Diyarbakır Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu mezunudur.
Babası Şeyh Şahabettin, Şeyh Said'in yeğeni aynı zamanda onun kızı Ayşan Hanım ile evliydi. 1925'deki isyanın ardından Şeyh Sait ve pek çok yakını idam edildi. Ailenin hayatta olan mensupları da sürgüne gönderildiler. Sürgüne gönderilenler, 1929'un Mart ayında Takrir-i Sükun Kanunu'nun kaldırılmasıyla memleketlerine geri dönebildi. Ancak topraklarına el konulmuştu. Tekrar gidip yerleşmelerine izin verilmiş, fakat araziler resmen verilmemişti. Bu arada Soyadı Kanunu çıkarılmış, Şeyh Said ailesinin bir kısmına sürgünde Fırat soyadı verilmişti. Ancak Aile 1935'de ikinci kez sürgüne tabi tutuldu.
Çok partili dönemin başlaması ile TBMM, 8 Haziran 1947'de 5098 sayılı kanunu kabul ederek, 1934'teki Mecburi İskan Kanunu'nun bazı maddelerini değiştirmiş, bazı maddelerini de yürürlükten kaldırmıştı. Böylece Fırat ailesi bir kaç günlük yolculuğun ardından Hınıs'ın Kolhisar köyüne döndüler. İlk kez 1957'de 7 yıl yaşını büyüterek DP Erzurum milletvekili oldu. 27 Mayıs Darbesi'nde tutuklanan yaklaşık 500 kişinin içinde en genciydi. 1,5 yıla yakın Yassıada'da kaldı. Yargılama sonucu önce idam cezasına çarptırıldı, daha sonra cezası hapis cezasına çevrildi ve 1,5 sene de Kayseri cezaevinde kaldı.}
1991'de Erzurum'dan DYP milletvekili seçildi, ancak daha sonra hükümetin Kürt politikasıyla ters düşerek istifa etti. Bir ara RP'den ihraç edilen Hasan Mezarcı ile yeni bir parti kuruluşuna çalıştı, sonuç alamadı. Bilahare Yeni Demokrasi Hareketi ile temas kurdu. Hak ve Özgürlükler Partisi'ni kurdu.
Kürtçe ve Türkçe'nin yanısıra Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca da konuşan Fırat, TBMM'nin en çok yabancı dil bilen üyelerindendi. Şuan HAKPAR onursal başkanıdır.