Ariel Şaron
, 1928’de doğdu. 14 yaşında İsrail Ordusu’na girdi. Şaron, ordu bünyesinde özel komando birliği kurarak ülke güvenliğinin korunmasında etkin görev üstlendi. Tel Aviv Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gören Ariel Şaron’un komutasındaki İsrail askerleri 1953 yılında bir Filistin köyünü basarak 60 sivili katletti. Tarihçilere göre Şaron, bu saldırı sırasında askerlerine 'herkesi öldürün' emri verdi.Arial Şaron 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda yer aldı ve 1972’de ordudan ayrıldı. Aradan 1 yıl geçmeden 6 Ekim 1973’de, Mısır’ın tüm Sina Yarımadası’nı aldığı büyük zaferiyle sonuçlanan, İsrail’in en büyük dini bayramına denk gelen Yom Kippur Savaşı’nda orduya geri çağrıldı. Knesset’e 1973’te seçilen Şaron, 1 yıl sonra istifa ederek dönemin Başbakanı İzak Rabin’e güvenlik danışmanı oldu. Arial Şaron 1982 yılında Savunma Bakanı oldu. Ve 18 Eylül 1982'de Şaron, İsrail Ordusuna "Filistin mülteci kamplarının yerle bir edilmesi" emrini verdi. Saldırı sonucunda 600 filistinli ölürken, 1800 filistinlinin kayıp olduğu açıklandı. Filistin kaynakları hiçbir iz bırakmadan kaybolan sivillerin Falanjist milisler ve İsrail askerleri tarafından öldürüldükten sonra gizlice gömüldüğünü iddia etti. Şaron, otobiyografisinde, katliam emirlerinin bazılarını kabul etti ve bunları 'hata' olarak nitelidi. 1983 yılında hakkında soruşturma açıldı. Şaron, Sabra ve Şatilla katliamlarından 'dolaylı olarak sorumlu' bulundu ve bakanlık görevinden azledildi. Ama Şaron, İsrail sağı için her zaman popüler bir sima olmayı başardı.
Şaron Yerleşim Bakanı olduğu doksanlarda Batı Şeria ve Gazze'de 1967 işgali sırasında alınan bölgeleri yerleşime açtı. 1996 yılında Netanyahu iktidara geldiğinde onu da kabineye alması için yoğun baskıyla karşılaştı. 1998 yılında dışişleri bakanı oldu. 1999 yılında Netanyahu'nun seçim hezimetinin ardından Likud liderliğine geldi. Gelir gelmez de kışkırtıcı faaliyetlere başladı. Müslümanlarca kutsal olan Mescid-i Aksa’ya yürüdü ve bu konuda kışkırtıcı açıklamalar yaptı.
Şubat 2001 tarihnde seçmenlerin ancak %60’nın oy kullandığı seçimlerde %60’lık bir oyla iktidara geldi. İktidara gelmesi tüm dünya tarafından tedirginlikle yarattı. Gazeteci Phil Reeves bu konuda şunları söylüyordu:
“73 yaşındaki Likud lideri Ariel Şaron, şubat ayında ülkenin başına geçti ve 1983’teki Şabra-Şatilla katliamlarıyla ilgili soruşturmanın onu küçük düşürmesinin ardından, bir daha İsrail’e lider olamayacağını düşünenleri şaşırttı. Yoğunlaşan şiddetten bıkan ve hükümetin yürüttüğü mükemmel halkla ilişkiler kampanyasıyla ikna olan İsrailli seçmenler, kendilerini güvene kavuşturarak Yaser Arafat’a sert çıkacağını düşündükleri bu adama döndüler. Şaron, beklenmedik bir farkla, 21 aydır başbakan olan Ehud Barak’ı gönderip iktidara geldi. Artık eski düşmanı Yaser Arafat ile yüz yüzeydi. Bölgenin kaderi, iki yetmişlik adamın elindeydi: Filistinlileri askeri güçle hizaya sokabileceğine inanan inatçı bir İsrail ideoloğu, eski bir general ile, Batı ile ilişkilerini düzeltmek ve sokakta giderek yükselen radikal dalga arasında sonsuz bir mücadeleye kilitlenen değişken Filistin lideri.”
Şaron 2001 yılı sonu ve 2002 başında izlediği politikalarla bu tedirginlikleri boşa çıkarmadı. Zeevi suikastını bahane ederek filistin yerleşim bölgelerini bombalatan Şaron, çocuk, kadın demeden bir çok filistinlinin de ölmesine neden oldu. 2002'nin Şubat ayında ise geniş bir harekat başlatırken, mülteci kamplarına da saldırı emri verdi. Gazze’deki mülteci kamplarına yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar sırasında da 24 Filistinli öldü.
bevis0405 - 2 ay önce