bahira
Osmanlıca bahira kelimesinin Türkçe karşılığı.Süryâni rahiblerindendir. Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey'et ve nücumda ihtisas sahibiydi. Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı. Hazret-i İsâ'nın ulûhiyetini ve Hz. Meryem'in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovulmuş ve Şam yolu üzerinde Busra civârında bir manastır edinmişti.İbn-i Hişam'ın siretinde İbn-i İshak'tan rivâyet olunarak: "Bahîra, kilise âleminde büyükten büyüğe intikal edip gelen bir kitaba malik bulunuyordu. Resül-i Ekremin bütün ahvâl ve evsafı bu kitabda yazılıydı." deniliyor ki, bu kitab "El-Enbâ" ünvânıyla bıraktığı rivâyet olunan bir kitab olacaktır. Kitabın başlıca bahisleri, yakında Arabistanda bir Nebi-i Zişân çıkacağı, tevhid itikadına dâvet edeceği ve putlara ibâdetten nehyedeceği mevzuu etrafında toplanıyordu.(Meşhur Bahîra-yı Rahib'in meşhur kıssasıdır ki: Nübüvvetten evvel, Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amcası Ebu Tâlib ve bir kısım Kureyşî ile beraber, Şam tarafına ticarete gidiyorlar. Bahira-yı Râhib'in Kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular. İnsanlar ile ihtilât etmiyen münzevi Bahira-yı Râhib birden çıka geldi. Kafile içinde Muhammed-ül Emin'i (A.S.M.) gördü. Kafileye dedi: "Şu Seyyid-ül-Alemîndir ve Peygamber olacaktır." Kureyşîler dediler: "Neden biliyorsun?" Mübarek Râhib dedi ki: Siz gelirken baktım ki, havada üstünüzde bir parça bulut vardı. Siz otururken, şu Muhammed-ül-Emin (A.S.M.) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı. Hem görüyordum ki: Taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm. Bu ise, nebilere yapılır. M.)