Akyazı, Yapraklı

Kısaca: Rivayete göre ticaretin kervanlarla yapıldığı dönemlerde, kervanlardan birisinin yolu köyün bulunduğu araziye uğramış. Köyün üst başına geldiklerinde mola vermişler. O dönemlerde köyün olduğu arazi boş imiş. ...devamı ☟

Akyazı, Yapraklı
Akyazı, Yapraklı

Rivayete göre ticaretin kervanlarla yapıldığı dönemlerde, kervanlardan birisinin yolu köyün bulunduğu araziye uğramış. Köyün üst başına geldiklerinde mola vermişler. O dönemlerde köyün olduğu arazi boş imiş. Mola verinde kervan dinlenmeye çekilmiş. Kervancıbaşı bir müddet sonra vadiyi seyre dalmış. Seyrettikçe gönlünü burukluk sarmış. Bu burukluk içinde seyrettikçe seyretmiş... Ve bir ara dudaklarından şu sözler dökülüvermiş: 'Ah yazı!.. Bir de suyun olsaydı!.. İşte o zaman değerine paha biçilmezdi." Bu "Ah yazı” sözü zamanla dudaklarda tekrarlanır olmuş. Daha sonra burada bir köy kurulmuş. "Ah yazı" kelimesi zaman içinde "Ak yazı" olarak köye ad olarak yerleşmiş. Ayrıca köylülerin anlattıklarına göre, 1071 Malazgirt Zaferi'nden sonra, Anadolu'da Selçuklu Türklerinin yurt tutmaya başladığı dönemlerde, köy buraya kurulmuş olup, bu günkü ilçe merkezi Yapraklı'nın da henüz burada kurulmaması nedeniyle geniş bir araziye sahip olan Akyazı'nın sınırları Merkez Ahlat ve Merzi köylerine kadar uzanıyormuş. Köy üç tarafı tepelerle çevrili bir vadi üzerine kurulmuştur. Köyün ön tarafında açık bir arazi yapısı göze çarpar. Köyün ayrıca mahallesi yoktur.

a. Sınırları ve Komşuları: Doğusunda Kıvçak, güneydoğusunda Doğanbey, Şıhosman (Tatlıpınar), batısında Yapraklı ilçesi, güneybatısında Buluca, kuzeyinde Kavak ve kuzeybatısında İğdir köyleri yer alır. Yolu şosedir. İlçeye 5, İle 30 km uzaklıktadır. 1988 yılı durumuna göre 30 traktör, 10 kamyon, 1 otobüs ve 2 adet otomobil vardır. Bu araçlar köyün ulaşım ve taşıma işlerinde kullanıldığı gibi, tarım alanında da yararlanılır. 1980 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre; kadın 206, erkek 174, toplam 380 nüfusa sahip iken, 1990 nüfus sayımında köy nüfusunun 308'e düştüğü görülmektedir. Köyün faydalanabileceği akarsu yoktur. Gölpınarı ve İğdir mevkilerinden gelen iki çeşme suyu vardır. Buna karşın, iğdir mevkiinden gelen suyun içilmezlik raporu olduğu kaydedilmektedir. Köyün kuzeyinde küçük bir karbonatlı su olduğu ve bu suyun hazmı kolaylaştırdığı Tayyip Başer'in notlan arasındadır. Köyde kendiliğinden yetişen bir meşelik vardır. Tabi bitki örtüsü bakımından zayıflığından olsa gerek, suni bitki örtüsü de gelişmemiştir. Sebze ve meyvecilik yapılmasına rağmen ilerleme kaydedilememiştir. Kendi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde elma ve armut yetiştirilmektedir. Arpa, buğday, fiğ ve mercimek başta gelen tarım bitkileridir. Köyün ekonomisini yakından ilgilendiren, hatta ekonomisinin temelini oluşturan küçükbaş hayvan yetiştiriciliğidir. Köyde toplam küçükbaş hayvan sayısı 750 iken, büyükbaş hayvan sayısı 150 kadardır. Ayrıca 70 dolayında kümes hayvanı beslenmektedir. 85 dolayında fenni arı kovanı vardır. Yörenin özelliğine uygun olarak kurt. tilki, tavşan, sansar gibi yabani ve ev hayvanlarına; keklik, güvercin, bıldırcına; yırtıcı kuşlardan doğan, kartal ve puhu kuşlarına da rastlanılmaktadır.

b. Evliyalar ve Yatırlar MUSTAFA ELİMADİOĞLU ŞEYH MEHMET YAVSI MUHİDDİN Muhitinde Benli Muhiddin adıyla anılan Şeyh Mehmet Yavsı kendisini takiben yazdığımız Şeyhülislam Ebussuut Efendi'nin babasıdır. Aslen Yapraklı'nın Akyazı köyündendir. 15. yüzyılda yaşamış olup Hacı Bayram Veli halifelerindendir. Köyünde medfundur. Türbesi Çankırı ve köyleri halkı için ziyaretgahdır. Ölüm tarihi belli değildir. Yetmişbeş yazma eserden toplanmış 1264 sayfalı, 2 cilt yazma bir eseri olan Tuhfe-ı Naili (Naili Hediyesi)'de Yavsı Mehmed'in İskilipli olduğu kaydedilmekte ise de, İskilip'in o devirde Çankırı sancağına, Yapraklı ve Akyazı'nın da İskilip'e bağlı olması Benli Muhiddin'in Akyazılı olduğunu açıkça göstermektedir. EBUSSUUD MEHMET EFENDİ (HOCA ÇELEBİ) Şeyh Yavsı Mehmet Muhıddin ve Benli Muhiddin adı ile anılan Şeyh Mehmet Muhiddin oğlu Ebussuud Mehmet Efendi 1490 tarihinde İstanbul civarında Müderris köyünde doğmuştur. Babasının İstanbul Müderris köyünde hocalık etmesi dolayısıyla orada doğmuş ve ilk-orta tahsilini (medrese tahsili) İstanbul ve Kütahya'da yaparak, önce İnegöl Medresesi'ne tayin olunmuş, daha sonra Bursa ve İstanbul'da mutasarrıf olarak görev yapmıştır. 8 yıl Rumeli Kadı Askerliğinde çalışan ve onu takiben de Kanuni Sultan Süleyman tarafından Şeyhülislamlığa getirilmiş olan (Şimdiki Diyanet İşleri Başkanlığı) bu değerli hemşehrimiz imparatorluğun en parlak devrinde Kanuni'nin ve oğlu II. Selim'in zamanında 30 yıl kadar bu vazifede çalışmıştır. İmparatorluk devrinde devlet idaresi daha çok şeyhülislamların dini esaslara göre verdiği fetvalara dayanılarak yürütüldüğü için, Ebus-sud Mehmet Efendi'nin 30 yıl imparatorluğu ve Kanuni gibi bir imparatoru idare ettiğini kabul etmek lazımdır. Sessiz, sakın tabiatlı çocuklara "Ebussuud Efendi'nin torunu musun" diye Çankırı'da öteden beri söylenmektedir ki bu da Ebussuud'un uzun müddet Çankırı'da benimsendiğini göstermeye kafidir. 1574 tarihinde İstanbul'da vefat ederek Eyüp Sultan'a gömülmüştür.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.