Akşemseddin'in asıl ünü, büyük veli Hacı Bayram ile tanışmasından sonra başlamıştır. İlmi konulardaki önemli başarılardan sonra tasavvuf konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da Sultan İkinci Murad'ın emir ve isteğiyle Fatih Sultan Mehmed'in hocalığına tayin edilmişti. İstanbul'un fethi sırasında büyük yararlılıklar göstermiş, genç sultanı teşvik ederek zaferin kazanılmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Fethin en önemli günlerinde Ebu Eyyub'el Ensari'nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükseltmişti. Dünya malına önem vermeyen ve Fatih Sultan Mehmed'in büyük saygı ve sevgisini kazanan Akşemseddin, doğum yeri olan Göynük'te 15 Ocak 1459 tarihinde vefat etti.
Alıntı
Cihan padişahı Fatih Sultan Mehmed'in derviş olma talebini geri çeviren Akşemseddin'in, sultanın kırılması karşısında verdiği cevap çok önemlidir: "Dervişlikte bir halet vardır ki, eğer lezzet alınırsa, saltanat işlerinden kesin olarak el çekmek lazım gelir. Memleketin işleri ihtilal bulur. O takdirde, hem siz ve hem de biz vebale gireriz..." (Solakzade Tarihi, c. I, s. 273) Şeyhin bu sözleri karşısında teselli bulan Fatih, ikibin altın göndererek onu taltif etmek ister. Fakat Akşemseddin bu parayı kabul etmez ve geri gönderir.Rivayete göre, padişah bir gün Akşemseddin'in çadırına girmiş, ancak şeyh hiç kımıldamadan öylece yerinde oturmaya devam etmiş. Bu hale çok üzülen padişah, Ahmed Paşa'ya: "Şeyh bize kıyam etmeyip yerinden kımıldamadığı için hatırım kırılmıştır ve gönlüm mahzundur" diye yakınmıştır. Akşemseddin'i iyi tanıyan Ahmed Paşa, padişaha şeyhin bu hareketini şöyle izah etmiştir: "Bu büyük fetih, önceki padişahlara ve mübarek ecdadınıza müyesser olmayıp size nasip olmakla, sizde bir çeşit gurur müşahade eylemiş, bu yüzden riayet ve tazimde kusur göstermiştir. Gerçekten maksatları sizden o gururun izalesine gayret gösterip ayağa kalkmadı." Bu izah üzerine rahatlayan padişah gece yarısı Akşemseddin'i ziyaret etmiş ve kendisiyle sabaha kadar sohbet edip sabah namazını da Şeyhle birlikte eda etmiştir.
Aynı zamanda şair de olan Akşemseddin, "terki can, binişan, bigüman" kafiyeleriyle kendisini şu şiirinde ne güzel anlatıvermiş :
Canı canan isteyenler terki can olmak gerek Âlemi devri zamanda binişan olmak gerek
Lamüsellim kaydımış gavvas olan gevher bulur Gevheri gayb isteyenler binişan olmak gerek
Rükni a'zam sıdk u himmet i'tikadı pak imiş Biriya ihlası mahz bigüman olmak gerek
Nahv u sarf u mantık u hey'et nücum u ilm ü tıb Meclisin terk eyleyüp andan revan olmak gerek
Sen seni altın sanursın altunun oda bırak Safi olup gıll u gışdan pakcan olmak gerek
Bildügün terk eylegil hestiligün elden bırak Işkıla pervane tek bicism ü can olmak gerek
Şems istersin ki sultan sohbetine iresin Kapusında çok zamanlar pasuban olmak gerek
Bu bilginin alıntı başlıklı bölümü Sızıntı Dergisinin http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=299008928f&k=257&1625970766 adresindeki yazıdan alıntılanmıştır.