Arap alfabesi, 7. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Emevi ve Abbasi imparatorlukları aracılığıyla Orta Doğu merkezli geniş bir alana yayılma olanağı bulmuş İslam dininin benimsendiği coğrafyalarda kabul gören alfabedir. Dünyada Latin alfabesinden sonra yazı dili olarak en çok kullanılan yazı sistemidir.
Arap alfabesi MS 2-4. yüzyıllar arasında aslen Fenike alfabesinden türemiş Nebati yazısından gelişmiş olmak ile birlikte günümüze ulaşan en eski yazı örnekleri MS 6. yüzyıla (Zebed 512, Harran 568) aittir. Sağdan sola yazılan Arap alfabesinde bulunan 28 ünsüzün 22 tanesi Nebati alfabesinden geçerken şekil değişikliğine uğrayan sesler olup geri kalan altı ses Arapçaya özgüdür.
Eski dünyanın üç büyük kıtasında, farklı ailelere bağlı birçok dile uygulanmış olan Arap alfabesine, harf eklemeleri yapılmış ve böylece alfabenin ıslahı yoluna girilmiştir. Farslar, bu ıslahı /ç/, /ş/ ve /j/ sesleri için ayırıcı işaretler icat ederek gerçekleştirmiştir. Türkler, bu işaretleri Farslardan aynen devralmışlardır. Türkçedeki /g/ sesi için kullanılan kef, aynı zamanda nazal n sesi için kullanılmış; bu suretle Türkçede Arap alfabesinin ilk reformu yapılmıştır. Arap alfabesi, 11. yüzyılda temel harf sistemiyle Türkler tarafından kullanılmaya başlanmış ve bu aşamada henüz Fars-Arap alfabesindeki harflerin Türk-Arap alfabesinde yer almadığı anlaşılmıştır.
Türkler tarafınca kullanımı, İslam'ın kabul edilmesiyle başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti 1928 yılında yazı sistemini değiştirerek Latin alfabesi tabanlı Türk alfabesine geçmiştir. Diğer Türk topluluklarının çoğu ve özerk Türk devletleri de 20. yüzyılın başlarından itibaren Latin alfabesini veya Kiril alfabesini kullanmaya başlamışlardır.