Bilişsel nöropsikiyatri, akıl hastalığını ve psikopatolojiyi normal psikolojik işlev modelleri açısından anlamayı amaçlayan, bilişsel psikoloji ve nöropsikiyatriden alanlarından ortaya çıkmış, büyümekte olan çok disiplinli bir alandır. Bozulmuş bilişsel mekanizmaların nöral substratları ile ilgili araştırmalar bilişsel nöropsikiyatri ile temel nörobilimi birbirine bağlar. Alternatif olarak BNP, değişimlerinin veya bozulmalarının etkilerini inceleyerek normal psikolojik süreçleri ortaya çıkarmanın bir yolunu sunar.
"Bilişsel nöropsikiyatri" terimi Prof Hadyn Ellis ( Cardiff Üniversitesi ) tarafından Londra Psikiyatri Enstitüsü'nde Uluslararası Şizofreninin Nöropsikolojisi Sempozyumu'nda sunulan "Capgras yanılsamasının bilişsel nöropsikiyatrik kökenleri" adlı bir makalede sunuldu (Coltheart, 2007).
Klinik olarak faydalı olmasına rağmen, mevcut sendrom sınıflandırmaları (ör. DSM-IV; ICD-10) normal bilişsel süreçlerin modelleri olarak ampirik bir temele sahip değildir. Beynin nasıl çalıştığına dair hiçbir nöropsikolojik açıklama, bilişsel bir analiz seviyesi olmadan tamamlanamaz. Bilişsel nöropsikiyatri, semptomların tanınmış beyin patolojisine mi yoksa yapısal lezyonları olmayan beyin alanlarındaki veya ağlarındaki işlev bozukluğuna bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, yerleşik psikiyatrik davranışlar için bilişsel bir açıklama sunmak için tanı ve sınıflandırmanın ötesine geçer.
BNP, daha önce tuhaf bazı psikiyatrik sanrıları, özellikle de Capgras sanrılarını, Fregoli sanrılarını ve diğer sanrısal yanlış tanımlama sendromlarını açıklamadaki erken başarısından dolayı etkili olmuştur. Capgras yanılsaması "striat korteksten limbik sisteme dorsal görüş yolunda lokalize olan tanıdık uyaranlara karşı duyuşsal tepkiler, yani gizli tanımada kesinleşme olarak açıklanmaktadır. Standart moleküler hipotezlere göre, akut sanrılar bazı nöromodülatörlerin düzensiz aktivitesinin sonucudur. ”
Ek olarak, bilişsel nöropsikiyatri çalışmasının felsefe çalışmasıyla kesiştiği gösterilmiştir. Bu kavşak zihin-beden ilişkisinin yeniden gözden geçirilmesi ve nöropsikopatoloji gibi alanlarda ortaya çıkabilecek ahlaki sorunların tefekkürü etrafında dönmektedir. Örneğin, Parkinson hastalarının fiziksel eylemlerinden ahlaki olarak sorumlu tutulup tutulmayacakları göz önünde bulundurulmuştur. Bu tartışma ve çalışma, belirli koşullar altında Parkinson hastalarının kendi hareketlerini başlatabildiği ve kontrol edebileceği keşfi nedeniyle gerçekleşmiştir. Bunun gibi örnekler, "kimin deli ve kimin kötü olduğu hakkında" zor mahkeme kararlarına yol açar (Stein 1999). Bilişsel nöropsikiyatri, özellikle katatonik hastalarda örtük ve açık biliş arasındaki farkı da araştırmıştır. Nöropsikiyatri ve felsefe arasındaki köprü hakkında daha fazla bilgi için bkz. (Ör. Stein, Dan (1999). Felsefe, Psikiyatri ve Psikoloji).