, ayrıca, vücuttaki türlü sıvı bölmelerinin hacmini ve bunların her birindeki çözeltilerin derişimlerini de düzenler. Böbrekler aynı zamanda birer iç salgı bezleridir (endokrin organlardır): renin, eritropoietin salgılayıp, vitamin D'yi etkin duruma getiren tepkimeyi tetikler. Bu maddede önce kavramlar teker teker irdelenecek, ondan sonra böbreğin işlevleri bu temeller üzerine oturtulacaktır. ==KavramlarBöbrek arındırması Arındırma (klirens olarak da bilinir) kavramı, birim zamanda moleküllerin kansıvısından temizlenmesiyle ilgilidir. Bütün-vücut arındırması bir molekülün vücuttan tüm organlarca birim zamanda atılmasının ölçüsüdür. Tanım olarak, böbrek arındırması böbrekler tarafından birim zamanda bir molekülün bütünüyle arındırıldığı kansıvısının hacmidir. Bir molekülün böbrek arındırması ne denli çoksa, o denli yüksek hacimde kansıvısından bütünüyle temizleniyor demektir. Bir molekülün böbrek arındırmasının denklemi: C = \frac C = bir molekülün arındırılması (mL/dakika) , U = o molekülün sidikteki derişimi (mg/mL) , V = birim zamanda idrar hacmi (mL/dakika), U*V = bir molekülün birim zamanda sidikteki toplam ağırlığı (mg/dakika), and P = o molekülün kansıvısındaki derişimi.

Türlü moleküllerin böbrek arındırması

Herhangi bir molekülün böbrek arındırması hesaplanabilir. Bir bileşiğin niteliğine göre böbrek arındırması sıfırdan 600 mL/dakika'ya dek çıkabilir. Bileşiklerdeki bu ayrımların nedeni, böbreklerin o bileşikleri ne miktarda süzdüğüne, borucuklarda ne oranda geri emildiğine ve salgılanıldığına bağlıdır. Örneğin, albümin bileşiğinin böbrek arındırması sıfıra yakındır, çünkü albümin yumakçık (glomerülüs) yapısından süzülmez. Glikozun da böbrek arındırması sıfıra yakındır, ancak bunun nedeni albümin'inkinden ayrıdır: glikoz, albüminin aksine yumakçıkta süzülür, ancak neredeyse tümü yakınsal borucuklarda geri emilir. Dolayısıyla, sidikte olağan koşullarda hiç glikoz bulunmaz. Bu da glikozün böbrek arındırmasının sıfır olduğu anlamına gelir; böbrek kandan glikozu hiç arındırmaz. Öteki elementlerin ve bilesiklerin (Na+, üre, fosfat ve Cl- gibi) böbrek arındırması sıfırın üstündededir, çünkü yumakçıkta süzülürler ve kısmen geri emilirler. Inülin (fruktozun çoklu bileşiğidir) özel bir durumdur. İnülin tümüyle yumakçık kılcal damarlarından süzülebilir, geri emilimi ve ek salgılanımı da gerçekleşmez. Dolayısıyla inülin bileşiğinin böbrek arındırması, yumakçık süzme hızıyla (ing. glomerular filtration rate, GFR) eşittir. Bunun aksine para-aminohippurik asit (PAH) gibi bileşiklerin böbrek arındırması en yüksek düzeydedir, çünkü yüksek oranda süzülürler ve salgılanırlar. Bir bileşiğin böbrek arındırması, C adı biçiminde gösterilir.

Arındırma oranları

Yukarıda da belirtilgidiği gibi inülin bileşiğinin durumu özeldir: kanda ne derişimde inülin varsa yumakçıkta süzüldüğü, ve borucuklarda hiç geri emilime ve ek salgılanılmaya uğramadığı için C[1], yumakçık süzme hızına eşittir: inülin birim zamanda ne oranda süzülüyorsa (ml/dakika), aynı oranda sidikte atılır. Bu durumdan dolayı başka bileşiklerin böbrek arındırması inülininkiyle oranlanabilir: a.o. = \frac a.o. = arındırma orani, Cx = x bileşiğinin böbrek arındırması, Cinülin = inülin bileşiğinin böbrek arındırması. * Bu oranın 1'e eşit olduğu durumlarda (Cx/Cinulin=1), x bileşiğinin arındırması inülininki ile aynıdır. X bileşiği de, tıpkı inülin gibi tümüyle süzülmeli, geri emilmemeli ve salgılanmamalıdır; ancak bu durumda arındırması inülininkine eşit olabilir. * Bu oranın 1'den küçük olduğu durumlarda (Cx/Cinulin<1), x bileşiğinin arındırması inülininkinden düşüktür. Bileşik ya inülin gibi tümüyle süzülmüyor, ya da büyük oranda geri emiliyor anlamına gelmektedir. Örneğin, albümin hiç süzülmediği için, albüminin arındırması inülininkinden azdır. Ayrıca, Na+, Cl-, HCO3-, fosfat, üre, glikoz ve amino asitlerin böbrek arındırmaları da inülininkinden düşüktür, çünkü bu moleküller süzüldükten sonra geri emilime uğrarlar. * Bu oranın 1'den büyük olduğu durumlarda (Cx/Cinulin>1), x bileşiğinin arındırması inülininkinden büyüktür. Bu, x bileşiğinin süzüldüğü ve aynı zamanda borucuk gözelerince salgılandığı anlamına gelmektedir. Örnek olarak organik asitler ve bazlar, ve kimi durumlarda potasyum verilebilir.

Böbreğin kan akışı (BKA)

Böbrekler yürek çıktısının (yürekten birim zamanda pompalanan kan miktarıdir) yaklaşık %25'ini alırlar. Yürek çıktısının dakikada 5 litre olduğu varsayılırsa, böbrek kan akışı dakikada 1.25 litre olup, bir günde 1,800 litreye ulaşabilir. Böbreğin böyle yüksek oranda bir kan akışı olması, böbreklerin insan vücudundaki önemi göz önüne alındığında şaşırtıcı değildir.

BKA'nın ayarlanması

Herhangi bir örgende olduğu gibi BKA (Q) böbrek atar ile toplar damar arasındaki basınç farkıyla (aˆ†P) doğru orantılı, ve böbrek damarlarının direnciyle de (R) ters orantılıdır. Böbrekleri öbür örgenlerden ayıran bir özelliği, getirici ve götürücü olmak üzere iki öbek atar damarcık bulunmasıdır. Dolayısıyla gerek getirici damarların, gerekse de götürücü damarların dirençleri ayarlanarak bu verilerle böbreğin tüm direnci ayarlanabilir. Böbrek damarlarını büzen ve genişleten içsel bileşikler: * Sempatik sinir sistemi ve dolaşan katekolaminler: Getirici ve götürücü damarların ikisi de sempatik sinir sistemince uyarılırlar, ve alfa-1 alıcıları yoluyla büzülürler. Ancak, getirici damarlar üzerinde götürücülerdekine göre çok daha sayıda alfa-1 alıcıları bulunduğu için, sempatik sinir sistemince uyarılma arttıkça, getirici damarlar daha çok büzülür, ve bundan dolayı BKA da, GFR de azalır. Ağır bir kanamanın gerçekleştiği durumlarda, bu olgu gerçekleşmektedir; kan yitimini azaltmak için, böbrek getirici damarları da olmak üzere, vücuttaki damarcıkların çoğu büzülmektedir. Böylece böbrek kan akışından ödün vermeyle, dolaşım sistemi kan yitimini azaltmaya çalışır. * Anjiyotansin II: Anjiyotansin II getirici ve götürücü damarların ikisi için de güçlü bir büzücüdür. Buna bağlı olarak, bu iki damarı da büzerek direnci arttırır, ve BKA'yı buna koşut olarak azaltır. Ancak, götürücü damarlar, anjiyotansine karşı daha duyarlıdır ve bundan dolayı yumakçık süzme hızı (GFR) değişen bir biçimde etkilenir. Düşük düzeyde anjiyotansin bulunduğu durumlarda, GFR artar, yüksek düzeyde anjiyotansin bulunduğu durumlarda ise GFR azalır. Ağır kanamaların olduğu durumlarda kan yitimi, kan basıncının düşmesine neden olup, renin-anjiyotansin sisteminı tetikler. Bu durumda yüksek düzeye oluşan anjiyotansin II, getirici ve götürücü damarları büzerek BKA'yı da GFR'yi de azaltır. * Prostaglandinler: bir çok prostaglandin (PGE2, PGI2) böbrekte yerel olarak bireşimlenip, getirici ile götürücü damarların genişlemelerine neden olur. Kanama olma durumlarında, sempatik sinir sistemini uyaran ve anjiyotensin II'nin artmasına neden olan düzenek aynı zamanda prostaglandinlerin de artmasına yol açar. Bu yukarıda açıklanan sempatik sinir dizgesinin etkisine ters düşmektedir; sempatik sinir dizgesi, kan yitimini önlemek amacıyla böbrek damarları da olmak üzere, damarcıkları büzmektedir, ancak prostaglandinler bu büzme etkisini dengelemek amacıyla damarları genişletirler. Prostaglandinlerin bu ayarlayıcı özelliği olmaması durumunda, damarların aşırı daralmasından böbrek yetmezliği gelişebilir. Steroid dışı yangı önleyici ilaçlar (NSAİİ) prostaglandinlerin bireşimlenmesini baskıladıkları için, kanamalarda alınmaları durumunda böbreğin kan akışını keskin bir biçimde azaltıp, böbrekleri tehlikeye sokabilir. * Dopamin: Norepinefrinin öncül bileşiği olan dopamin, türlü örgenlerin damarlarında seçici özellikler gösterir. Düşük düzeylerde, beyin, yürek, bağırsak, ve böbrek damarcıklarını genişletirken, derideki ve kaslardaki damarcıkları büzer. Böylece, kanama durumlarında düşük ölçüde dopamin verilmesi, böbreğin ve birçok önemli örgenin kan akışının aşırı düşmesini önleyip, bu örgenleri koruyabilir. Ancak, buna karşın, kanama gibi ağır durumları olup, böbrek yetmezliğine ilerleyen hastalara dopamin verilmesinin, böbreğin işlevini iyileştirdiği tam olarak kanıtlanmamıştır.

BKA'nın öz ayarlanması

Birçok örgende olduğu gibi BKA geniş bir atar damar kan basıncı aralığında özayarlanır. Böbrek atardamarı basıncı 80 ile 200 mm Hg arasında değişebilse de, böbrek kan akışı bu aralıkta neredeyse durağandır. Basıncın 80 mm Hg'den düşük olduğu durumlarda böbrek kan akışı da azalır. Kan akışının bu geniş aralıkta dengede tutulmasının yolu damarcıkların direncinin değiştirilmesinden geçer. Böylece, böbrek atar damarındaki basıncın değişmesiyle, damarcıkların direnci de bununla orantılı olarak değişmelidir. (Q=aˆ†P/R ilkesine dayanarak). BKA'nın öz ayarlanması için direncin öncelikle getirici damarcıklarda ayarlandığına inanılmaktadır. Bu öz ayarlanmanın düzeneği tam olarak anlaşılmamaktadır. Ancak, açık olan, özerk sinir dizgesinin bu öz ayarlamada bir görevi olmadığıdır. Böbrek nakli yapılmış kişilerde, sinirsel uyarısı olmayan böbrekler de öz ayarlamayı yapabilmektedir. Bu öz ayarlamanın altında iki kuram yatmaktadır. Damarlardaki düz kas dokusundan kaynaklanan (miyojenik) ve borucuk-yumakçık geri beslemesi (tubüloglomerüler geri beslenimi): * Miyojenik varsayımı: miyojenik varsayımı, artan kan basıncının damarları esnettiğini, ve bunun, damarların çeperlerinde yer alan düz kasların kasılma tepkesine neden olduğunu öne sürer. Bunun düzeneği, düz kas gözelerinin zarında bulunan, esneme yoluyla etkin duruma gelen kalsiyum akaklarının açılmasından geçer. Bu akaklar açıkken, damar çeperlerindeki düz kasların içine daha çok kalsiyum akar, ve bu düz kasların daha da kasılmalarına neden olur. Böylece artan kan basıncına yanıt olarak kasılan kaslar direnci arttırır, ve sonuç olarak BKA'yı dengede tutar. * Borucuk-yumakçık geri beslemesi: Böbrek atardamarında kan basıncı artınca, BKA da, GFR de artar. GFR'nin artması daha çok çözüntü ve suyun, uç borucuklardaki maküla densa bölgesine ulaşmasına neden olup, bu bölgenin bunu sezmesine yol açar. Yumakçık bitişiği aygıtının (jukstaglomerüler aygıtı) bir parçası olan maküla densa, damar-etkeni bir bileşik salgılayarak getirici damarların büzülmesine neden olur. Getirici damarların büzülmesi BKA'yı da, GFR'yi de olağan değerlerine döndürür.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Böbrek
3 yıl önce

akciğerle eş güdümlü çalışır. Daha ayrıntılı bilgi için böbrek fizyolojisi maddesine bakınız. Böbrekler kan basıncının düzenlenmesinde önemli rol oynarlar...

Böbrek, Anatomi, Böbreküstü bezleri, Fasulye, Hipotalamus, Latince, Nefroloji, Omurga, Omurgalılar, Pankreas, Paratiroid
Fizyoloji
3 yıl önce

arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2017.  İnsan fizyolojisi Bitki fizyolojisi Hayvan fizyolojisi Böbrek fizyolojisi Fizyoloji Derneği18 Eylül 2019 tarihinde...

Fizyoloji, Anatomi, Bakteriyoloji, Bilim, Bitki, Biyocoğrafya, Biyofizik, Biyokimya, Biyoloji, Biyometri, Botanik
Kreatinin
3 yıl önce

Böbrek fonksiyonlarının göstergelerinden biridir. Normal kreatinin değerleri ortalama olarak 0,6-1,3 mg/Dl’dir. Bu değer 2,0 üzerinde ise böbrek yetmezliği...

Kreatinin, Böbrek yetmezliği, ,
Vazopressin
6 yıl önce

çoğunluğunda bulunan bir hormondur. Vasopressin'in birincil görevi, böbreklerden su geri emilimini arttırmaktır. Vasopressin, peptid yapısında bir hormondur...

Christian Anfinsen
6 yıl önce

Maryland Ulusal Sağlık Enstitüleri bir parçası,olarak işe alındı. Hücre fizyolojisi bölümünün Laboratuvarı başkanı olarak işine devam etti.1954 yılında bir...

Steroid
3 yıl önce

transkripsiyonu ve hücre fonksiyonunda değişimlere neden olurlar. İnsan fizyolojisi ve tıpta en önemli steroidler kolesterol, steroid hormonlar, onların...

Steroid, Androjen, Artrit, Astım, Ateroskleroz, Bitki, Böbrek, Enflamasyon, Fonksiyonel grup, Hayvan, Hormon
Anabolik steroid
3 yıl önce

hepatosellüler karsinom, kolestaz, peliosis hepatis Böbrek: böbrek hipertrofisi, nefropati, akut böbrek yetmezliği (rabdomiyolize ikincil), fokal segmental...

Motor protein
3 yıl önce

ortaya çıkar. Örneğin kinesin eksikliği Charcot–Marie–Diş hastalığı ve bazı böbrek hastalıkları olarak sınıflandırılır. Dinein eksikliği, solunum sisteminin...