Veliahtlığı
Başlangıçta Basra Körfezi'nden Kilikya, Suriye ve Mısır'a kadar uzanan bir imparatorluğun bu güçlü hükümdarının yaşam öyküsü, kendi yazdığı vakayinamelerdeki otobiyografik ögelerle kraliyet yazışmalarındaki bilgiler bir araya getirilerek büyük ölçüde ortaya çıkarılmıştır. Babası Asurahiddina hanedan içinde taht kavgasını önlemek amacıyla M.Ö. Mayıs 672'de Asurbanipal'i veliaht ilan etti. Başka anneden olan ama Asurbanipal'le eşit hakları bulunan kardeşi Şamaş-şum-ukin ise Babil veliahtı oldu. Asurbanipal'e öncelik tanınmasında Ama Kraliçe Nakia-zakutu'nun etkisi olduğu düşünülebilir.Asurbanipal, devlet işlerini öğrendiği yıllarda, kuzeydeki dağ kabilelerini denetlemekte ortaya çıkan sorunlarla uğraşarak deneyim kazandı. Nabu-ahi-eriba'dan tarih ve edebiyat dersleri aldı, komutan Nabu-şar-usur'dan askerlik öğrendi. Kendisinden önceki birkaç Mezopotamya kralı gibi, kutsal metinleri ve dinsel bilgileri özümledi, hem Sümer, hem de Akad dillerini öğrenerek bu dillerde yazılmış metinleri okudu. Ayrıca avcılık, okçuluk ve binicilikte kendini gösterdi. Kendi anlatımına göre, babası onu cesareti ve zekası nedeniyle kardeşlerinden önde tutmuştu. Savaşta nasıl dövüştüğüne ilişkin pek bilgi bulunmamakla birlikte, bu iddiayı doğru saymamak için de hiçbir neden mevcut değildir.
Asurbanipal kısa zamanda sarayın ve soyluların yönetiminde ağır sorumluluklar üstlendi. Hiçbir vali ya da yüksek memur ona danışılmadan atanmaz oldu. Devletin birçok inşaat işinin başında bulundu. Gönderdiği raporlarda ortaya koyduğu devlet adamı nitelikleri, babasının Mısır seferine çıkarken bütün devlet işlerinin sorumluluğunu ona bırakabilmesini sağladı. Asurahiddina'nın MÖ Aralık 669'da Harran'da ölmesinden sonra, Asurbanipal hiçbir karışıklık çıkmadan iktidarı devraldı. Ana kraliçe ise hanedan üyelerinin ve saray ileri gelenlerinin ona bağlılık yemini etmesini sağladı.
Hükümdarlığı
Asurbanipal'in ilk işi, Nil Deltasını ele geçiren ve yörede destek kazanan Mısır firavunu Taharka'nın başlattığı ayaklanmayı bastırmak oldu. Hızlı bir askeri harekatla Taharka'yı çekilmeye zorladı. Bölgenin yönetim görevlerini yerli prenslere vererek bu yöneticileri Asur garnizonlarıyla destekledi. Prenslerin bazıları gizlice Taharka'yla işbirliği yapınca, bunlar Ninive'ye gönderildi. Bölgenin yönetimini yerli yöneticilere verme politikasına bağlı kalan Asurbanipal, delta bölgesinin en yüksek yöneticiliğine getirdiği I. Neko ile bir antlaşma yaptı. Ama Taharka'nın ardılı Tanutamon'un üst üste giriştiği saldırılar, Asur'un MÖ 664-663'te bir kez daha bölgeye müdahale etmesine yol açtı. Memphis'i ele geçiren Asur birlikleri Teb'i de yağmaladı. Asurbanipal gene de politikasını değiştirmedi ve MÖ 663'te ölen Neko'nun yerine yerli bir yönetici olan Psamtik'in geçmesini kabul etti. Mısır'da sağladığı bu barış, onun başka yerlere rahatça sefer düzenlemesine olanak verdi. MÖ 654'te Asur garnizonları Mısır'dan atıldı. Ama ticaret ilişkilerinin sürmesi nedeniyle, bu kayıp Asurbanipal'in konumunu sarsmadı.Asurbanipal daha sonra, Mısır ve Lidyalıların bağımsızlık girişimlerini desteklemiş olan Fenike kenti Tyros'a (Sur) yürüdü. Tyros kuşatması başarıyla sonuçlandı, Suriye ve Kilikya hükümdarlarının yeniden Asur'a boyun eğmesini sağlandı. Bu başarı, ayrıca Lidyalı Gyges'in işgalci Kimmerlere karşı Asur'dan yardım istemesine yol açtı. Ama Lidyalı paralı askerker daha önce Mısır'a yardım ettikleri için bu istek geri çevrildi. Mannaililer karşısında askeri gücünü hemen kanıtlayan ve İskitler'in önderi Madyes'le ittifak kuran Asurbanipal Kimmerlerin ilerleyişini durdurarak dikkatini güney komşusu Babil'e çevirme olanağını buldu.
Asurbanipal, kardeşi Şamaş-şum-ukin'i Babil'in yerel yöneticisi olarak tanımış, ama yetkilerini sınırlamıştı. Buradaki Asur garnizonları ve devlet görevlileri Asurbanipal'e karşı sorumluydu. Basra ve Ur valilerini gene Asurbanipal atıyor, ayrıca Babilliler doğrudan ona başvurarak toprak bağışı alabiliyorlardı. İki kardeş, 16 yıl boyunca ilişkilerini barış içinde sürdürdüler. Elam tahtını zorla ele geçirip Asur topraklarına giren Tept-Humban öldürüldüğünde, Elam prensleri Humbanigaş ve Tammaritu, Asurluların yanında yer aldılar. Ülkeyi doğrudan Asur yönetimine bağlamak yerine bu prenslere Elam'da belli bölgelerin yönetimi verildi. Böylece Asurbanipal, büyük bir olasılıkla, hala güvendiği kardeşine de yardım etmek niyetindeydi. Bu sırada Babillilerin gönderdiği temsilcilerle görüşerek, Elam olayında suç ortaklığı eden Gambulu kabilesini cezalandırdı.
Uzun süre Babil'de kaldığı için yörenin geleneksel direniş ruhuyla dolan Şamaş-şum-ukin'in, kardeşinin yatıştırıcı politikasını zayıflık olarak değerlendirdiği ve bunu fırsat bilerek durumunu güçlendirmeye çalıştığı düşünülebilir. Nedeni ne olursa olsun, sonuçta Şamaş-şum-ukin, Asur İmparatorluğu'nun çevresindeki öteki toplulukları (Fenike, Mısır, Yahuda, Elam, Lidya ve Arap ve Keldani kabilelerini) bir araya getirip Asur'a başkaldırmaya yöneltti. Asurbanipal bu entrikalardan Babillileri sorumlu tutarak, belki bağlılıklarını da sınamak amacıyla, özel bir vergi koydu. Onların bu vergiyi ödemeyi kabul etmemesi üzerine askerlerini harekete geçirdi. Kardeşini doğrudan tehlikeye atacak yöntemlerde kaçındığını ve doğrudan harekete geçmek yerine kuşatmayı yeğlediğini düşündüren bir strateji uyguladı. Babil Vakayinamesi'ne göre "savaş üç yıl sürdü ve aralıksız çarpışmalar oldu". Elam, iç çekişmelerin getirdiği sorunlarla uğraştığı için ayaklananları destekleyemez durumdaydı; Babil'e sığınan Araplar, açlığın kol gezdiği bu kentten kaçtılar. Şamaş-şum-ukin MÖ 648'de, ateşe verilen sarayının içinde kendini öldürdü. Asurbanipal, Babil'e karşı duyduğu yakınlığı, onarım çalışmalarıyla ve Keldani soylusu Kandalano'yu genel vali atayarak ortaya koydu. Ama ayaklanmayı bastırmak için uzun bir süre daha uğraşmak zorunda kaldı. Arap kabilelerine baskınlar düzenledi, Nebatilerin önderi ile Uate ve müttefiklerini yenilgiye uğratarak Kadar kabilesini saf dışı etti. Elam'la daha zorlu bir mücadeleye girdi. Savaş MÖ 639'da Asurluların Susa'yı ele geçirmesine değin sürdü. Böylece "bütün dünya"ya egemen olan Asurbanipal, zaferini dört tutsak kralın çektiği arabasında katıldığı geçit töreniyle kutladı.
Düzeni korumak için giriştiği askeri harekatlar, Asurbanipal'in bir yönetici olarak yeteneklerinin gözardı edilmesine yol açmamalıdır. Lidyalıların ve Medlerin yayılması sonucunda kuzeydeki ve doğudaki ticaret yollarının kapanması tehlikesine karşın, Asurbanipal döneminde imparatorluk ekonomik bakımdan gelişti. Ama MÖ 631'den sonra kaynaklar yetersiz kalmaya başladı.
Asurbanipal'in ölümünden söz eden bir belge ele geçmemiştir. Ama babası gibi davranarak, oğulları Asur-etelilani ve Şin-şar-işkun'un, ülkeyi kendisinden sonra birlikte yönetmelerini sağalayacak bir düzenleme ile yetki alanlarını belirlediği sanılmaktadır. Ölümünden sonraki 20 yıl içinde imparatorluğun çökmesinin sorumluluğu Asurbanipal'in yönetimindeki zayıflıklara bağlanamaz. İmparatorluk iç çatışmalardan çok, dış baskılar yüzünden çökmüştür.
Kişiliği ve Tarihsel Önemi
Asurbanipal dine çok bağlıydı. Asur ve Babil'deki önemli kutsal yerlerin çoğunu yeniden canlandırdı. Ninive'deki "Hanedan Evi" ve İştar Tapınağı, bunlar arasında en çok özen gösterdikleriydi. Birçok kararını verirken fal baktırdığı, bu konuya özel ilgi duyduğu bilinmektedir. Yeniyıl Bayramı'nı törenlerle kutlardı. Onu Kraliçe Asur-şharrat'la bahçede akşam yemeği yerken gösteren kabartmanın bu kutlamalardan birini betimlediği sanılmaktadır. Asurbanipal'in küçük kardeşleri yaşamlarını Harran ve Asur'da rahip olarak geçirdiler.Asurbanipal, sanata düşkündü. Sümer, Babil ve Asur eserlerine sarayında yer verirdi. Şu anda Britanya Müzesi’nde sergilenen bu eserler Mezopotamya tarihi ile ilgili önemli bilgiler taşımaktadır. Ninive'de Ortadoğu'nun ilk sistematik kitaplığını kurmuştur. Asurbanipal'in tarihteki önemi bilim, sanat ve din gibi konulara duyduğu ilgi sonucunda gerçekleştirdiği işlerden de kaynaklanır. Ninive'de Ortadoğu'nun sistemli biçimde toplanıp kataloglanmış ilk kitaplığını o kurmuştur. Bu kitaplıktan günümüze kalan yaklaşık 20.720 tablet British Museum'dadır. Asurbanipal'in yazıcıları, onun emri üzerine tapınak kitaplıklarında buldukları her türden metnin aslını ya da kopyasını topladılar. Bunlar Asur, Nimrud ve Ninive'den getirilen tablet koleksiyonuna eklendi. Bunların çoğu, gözlenen belli olaylara, insan, hayvan ve bitkilerin özellikleriyle davranışlarına, Güneş, Ay, gezegen ve yıldızların hareketlerine dayanan fal metinlerinden oluşur. Ayrıca, yazıcıların eğitimi için gereken Sümerce, Akadca ve başka dillerde sözlükler de vardır. Asurbanipal, büyü ve ayin metinleri ile dua, masal, atasözü gibi mtinlerin yanı sıra gerek dinsel gerek din dışı pek çok yapıtı da kitaplığına getirtmişti. Yaradılış, Gılgamış, Irra, Etana ve Anzu gibi gelenksel Mezopotamya destanlarının günümüze kalabilmesinde en büyük rolü onun kurduğu bu kitaplık oynamıştır. Kitaplıkta el kitaplarının, bilimsel metinlerin ve Binbir Gece Masalları'ndan birinin ilk örneği olan Nippur'la Yoksul Adam gibi bazı halk öykülerinin bulunması, bu kitaplığın, yalnızca kahinlerin ve kralın manevi esenliğinden sorumlu olan başka kişilerin gereksinmeleri için kurulmuş olmadığını gösterir. Asurbanipal'in kişisel edebiyat merakına da karşılık veren bu kitaplığın kil tabletlerinin çoğunun üstünde, krallığa ait olduğunu gösteren simgeler vardır.
Asurbanipal güzel sanatların da koruyucusuydu. Ninive'de yeni yaptırdığı ya da onarttığı saraylarda, hükümdarlık döneminin tarihsel olaylarını ve törenlerini simgeleyen kabartmalar görülür. Bunların üsluplarında, daha önceki dönemlerinkilerle karşılaştırıldığında, dikati çekici bir gelişme görülür. Birçok kabartma ise eski dönemlerde rastlanmayan destansı özellikler taşır. Bu da Asurbanipal'in canlı ve güçlü kişiliğinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.