|isim = Afşin
|harita2 =
|harita2 boyut =
|harita2 açıklama =
|harita1 =
|harita1 boyut = 80
|harita1 açıklama =
|harita = Kahramanmaras_Turkey_Provinces_locator.jpga€
|harita boyut = 250
|harita açıklama = Turkiye'de yeri
|bölge = Doğu Anadolu
|il = Kahramanmaraş
|şehir nüfusu = 54.191
|ilçe nüfusu = 92.718
|nüfus_itibariyle = 2000
|nüfus_ref = [1]
|nüfus yoğunluğu =
|yüzölçümü =1387
|rakım = 1230
|lat_deg =
|lat_min =
|lat_hem =
|lon_deg =
|lon_min =
|lon_hem =
|posta kodu = 46500
|alan kodu = 0344
|plaka = 46
|kaymakam = Yusuf Gökhan Yolcu
|belediye başkanı = İrfan Gedikbaşı
|websitesi = Belediye
|ilçe = Kaymakamlık}}
İlçenin tarihi M.Ö.3000 yıllarına dayanmaktadır. Binboğa dağlarının eteklerinde kurulmuş olan İlçenin eski adı ARABİSUS olup, EFSUS (Efesus) ve YARPUZ isimlerini de almıştır. 1944 yılında Afşin adını almış ve aynı yıl 4642 Sayılı Kanunla İlçe olmuştur.
Tarihi M.Ö. 3000 yılına uzanan Afşin'de, Hitit'ler, Asur'lular, Pers'ler, Makedonya'lılar, Roma'lılar, Bizans'lılar ve zaman zaman Araplar hakim olmuşlardır. 1071 Malazgirt Zaferiyle Selçuklu' ların egemenliğine girmiş, 1522 yılından sonra Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Afşin Cumhuriyet dönemiyle birlikte bugüne kadar bir çok uygarlığın yaşadığı yer olarak günümüze kadar gelmiştir. Yukarıda sayılan uygarlıklara ait kalıntılar ilçenin muhtelif yerlerinde bu tez'i doğrulayacak biçimde ayakta durmaktadır.Ayrıca Türkiye'nin en önemli ozanlarında Aşık Mahsuni Şerif te Afşin'in Berçenek köyündendir.
Denizden 1230 metre yükseklikte bulunan Afşin'de, karasal iklim hakim olup, Termik Santrallerin bölgede inşası ile ekonomik canlılık kazanmıştır. 10 Kasaba ve 46 köye sahip olan ilçenin toplam 92.718 nüfusu bulunmaktadır.
Ayrıca Türkiye'nin birinci Dünyanın ikinci büyük termik santrali yine bu ilçededir.
ESHAB-I KEHF (MAÄARA ARKADAŞLARI)
Eshab'ül-Kehf hadisesi Kur'anı Kerim' de ve diğer semavi kitaplarda Bas-ü badel mevt (Yeniden dirilme) inancının delilleri arasında gösterilir. Buna göre;
Efsus ya da Yarpuz denilen bir şehirde Dakyanus (Dakyus) adında bir zalim hükümdar halkı kendisine ve putlarına taptırırmış. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkarlarmış.
Bunu haber alan Dakyanus'tan kaçan gençler, kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çoban ve Kıtmir adındaki köpeği de onlara katılır. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan Eshab'ül-Kehf burada uykuya dalarlar Kralın vezirleri mağarayı bulurlar. Ancak korkularından içeri giremezler. Eshab'ül-Kehf, burada ise çıkamayıp helak olsunlar diyerek mağaranın ağızını ördürürler.
Eshab'ül-Kehf, bir rivayete göre 309 sene bu vaziyette kalırlar. Uyandıklarında, acıktıklarından bahisle içlerinden Yemliha' yı şehire ekmek almaya gönderirler.
Şehirde, Dakyanus zamanından kalma para ile alışveriş yapmak isteyen Yemliha'dan şüphelenen halk, onu mahkemeye çıkartır. Mahkemede halini anlatan Yemliha, delil için kalabalığı mağaranın olduğu yere getirir. Ancak, mağarada kendisini bekleyen arkadaşlarının korkabileceğinden bahisle, içeriye yalnız girip onlara durumu anlatacağını söyleyerek ayrılır ve sır olup gider. Bu olay, zalim Dakyanus'tan yüzyıllarca sene sonra Allah'a inanmakla beraber ahirete ve yeniden dirilmeye inanmayan halk için müthiş bir mucize olur. Devrin kralının duaları da böylece kabul olmuş olur.
Kur'an'ı Kerimde yer alan Kehf suresin'de mağara arkadaşlarının durumuna değinilmiş ancak ayrıntılı bilgi verilmemiştir. Kehf suresinin 9.ayetinde "Sen Eshab-ı Kehf'i ve Rakimi keramatlerimizden biri mi sandın "sözleri ile Hz. Peygambere seslenildikten sonra,mağara arkadaşları ile ilgili bilgi verilmeye başlanmaktadır.
(Bazı kimseler): ” Onlar üçtür,dördüncüleri köpekleridir” diyecekler bunlar.
(bazıları da): ”onlar beştir altıncıları köpekleridir”diyecekler.bunlar gaybı taşlamaktır.
(bazıları ise):”Onlar yedidir,sekizincileri köpekleridir” diyecekler. Der ki:”Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir.
Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır”. O halde onlar hakkında,(sana bildirilen) açık deliller dışında bir münakaşaya girme ve onlar hakkında hiç kimseden bir şey sorma (Kehf suresi 22) Hiçbir şey için “Bunu yarı yapacağım”deme! (Kehf suresi 23) Ancak “Allah dilerse (yaparım)” (de). Bunu unuttuğun taktirde Rabbini an ve, “Umarım ki Rabbim, beni bundan daha yakın olan bir yola iletir”de! (Kehf suresi 24)
Onlar mağaralarında üç yüzyıl kaldılar. Buna dokuz yıl daha ilave etmişlerdir. (Kehf suresi 25)
Kur'an'ı Kerim de yedi uyurların isimleriyle ilgili herhangi bir ibare bulunmamakla birlikte halk arasında isimleri şöyledir: Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayuş ve köpeklerinin ismi Kıtmir'dir. Taberi'ye göre mağara arkadaşlarının reisi Mekselina idi. Diğerlerinden üçü Dakyanus'un (Decius) sağ kolu diğer üçü ise sol kolu idiler. Kefeştatayuş ise yolda onlara katılan çoban olup Kıtmir de onun köpeğidir.
Selçuklular devrinde Eshab'ül Kehf mağarasının Afşin yakınlarında olduğuna kesin şekilde inanılıyordu. Bunu 13. yy ın birinci yarısında Selçuklu devleti' nin Maraş valisi Nusreteddin Hasan Bey'in buraya bir tekke, mescid ve bir de medrese yaptırmasından anlıyoruz. Mescid incelendiğinde mağaranın önündeki küçük kilisenin mescide katıldığını kolaylıkla anlayabiliyoruz. Kilisenin burada bulunması bizi önemli gerçeklere götürmektedir. Selçuklular devrinde külliyenin yapılması esnasında burada kilisenin bulunması Anadolu Hıristiyanları'nın da mağara arkadaşlarının burada uyuduklarına inandıklarını gösterir.
Eshab'ül Kehf in Afşin'de bulunduğu inancı Selçuklulardan sonra Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti zamanında da buranın ihya edilmesini sağlamıştır.
Kaldı ki Kur'an'ı Kerim'deki Kehf suresinde yer alan 17. ayette a€˜Güneşi, doğduğu zaman mağaralarının sağına eğilirken, battığı zaman da sol taraftan onları keser geçerken görürsün. Onlar mağaranın geniş bir köşesinde idiler.....' şeklindeki ibare incelendiğinde ve Afşin'de bulunan mağarayla karşılaştırıldığında birebir uyum gösterdiği bariz bir şekilde görülür.
Mağara arkadaşlarının Afşin'de bulunan mağarada uyudukları kanıtlar tarafından gösterilmekle birlikte bizim asıl vurgulamak istediğimiz; bu gençlerin Allah'a olan muhabbetidir.
HIRISTİYANLIK'TA ESHAB'ÜL KEHF
Roma hükümdarı Decius Hırıstiyanlığı takip etmeye ve hırıstiyanları öldürmeye başlayınca asil bir aileden olan yedi kardeş dinlerini terk etmelerini isteyen Efesos valisinin aldırış etmediler ve yanlarında köpekleri de olduğu halde bir mağaraya sığındılar. Onları açlıktan öldürmek isteyen
Hırıstiyanlık karşıtları mağaranın girişini duvar örerek kapattılar. Ancak bu iş sona ermeden önce bir hırıstiyan olayın içeriğini anlatan bakır levhayı yedi uyurların sığındığı mağaranın içine attı.
Aradan 158 veya 197 yıl geçtikten sonra,408 veya 447 yılında uyandılar. Bu inançlı kişiler bir gece uyuduklarını düşünüyorlardı. Yedi kardeş içlerinden birini yiyecek malzemeler almak üzere şehre gönderdiler. Dışarıya çıkan kardeş kapılardaki haç işaretlerini görünce çok şaşırdı. Elinde Decius döneminden kalma paralarla gezen bu genç halk tarafından ilgi ve hayretle karşılandı.
Efes Piskoposu, bu ilgi çekici olayı görmeleri için İmparator II. Teodosius ile imparatoriçeyi davet etti.
Hep beraber mağarada onları ziyaret ettiler. Bu inançlı kardeşler insanların dirileceklerini ispat ettikten sonra tekrar uykuya daldılar.
Yediuyurlar Hırıstiyanlarca aziz olarak görülür. Şu anki durumunu bilmemekle beraber daha önce 27 Temmuz'da Latin kiliselerince anılırlardı.Ortodoks kilisesine göre Yediuyurlar 4 Ağustos'ta mağaraya saklanmışlar, 22 Ekim'de de uyanmışlardır. Bu günlerde dini ayinler yapılır ve yortular arasında yer alırdı. Yediuyurların Latince adları şöyleydi; Maximianus, Malchus (marhus), Martinianus, Constantinu, Dionysius, Iohannes, ve Serapio.
İlgili bağlantılar
- T.C Afşin Kaymakamlığı
- Afşin Belediyesi
- Eshab-ı kehf Resmi Web Sitesi
- ATSO (Afşin Ticaret ve Sanayi Odası)
- Yerel Gazetesi
}