aldatmak
1 . Beklenmedik bir davranışla yanıltmak:
"Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır."- P. Safa.
2 . Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak:
"Üç defadır bu yezit beni aldatıyor."- B. Felek.
3 . Birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek:
"Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi."-
4 . Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek:
"Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor."- Y. K. Beyatlı.
5 . Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek.
6 . Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek.
7 . Oyalamak, avutmak.
aldatmak
Türkçe aldatmak kelimesinin İngilizce karşılığı.
v. cheat, delude, two-time, be unfaithful; deceive, defraud, fake, feint, bamboozle, bilk, cuckold, do down, double cross, play smb. false, finagle, fox, gammon, gull, gyp, have, hocus, hoodwink, hornswoggle, humbug, palter, put it over on, sell
aldatmak
beklenmedik bir davranışla yanıltmak; bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek.
karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden, gereği gibi uyanık olmayışından yararlanarak onun zararına kazanç sağlamak; ayartmak, kötü yola sürüklemek.
birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek; (karı ya da koca) eşine sadakatsizlik etmek.
aldatmak
Türkçe aldatmak kelimesinin Fransızca karşılığı.
abuser, tromper, amuser, berner, décevoir, donner le change à, duper, en imposer, feinter, illusionner, jouer, blouser, mettre dedans, refaire, tricher
aldatmak
Türkçe aldatmak kelimesinin Almanca karşılığı.
v. äffen, anscheißen, barbieren, belämmern, belügen, bescheißen
sl.], beschummeln, beschuppen, beschwindeln, betölpeln, betören, betrügen, bluffen, düpieren, einwickeln, foppen, hereinlegen, hörnen, lackieren, mystifizieren, narren, nasführen, schwindeln, täuschen, trügen, überlisten