NBA'de oynayan en popüler oyunculardan biridir. Birçok rekoru vardır. Dört kez NBA sayı kralı olmuştur. Kariyer sayı ortalaması 28 sayıdır. Basketboldan önce Amerikan futbolu oynamıstır.
Iverson, 1996 NBA Draftı'nda birinci sıradan seçilerek NBA'e dahil olmuştur. O draft NBA tarihinin en iyi draftı olarak söylenmektedir. 2005 yılında Orlando Magic'e atmış olduğu 60 sayıyla kariyer rekorunu kırmıştır. Kariyer asist rekoru 16, blok rekoru 3, top çalma rekoru 9, ribaund rekoru 11 dir. Kariyerinde sadece bir kez triple double yapmıştır. LA Clippers'a karşı 2002'de 30 sayı, 10 ribound, 11 asistle gerçekleştirmiştir.Kariyeri boyunca all-nba first team 'e 3 kez all-nba second team'e de 3 kez secilmiştir
Bazen saha dışında yaptığı olaylardan dolayı tepki almıştır. Allen Iverson'ın Tiura adında bir kızı ve Allen adında bir oğlu vardır. Sports Illustrated dergisini okumaktan hoşlanır. Samuel L. Jackson ve Al Pacino en sevdiği aktörlerdir. Küçükken yaşadığı ev, Hampton şehrinin kanalizasyon borularının tam üstündeydi. Ne zaman kanalizasyon taşsa bütün pislik eve dolardı. Biyolojik babası zaten hiçbir zaman ortada yoktu. Annesi onu doğurduğunda henüz 15 yaşındaydı. Geçim sıkıntısı içindeydiler, elektrik ve suları çoğu zaman kesikti. Yiyecek bulamadıkları oluyordu. Allen Ezail Iverson hayatının en değerli basketini o ortamdan sıçrayıp 2001 yılında Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi NBA'de MVP (En Değerli Oyuncu) seçilerek attı. Forması ABD'de en çok satılan beş formadan biri. üstelik çocukken bu sporu "yumuşak" bulduğu için basketbol oynamak istememişti. Bir gün annesi ona Air Jordan model basketbol ayakkabıları aldı ve ağlayan çocuğunu zorla sahaya götürdü. Beraber Amerikan futbolu oynadığı birkaç arkadaşını gören Iverson bir denemeyi kabul etti. Pek çok arkadaşı basketbol sayesinde para kazanıp "ghetto"lardan kurtulmak istiyordu. En çok isteyen ise Iverson'dı.
17 yaşında hapse girdi. Lise yıllarında yerel bir yıldız olmuştu bile. Bethel High'ın hem Amerikan futbolu hem basketbol takımında oynuyordu ve iki takım da Iverson sayesinde Virginia eyalet şampiyonluğuna gidiyordu. Tribünlerde, büyük çoğunluğunu siyah gençlerin oluşturduğu özel seyircisi bile vardı. Ama bir maçta bu grup beyaz gençle kavga edince Iverson'ı hapse götürecek olaylar başladı. Kavga sırasında bir beyaz kızın kafasına sandalyeyle vurduğu gerekçesiyle mahkemeye çıkarıldı. 17 yaşındaydı ama yetişkinler için uygulanan prosedürle yargılandı.
Iverson taraftarları, bu büyük kavgada sadece dört siyahın suçlandığını ve her şeyin, beyaz bir izleyicinin Iverson'a siyahları aşağılayıcı bir ifade olan "nigger" diye bağırmasıyla başladığını iddia etti. Iverson ise kavga başlayınca oradan uzaklaştığını söylüyordu: "Ben bir kıza vuracak adam mıyım? Bari adamın birine vurduğumu söyleselerdi!" Ama Iverson'ın bu kıza saldırdığını gördüğünü söyleyen pek çok tanık vardı. Zaten uslu bir çocuk olarak tanınmıyordu. Ve 5 yıl hapisle cezalandırıldı. Cezaevinde geçirdiği dört ay Iverson'ın hayatını değiştirdi. Mahkumlar onu zaten tanıyorlardı ve korumalarına aldılar. Annesi ve kız kardeşleri de Iverson'ın arkadaşlarının korumasındaydı. O ise geleceğini düşünüyordu. ıyi bir öğrenci değildi. Bu yüzden üniversitelere kabul edilmeyebilirdi. Nitekim Kentucky üniversitesi'nden gelen bir bursu kaçırmıştı. Bu arada devreye Virginia eyaletinin ilk siyah valisi Doug Wilder girdi, dört ay sonra Iverson şartlı tahliyeyle serbest kaldı. Ve siyasette ırk ayrımcılığı üzerine ülke çapında bir tartışma başladı. Hırslı ve becerikli bu oyuncunun annesi, ondan yalnızca 15 yaş daha büyük. Henüz reşit olmadan bir erken çocuk dünyaya getiren Ann Iverson, üstelik evli de değil o zaman...
Yasadışı bir ilişkiden dünyaya gelen Allen Ezail Iverson, Hampton Virginia'da, 7 Haziran 1975'te çarpıcı bir yoksulluğun içinde doğar. Onu annesi Ann büyütür; babası Allen'i hiç görmez. Babasıyla tanışması için, 22 yaşına dek beklemesi gerekir. Gerçek babasının adı Allen Broughton'dur ama Iverson baba olarak Michael Freeman'ı tanır. Freeman ise 1988'e kadar Newport limanında işçi olarak çalışır; o yıl başından fena bir kaza geçer ve bir dizi sıkıntı başgösterir, hırsızlık türünden suçlara bulaşır ve hapse düşer. Allen Iverson baba olarak tanıdığı Freeman'ı bir ziyaretinde, yürekler acısı halini görür; ayakkabı diye giydiği şeyden ötürü üşütmüş, kemiklerine kadar morarmıştır. Allen kendi ayakkabılarını çıkarıp ona verir ve evine yalınayak döner. Freeman'ın kazasından sonra, annesi Ann Iverson da limanda çalışmaya başlamıştır ama aileyi çevirecek parayı kazanamaz. 1991'e gelindiğinde Allen'in kardeşi Ieisha doğar. Kızcağızın sağlığı fenadır, pek sıkıntılı bir bebeklik yaşar.
Allen'in büyüdüğü, yetiştiği yoksulluk bu kertededir. çoğu günler su, elektrik yoktur; ısınmak için sokaktan bazı atıklar toplamak zorundadırlar. Kendilerini, bulaşıklarını temizleyecek suyu, apartmanın bodrumundaki borulardan sızan suları eve taşıyarak elde ederler. Henüz delikanlılık çağına adım atmadan önce, çoğunlukla evinde kalmamaya başlamıştır Allen, uyumak için basketbol takımındaki arkadaşlarının evlerine gider, Coach'larından yardım ister hatta kimi zaman spor salonunun sıralarını yatak olarak kullanır. Başlarda Allen basketbola pek ısınamaz. Basketbolun yeterince "sert" bir spor olmadığını düşünmektedir. Onun favori sporu Amerikan futboludur. Kendine sorarsanız, halen sporun hası, futboldur... Okuldan döndüğünde, annesi ona müjdeyi verir: Onu minikler takımı için basketbol kursuna yazdırmıştır. Gönülsüzdür, annesi ilk gün onu zorla kursa götürür. Orada fikrini çabucak değiştirir çünkü futbol takımından arkadaşlarının da aynı yerde olduğunu görmüştür çünkü... Ve 9 yaşından bu yana, basketbol Allen Iverson'un hayatındadır. Lise yıllarında (Hampton'daki Bethel High School) hem futbol, hem basketbol takımındadır. Daha junior iken Virginia AAA futbol oyuncusu kategorisine adı yazılır.
Allen hapisteyken Coach dahil bütün takım, yakınları ve dostları, Iverson'un suçsuzluğunu, serbest bırakılmasını vurgulayan t-shirtlerle dolaşırlar. Bu arada, mahkemede verdiği cevaplar nedeniyle, yakınları ona "The Answer" (Cevap) lakabını takarlar. Bu lakabı halen başarıyla üzerinde taşıyan Allen Iverson, bizim liglerimizde ancak bir takımın kaydedebileceği kadar sayıyı tek başına tabelaya yazdırarak, başka bir yazıya konuk edeceğimiz Kobe Bryant'ın rekoruna bir gün sonra "cevap" vermiştir... Hapiste olduğu sırada Allen, Kentucky üniversitesine kayıt yaptırma şansını da yitirir. Yine hapiste iken, hep yaptığı gibi, sabah 5:30'da uyanıp, şut çalıştığı için, bugünkü çizgisine ulaştığı anlaşılıyor. Fakat bu hapis serüveni çok ibret verici anılarla doludur.
çıktıktan sonra gençlere lise diploması dağıtan bir merkeze yazılır ve haftanın beş günü, günde 6 saat Sue Lambiot adlı bir hanımdan ders alır. Sonunda diplomasına kavuşur. Bu sürede annesi, Coach Thompson'u (Georgetown üniversitesi) ziyaret etmiş ve Allen'i kanatlarının altına almasını istemiştir. Thompson, bir coach değil, baba figürü olarak Allen'in hayatına girecek ve onun başarısına doğrudan destek olacaktır. Yakınları, Thompson'un başına bela olacak bu problemli çocuğu neden himaye ettiğini sorarlar. Ama o aynı kanıda değildir; Thompson, Allen'da hatalar yapmış ama inanılmaz becerisi olan bir insan görmektedir çünkü... Allen ağlayarak ailesinden ayrıldıktan sonra Georgetown'u sever ve Sanat Okuluna gider. Resme karşı doğuştan yeteneklidir ve ilk olarak, efsane Michael Jordan'ın resmini çizip, kapısına asar... Georgetown'daki oda arkadaşı da basketbolcudur, ABD çapında ün kazanmış bir savunma oyuncusudur, 26.6 ile şehrin en skorer elemanı olmuştur ve bunlar sayesinde Allen iyice gaza gelir. Ailesinin yoksulluğu nedeniyle de bir an önce profesyonel olmayi şiddetle istemektedir. Hem annesinin sıkıntıları bir yandan büyürken, bir yandan da ona bir kız çocuk veren kız arkadaşı Tawanna Turner'a bakması gerekmektedir.
Iverson özgürlüğüne kavuşunca Georgetown üniversitesi'ne gitti. Annesi, basketbol antrenörü John Thompson'la konuşmuş ve oğlunun oraya kabulünü sağlamıştı. 1994 yılında girdiği üniversiteyi profesyonel olmak için 1996'da terk etti. Ve Philadelphia 76ers'a katıldı. ılk yılında takımın kötü performansına rağmen kalitesini gösterdi ve "Yılın çaylağı" seçildi. Bir sonraki sezon takımın başında Larry Brown vardı. Genç oyuncularda kısa sürede büyük gelişme sağlamasıyla tanınan Brown, sonraki sezon takıma sekiz sene sonraki ilk play-off'unu getiriyor ve Doğu Konferansı'nda yarı finale taşıyordu. Iverson da en çok sayı atan oyuncu oldu.
Boyu 1.83 cm, kilosu ise 74,8 kg'dir. Georgetown Üniversitesi'nden 1996 yılında mezun olmuştur. Kendisine özel üretilen Reebok marka ayakkabı giymektedir. Lakabı "The Answer"dır. 25 Aralık 2006'da Denver Nuggets'a takas olmuştur.