Toroslar Anadolu Yarımadasının güneyinde, kabaca doğu-batı doğrultusunda geniş yaylar çizerek uzanan dağ sıraları. Toros Dağları genç kıvrımlı silsilelerden meydana gelmiştir. Bilim adamlarına göre, Üçüncü Jeolojik Zamanın özellikle ortalarında vuku bulan şiddetli kıvrılma hareketleri neticesinde oluşmuştur. Bu dönem öncesinde bugünkü Akdeniz Havzası ile Alp Dağ sisteminin bulunduğu alanda geniş ve derin bir tortulaşma ortamı olan, Tetis jeoseklinali uzanmaktaydı. Özellikle İkinci Jeolojik Zamanın son devri olan Kretase ve Üçüncü Jeolojik Zamanın başlarında bu denizde meydana gelen tortul katmanlar daha sonra kuzey ve güneyden gelen yan basınçlarla kıvrılarak yükselmişlerdir. Böylece bugün değişik sıralar halinde, yer yer geniş yaylar çizerek kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan Alp sistemi teşekkül etmiştir.
Akdeniz kıyılarına paralel bir uzanış gösteren Toroslar üç kısma ayrılır: Batıda Antalya Körfezinin her iki kıyısına paralel sıralar meydana getiren Batı Toroslar; Taşeli Platosunu da içine alacak biçimde doğuda Zamantı Suyu, Dumanlı Dağ yöresine kadar uzanan Orta Toroslar ve bu sıraların da doğusunda Tahtalı, Munzur, Karasu-Aras dağlarını içine alan Doğu Toroslar.
Batı Toroslar: Antalya Körfezi batısında uzanan sıraları kabaca kuzeydoğu-güneybatı yönlüdür. Körfezin hemen batısındaki Beydağları en önemli sıralardır. Göller yöresinde karışık bir görünüm arz eden sıralar, Beyşehir Gölü ile Antalya Körfezi doğusunda belirgin sıralar halindedir. Burada dış kısımdaki Sultan Dağları, Dedegöl, Akdağ, Geyik Dağı sıraları en önemlileridir. Bu dağların uzanışı kabaca kuzeybatı-güneydoğu yönlüdür. Antalya Körfezi kuzeyinde Antalya ve çevresini Göller Yöresi ve diğer bölgelerimize bağlayan eksen üzerinde Çubuk Boğazı, önemli bir geçit sahasıdır. Batı Toroslar Taşeli Platosuna kadar uzanır ve orada gözden kaybolur.
Orta Toroslar: Taşeli Platosu ile Uzunyayla Platosu arasında kalan Orta Toros sıraları başlangıçta Göksu Nehri ve kolları tarafından derince yarılmıştır. Orta Toroslarda irtifa kuzeydoğu yönde gittikçe artar. Toros sıralarının en yüksek noktalarına Bolkar Dağları(Medetsiz 3585 m) ve Aladağlar (Demirkazık 3756 m) üzerinde erişilir. Bu dağlar arasındaki Çakıt Vadisi ve bu vadinin batısındaki Külek Boğazı ilkçağlardan beri önemini muhafaza eden bir ulaşım yoludur.
Doğu Toroslar: Aladağlar’dan sonra Toros Dağları değişik kollar halinde doğuya doğru uzanır. Bu sıralardan Doğu Anadolu bölgesinin merkezi kesimine doğru uzananlar arasında Tahtalı, Munzur, Karasu-Aras dağları en önemli silsileler olarak görülürler. Kuzeyde Hınzır, güneyde ise Güneydoğu Toroslar diğer önemli sıradağları teşkil ederler.
İklim ve bitki örtüsü: Akdeniz bölgesinde Toros Dağlarının denize bakan yamaçları tipik Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu yamaçlarda yüksekliğin artışına paralel olarak iklim karakteri sertleşir ve nitekim yüksek platolarda ve iç kesimlerde kara iklimi niteliği arz eder. Kış aylarında Toroslar’ın denize bakan yamaçlarında yer yer 2000 mm’yi aşan yağışlar tespit edilebilir. Yüksek alanlarda kar uzun süre kalır. Doğu yönde iklim karakteri çok daha serttir. Akdeniz iklimi dar kıyı şeridi boyunca uzanır ve daha geniş bir alan olarak Çukurova’da bu iklime uygun zirai ürünler yetiştirilir.
Toroslar’ın Akdeniz iklimi hüküm süren bölümlerinde makiler, yer yer iğne yapraklı çam ormanları, hatta bazı korunabilen alanlarında sedir türleri bulunur. İç kesimler orman örtüsünün tahribi neticesinde çıplak ve kıraçtır. Bütün bunlara rağmen Türkiye orman varlığının % 25’i Akdeniz bölgesinde, özellikle Toros Dağları üzerinde yer alır.
Bu dağlarda kalker taşları fazlaca bulunur. Dolayısıyla bu taşların erimesine bağlı olarak zengin bir karst topoğrafyası, özellikle Batı ve Orta Toroslarda hakim durumdadır.
Yapraklarını döken ve her mevsim yeşil kalan ağaçları, derin vadileri, akarsuları ve şelaleleri ile Toros Dağları, mukayese edilemez güzellikte bir doğaya sahiptir. Eriyen kar suyu nehirleri besler ve Haziran ortToros Dağları, Türkiye'nin Akdeniz kıyılarına paralel olarak, Rodos Adası'ndan Suriye sınırına kadar yaklaşık 2.000 kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmaktadır. Bu zincirin en yüksek noktası yaklaşık 4.000 metrelik Demirkazık zirvesidir. Torosların bu bölgesi Aladağlar adıyla anılmaktadır. Anadolu Yarımadasının güneyinde, kabaca doğu-batı doğrultusunda geniş yaylar çizerek uzanan dağ sıraları. Toros Dağları genç kıvrımlı silsilelerden meydana gelmiştir. İlim adamlarına göre, Üçüncü Jeolojik Zamanın özellikle ortalarında vuku bulan şiddetli kıvrılma hareketleri neticesinde teşekkül etmiştir. Bu dönem öncesinde bugünkü Akdeniz Havzası ile Alp Dağ sisteminin bulunduğu alanda geniş ve derin bir tortulaşma ortamı olan, Tetis jeoseklinali uzanmaktaydı. Özellikle İkinci Jeolojik Zamanın son devri olan Kretase ve Üçüncü Jeolojik Zamanın başlarında bu denizde meydana gelen tortul katmanlar daha sonra kuzey ve güneyden gelen yan basınçlarla kıvrılarak yükselmişlerdir. Böylece bugün değişik sıralar halinde, yer yer geniş yaylar çizerek kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan Alp sistemi teşekkül etmiştir.
Akdeniz kıyılarına paralel bir uzanış gösteren Toroslar üç kısma ayrılır: Batıda Antalya Körfezinin her iki kıyısına paralel sıralar meydana getiren Batı Toroslar; Taşeli Platosunu da içine alacak biçimde doğuda Zamantı Suyu, Dumanlı Dağ yöresine kadar uzanan Orta Toroslar ve bu sıraların da doğusunda Tahtalı, Munzur, Karasu-Aras dağlarını içine alan Doğu Toroslar.
Batı Toroslar
Antalya Körfezi batısında uzanan sıraları kabaca kuzeydoğu-güneybatı yönlüdür. Körfezin hemen batısındaki Beydağları en önemli sıralardır. Göller yöresinde karışık bir görünüm arz eden sıralar, Beyşehir Gölü ile Antalya Körfezi doğusunda belirgin sıralar halindedir. Burada dış kısımdaki Sultan Dağları, Dedegöl, Akdağ, Geyik Dağı sıraları en önemlileridir. Bu dağların uzanışı kabaca kuzeybatı-güneydoğu yönlüdür. Antalya Körfezi kuzeyinde Antalya ve çevresini Göller Yöresi ve diğer bölgelerimize bağlayan eksen üzerinde Çubuk Boğazı, önemli bir geçit sahasıdır. Batı Toroslar Taşeli Platosuna kadar uzanır ve orada gözden kaybolur.Orta Toroslar
Taşeli Platosu ile Uzunyayla Platosu arasında kalan Orta Toros sıraları başlangıçta Göksu Nehri ve kolları tarafından derince yarılmıştır. Orta Toroslarda irtifa kuzeydoğu yönde gittikçe artar. Toros sıralarının en yüksek noktalarına Bolkar Dağları (Medetsiz 3585 m) ve Aladağlar (Demirkazık 3756 m) üzerinde erişilir. Bu dağlar arasındaki Çakıt Vadisi ve bu vadinin batısındaki Külek Boğazı ilkçağlardan beri önemini muhafaza eden bir ulaşım yoludur.Doğu Toroslar
Aladağlar’dan sonra Toros Dağları değişik kollar halinde doğuya doğru uzanır. Bu sıralardan Doğu Anadolu bölgesinin merkezi kesimine doğru uzananlar arasında Tahtalı, Munzur, Karasu-Aras dağları en önemli silsileler olarak görülürler. Kuzeyde Hınzır, güneyde ise Güneydoğu Toroslar diğer önemli sıradağları teşkil ederler.İklim ve bitki örtüsü:
Akdeniz bölgesinde Toros Dağlarının denize bakan yamaçları tipik Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu yamaçlarda yüksekliğin artışına paralel olarak iklim karakteri sertleşir ve nitekim yüksek platolarda ve iç kesimlerde kara iklimi niteliği arz eder. Kış aylarında Toroslar’ın denize bakan yamaçlarında yer yer 2000 mm’yi aşan yağışlar tespit edilebilir. Yüksek alanlarda kar uzun süre kalır. Doğu yönde iklim karakteri çok daha serttir. Akdeniz iklimi dar kıyı şeridi boyunca uzanır ve daha geniş bir alan olarak Çukurova’da bu iklime uygun zirai ürünler yetiştirilir.Toroslar’ın Akdeniz iklimi hüküm süren bölümlerinde makiler, yer yer iğne yapraklı çam ormanları, hatta bazı korunabilen alanlarında sedir türleri bulunur. İç kesimler orman örtüsünün tahribi neticesinde çıplak ve kıraçtır. Bütün bunlara rağmen Türkiye orman varlığının % 25’i Akdeniz bölgesinde, özellikle Toros Dağları üzerinde yer alır.
Bu dağlarda kalker taşları fazlaca bulunur. Dolayısıyla bu taşların erimesine bağlı olarak zengin bir karst topoğrafyası, özellikle Batı ve Orta Toroslarda hakim durumdadır.
Yapraklarını döken ve her mevsim yeşil kalan ağaçları, derin vadileri, akarsuları ve şelaleleri ile Toros Dağları, mukayese edilemez güzellikte bir doğaya sahiptir. Eriyen kar suyu nehirleri besler ve Haziran ortasına kadar akarsuları görmek mümkündür.
Alanya’nın arkasında Türktaş Yayla’sına giden bir yol uzanır. Yaz geldiğinde Alanya’nın hali vakti yerinde yerlileri ve günümüzde giderek artan sayıdaki yabancı sakinleri kentin sıcağından uzaklaşabilmek için buradaki lüks villalarına gelirler. Hafta sonları pek çok aile ormanları gölgeliğinde güzel bir pikniğin tadını çıkarırlar. Eski Türkmen dinlence ve piknik alanlarında şimdilerde restoranlara rastlamak da mümkündür.
Alanya’dan biraz daha uzakta, her bahar -yüzyıllar önce olduğu gibi günümüzde de- vadilerde yer alan köylerin tüm ahalisi hep birlikte dağlara, daha yüksek yaylalara göçer. Yaylada, ortalama 1000 metre yükseklikte, keçi yetiştirip tereyağı ve peynirin yanında halı ve duvar halıları üretirler. Bu halılar geçmişte olduğu gibi dokunur. Alışılagelmiş göçebe çadırlarının yerine, sonbaharda kapatıp kış boyunca bırakması kolay olan ve az yer kaplayan küçük evler kullanırlar.
Toros Dağları doğal olarak yabancı ziyaretçiler için de çok popülerdir! Köy turları meraklısına bölgenin güzelliğini görme ve Türk kültürünü daha yakından tanıma olanağı sunmaktadır. Cip ve Quad safarileri ile Enduro turları daha maceraperest gezginlerin favorileri arasındadır.
Yörenin ziyaretçileri ve yerlileri için gözde aktivitelerden biri de dağın akarsularının çevrelerine yerleşmiş balık restoranlarına gelmektir. Masalar ve sandalyeler berrak ve serin suların içerisine yerleştirilmiştir. Konuklar ayakları akarsuyun içindeyken bir yandan da harika ve taze alabalığın tadına bakarlar.
Alanya’nın plajlarından sıkılan ve suyu çok ılık bulanlar için kuzeyde pek çok alternatif bulunmaktadır.
misafir - 9 yıl önce