Şang Hanedanı
Kısaca: Çin'in tanrı olmayan bu ilk yöneticilerine Hsia Hanedanı adı verildi. Kara Çömlek köyleri gerçekte bu çağın maddi kalıntılarını temsil etmiyorsa, hiçbir arkeolojik buluntunun kesin olarak Hsia çağma ait olduğu söylenemez. Öte yandan Anyang, kesinlikle Çin tarihinde adı geçen ikinci hanedan olan Şanglara aittir. İki geleneksel kronolojiden kısa olanı, Şang Hanedanı dönemini İ.Ö. 1525-1028 tarihleri arasına koyar ve günümüzün bilginleri bu tarihin doğruluğundan kuşkulanmak için ortada hiçbir ne ...devamı ☟
İki geleneksel kronolojiden kısa olanı, Şang Hanedanı dönemini İ.Ö. 1525-1028 tarihleri arasına koyar ve günümüzün bilginleri bu tarihin doğruluğundan kuşkulanmak için ortada hiçbir neden bulunmadığı görüşündedirler. Geleneksel öyküye göre Anyang, Şangların üçüncü ve sonuncu başkentiydi. Bununla birlikte daha önceki hükümet merkezlerinin kesin yerleri şimdiye dek saptanabilmiş değildir.
Böyle tam olmaktan uzak bir arkeolojik bilgiyi yorumlarken dikkatli olmak gerektiği ortada. Fatihler, gerçekten Orta Asya'daki vadileri izleyerek gelmişlerse, bunu iki yüzyılı aşan bir süre içinde, vardıkları yerlerin kadınlarıyla evlenip, oğullarının oğullarını bir sonraki vahaya yollayarak başarmış olmalılar. Bu nedenle, Çin'de Şang Hanedanının kurulduğu tarihlerde, Hint-Avrupa barbarlarının Hindistan'a büyük yığınlarla sel gibi akışlarına benzer bir akın olduğunu düşünmek gerekmez. Ayrıca fatihlerin, çok geçmeden yeni uyruklarının kültürünün büyük bir bölümünü benimsedikleri açıkça anlaşılıyor.
Daha kesin bir deyişle, Şang aristokrasisi Sarı Irmak Vadisi'ndeki çiftçi topluluklarının tepesine oturunca, yöneticiler rantları toplamaya başlamışlar ve bu yolla sağladıkları gelirlerin bir bölümünü profesyonel zanaatçılar durumuna gelince becerileri hızla gelişen zanaatçılar topluluğunu beslemek için kullanmışlardır. Geliştirdikleri zanaatlardan bazıları, örneğin her ikisi de tunç savaş arabalı toplulukların silahlarının yapılmasında yaşamsal önemleri olan tunç dökümcülüğü ve tekerlekçilik, Çin'e yeni gelmiş zanaatlar olarak görünür.
Ne var ki, Şang gömütlerinden çıkarılan binlerce ince işlenmiş tunç tören kabı örneğinde olduğu gibi, yeni zanaatlar eski görenekler yolunda kullanılabilir. Çünkü birçok örnekte bu kaplara Kara Çömlek halkınca daha önce bilinen biçimler verilmiştir. Bu kapları süsleyen, üzerlerine kazınmış, geometrik biçimlerde çiziktirilmiş hayvan resimleri de, Kara Çömlek halkının yabancısı olmadığı daha eski bir ağaç oymacılığı sanatından gelebilir.
Anyang'dan elde edilen buluntuların önemli bir özelliği, aralarında çok sayıda "kehanet kemikleri"nin çıkmasıdır. Bunlar, o eski toplumun kahin rahiplerinin gelecek hakkında, "yağmur yağacak mı?" ve "barbarlar saldıracak mı?" türünden çeşitli ivedi sorulara yanıt almak umuduyla başvurdukları kemikler ya da bazen kaplumbağa kabuklarıdır. Kahinler, tanrıların kayrası (lütfü) işaretleri yorumlama yeteneklerini geliştirme çabası gösteren çalışkan profesyoneller olarak, bazen kemikler üzerine hem soruları hem de yanıtlarını yazmışlardır. Bunu da, çağdaş Çin ide-ografik yazısının doğrudan atası olan bir yazı biçimiyle yapmışlardır. Öyle ki, günümüzün bilginleri, bu yazıları ilk bulunduğu zaman bile okumakta hiçbir büyük güçlükle karşılaşmamışlardır.
Kehanet kemikleri üzerindeki kısa yazılardan Şang toplumu ve devleti hakkında fazla bir bilgi çıkarılamaz. Öteki arkeolojik belgeler de, Şang toplumunun savaşçı ve aristokratik bir toplum olduğundan, soylu efendileri için son derece incelikli eşyalar yapan çok becerikli küçük bir zanaatçı grubunu beslediğinden öte pek bir şey açıklamaz. Nüfusun büyük bir bölümü, sarayda ve soyluların konaklarında sürdürülen yaşamın olanaklarından yoksun olarak tarım işlerinde çalışmıştır. Şang "İmparatorluğu"nun bir üst merkezi yetke tarafından uzaktan gevşek bir biçimde denetlenen savaşçı şefler arasında bölüşülmüş olması akla yakın görünüyor. Ne var ki, bu yoldaki kanıtlar, gerçekten, kesin sonuçlara varmamıza elvermeyecek kadar azdır.
Kehanet kemikleri üzerindeki yazılar, Şang dinsel düşünceleri hakkında daha doyurucu bilgiler sağlar. Bu yazılarda, görevleri ancak ara sıra açık olarak belirtilen birçok tanrının ve tanrıçanın adlarıyla karşılaşılır. Bunlardan bazıları bir dağın, bir ırmağın, bir gölün ya da benzeri doğa özelliklerinin kişileştirilmeleri gibi görünür. Simgelerinin kesin anlamları ortaya çıkarılamamış olan ötekiler, belki de ataların ruhlarım belirtmektedir. Şanglarda, insan kurban etme göreneği vardı ve ölen bir kral tüm yakın çevresi ve saray çevresiyle birlikte gömülürdü. Çin'in daha sonraki inceliğine ters düşen bu tür özellikler, bize Şang toplumunun barbarlığa ne kadar yakın olduğunu göstermektedir.
Bu konuda henüz görüş yok.