Hıristiyanlık, Roma ve Bizans imparatorluklarının resmi dini olduktan sonra, Hıristiyanlık adı altında büyük bir taassubla akla sığmaz zulümler yapılmaya başlandı. İnsanların tüylerini ürperten Engizisyon mahkemeleri kurarak yüz binlerce insanı, haksız yere ve çok kereler servetlerini ele geçirmek için işkenceler yaparak öldürdüler. Hıristiyanlar içinde bu zulümlere isyan edenler çıktı. Luther Martin ismindeki papaz, 1517 yılında papaya isyan etti. Protestanlık mezhebini kurdu. Luther Martin ve Calvin (Kalven) Hıristiyanlıkta son değişiklikleri yapıp, İsa aleyhisselamın Havarilerinden işitilen doğru şeylere yalanlar da katarak birbirine uymayan inciller meydana getirdiler. Böylece hıristiyanlık ismiyle akıl ve hakikat dışında bir din meydana geldi.
Luther’in kurduğu protestanlık ilk zamanlarda İngiltere’de fazla ilgi uyandırmadı. İngiltere, Katolik mezhebine bağlılığına devam etti. Yalnız bu durum uzun zaman devam etmedi. Nihayet 1534’de İngiltere kralı Sekizinci Henry, Papaya isyan etti. İsyan sebebi ise, karısı Catherine’den boşanıp Anne Boleyn adlı bir kadınla evlenmesini papanın kabul etmemesi idi. Bunun üzerine kral katolik kilisesi ile ilgisini keserek protestanlık esasına uygun Anglikan kilisesini kurdu ve papalığın imtiyazlarını kaldırarak kendisini İngiliz kilisesinin büyüğü olarak ilan ettirdi. Altıncı Edward devrinde 42 maddelik bir inanç belgesiyle İngilizce olarak bir ibadet tüzüğü meydana getirildi. Elisabeth tahta geçince, katoliklik ile protestanlık arasında bir orta yol durumunda olan Anglikanizmin inanç belgesini yeniden yazdırarak 39 maddeye indirdi (1563). Sonraki asırlarda çeşitli grublara ayrılan anglikanizm mensupları protestan ve katolik kiliselerine yakınlaşma eğilimi gösterdiler. Halen İngiltere’nin resmi dini ve mezhebidir. Hıristiyanların bütün fırkalarının ister katolikler, ister protestanlar, isterse anglikanlar olsun hepsinin hak din olan İslamiyet’e karşı çirkin hücumları vardır. Bunlar birbirlerine de düşmandırlar. Hepsi politik menfeatler uğruna birbirlerinin gözlerini oymaktadırlar. Luther fırkası ile Kalvin fırkası ve diğer protestan fırkalarının birbirlerine olan düşmanlıkları, katoliklerle protestanların birbirlerine olan düşmanlıklarından daha az değildir.
Kilisenin Katolik veya Protestan kimliği üzerindeki yeri
İngiltere Kralı VIII. Henry döneminde Anglikanizm, dini anlaşmazlıklardan öte yargılama sorunları –özellikle kralın her ülkenin kilisesinin özerk olması gerektiği düşüncesi- üzerine kuruluydu. Yasal yollardan Protestanlığın bazı öğreti ve ayin inançlarını içeren milli kilise yaratma ve kurumu farklı dini gruplardan olanlara mümkün olduğunca hoşgörülü hale getirme çabaları birleştirilerek toplumsal bağlılık ve barışı sağlamak hedeflendi. Sonuç diğer Hıristiyan hareketlerinden farklı özellikler taşıyordu. Genellikle sorun Anglikan Mezhebi’nin bir Protestan veya Katolik kilisesi olarak mı yoksa Hıristiyanlığın bir araya getirici bir bağı olarak mı tanımlanmalı sorusundan çıkıyordu. Anglikan Mezhebi’nin resmi durumu Roma Katolik ve Ortodoksları gibi İsa’nın ortaya koyduğu gibi ‘Tek, Kutsal, Katolik, Apostolik Kilise’ kavramlarının farklı bir dalıydı. Katolik ve Protestan arasındaki ayrım ve benzerlik bazı Anglikan Kiliseleri’nde ve mezhep üyeleri arasında tartışma konusuydu. 19.yüzyıl ortalarındaki Oxford Hareketi (Oxford Movement) birçok Anglikan Kilisesi ayin ve ibadet şekillerini tekrar gözden geçirerek Protestan (Reformed) geleneklerinden farklılaştırdılar. Bu farklılık adak törenleri ve Katolik öğeleri içeren ayinleri de kapsadı. Ayinlerle ilgili birçok değişiklik yapılmasına rağmen Anglikanizm inanç bakımından Protestanlıktan birçok iz taşır.Yol gösterici ilkeler
Anglikan öğretileri yargıdan, dini bir kavim kurucusundan (Luther ya da Calvin gibi) ya da bir inançtan doğmadı. Onlara göre en eski Anglikan dini belge ve inancın anahtarı olan, dini en iyi anlatan kitap olarak gördükleri Book of Common Prayer’dır. Yol gösterici olarak dua kitabını esas almaları Latince ‘lex orandi, lex credendi’ (inanların hukuku inancın hukukudur) şeklinde ifade edilir. Dua kitabında Anglikanizm’in temel öğretileri olarak Havariler, İznik Konsili’nde alınan kararlar, ‘Baba, Oğul, Kutsal Ruh Üçlemesi’ (trinity), İncil, adak törenleri, günlük ibadetler, Yeni Ahit öğretileri olarak belirtilir.Muhafazakar Anglikanlar Roma Katoliklerine olan karşıtlıklarından dolayı Thirty Nine Articles’a (39 makale)yöneldi. Bir süre sonra Anglikan ruhban sınıfının tümü bu makaleleri temel aldı. Ancak günümüzde bu makaleler artık sadece Anglikan kimliğini şekillendiren tarihi belgeler olarak görülüyor.
Anglikanlar ‘belli kutsallıklar’(standard divines) üzerinde itibar sahibi olmak istiyorlardı. Bunların en etkili olanlarından biri 16.yüzyılda bir rahip ve teolog olan ve 1660’dan sonra Anglikanizm’in kurucusu sayılan Richard Hooker’dır. Hooker Anglikanizm’in öğretilerinin oluşmasında İncil’den ve geleneklerden daha fazla etkili bir şey olmadığını söyler.
Son olarak Anglikanizm’in İngiltere dışına yayılması, dua kitaplarının çeşitlenmesi ve kiliselerin bir çatı altında toplanması hakkındaki görüşlerin artması, Anglikan kimliğinin daha belirginleşmesine neden oldu. Özetle İncil’in inançla ilgili her şeyi kapsadığına inandılar ve İznik Konsilinde alınan kararlara ve Havarilere olan bağlılığa büyük önem verdiler.
Anglikan Din Adamları
Anglikan geleneğinde bazı yazarların eserleri inanç için standart kutsalların belirlenmesinde, ibadet şekillerinde ve öğretilerin oluşmasında önemli rol oynadı. Anglikan rahipleri hakkında kesin bir liste olmamasına rağmen bu kişilerin adı azizlerle birlikte anıldı ve çalışmaları bir araya getirildi. Anglikan rahipleri genellikle ‘via media’yı (orta yol) Tanrı ve Tanrı’nın krallığının evrensel olduğunun kanıtı olarak yorumladı. Bu din adamları İncil’i hadislere göre mantık çerçevesinde yorumladılar. Tanrı-doğa ve Tanrı-insan arasındaki dünyevi ve ruhani ilişkilerde görev aldılar. 16 ve 17.yüzyıllardaki Anglikan rahipleri Thomas Cranmer, John Jewel, Richard Hooker, Lancelot Andrewes ve Jeremy Taylor etkili olan isimlerdi. Bu dönemde etkili bir isim olan Hooker 1593 yılında kilise ve devlet yönetimi arasındaki ilişkiyi inceleyen eseri Of the Laws of Ecclesiastical Polity’i yayımladı. Bu eserde ayrıca etik, kutsama törenleri, İncil’in yorumlanması ve İsa’nın kurtuluşu gibi konulara geniş yer verdi. Hooker teolojinin ibadeti ve kilisenin topluma karşı görevlerini de kapsadığını açıklamaya çalıştı.19.yüzyılda Anglikanizm’de iki önemli hareket belirdi: Ahitleri ‘İsa’nın ışığı’ olarak gören Cambridge Platonism (Cambridge Üniversitesinde bir birkaç felsefeciden oluşan bir grup) ile Kutsal Ruh’un kişisel deneyimlerine vurgu yapan Evangelical Revival (Protestan Uyanışı. Cambridge Platonist hareketi Latitudinarianism adında bir okulda gelişti. Evangelical Revival hareketi insanlardaki değişikliği ve inançtaki adilliğin önemini vurgulayan John Wesley ve Charles Simeon etkisinde gelişti. Wesley ve George Whitefield İlk Büyük Uyanış’ı (First Great Awakening) tetikledikleri yolunda Birleşik Devletler’den bir mesaj aldı ve metodizm diye adlandırılan ancak Amerikan Devrimi’nden sonra yıkılacak olan Anglo-Amerikan hareketini başlattılar.
19.yüzyılda önceki Anglikan rahiplerinin öğretilerinde yeni bir vurgu vardı: John Keble, Edward Bouverie Pusey ve John Henry Newman gibi din adamları eski kilise geleneklerini reddederek Anglikan ve Protestan geleneklerinden de öte eski gelenekler yerleştirdiler. Onların bu değişiklik çalışmaları Katolik kimliğini Anglikan kilisesine sokmak isteyen Oxford Movement (Oxford Hareketi) tarafından ilgi gördü. Frederick Denison Maurice’in The Kingdom of Christ (İsa’nın Krallığı) adlı eseri diğer bir hareket olan Hıristiyan Sosyalizmi’nde (Christian socialism) önemli rol oynadı. Maurice bu eserinde Hooker’ın bahsettiği Anglikanizm’in canlı maneviyatı vurgusunu sosyal adalet için zorunlu hale getirdi.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi