Konu başlıkları genel olarak; edebiyat, dil, sosyoloji, güzel sanatlar, ekonomi, halk terbiyesi, spor ve halk evleri hakkındaki haberlerdir.
Önemli yazarları: Mehmet Fuat Köprülü, Recep Peker, Tahsin Banguoğlu, Suut Kemal Yetkin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer.
}
Ankara Üniversitesinin İletişim Fakültesine ait http://ilef.ankara.edu.tr/ ki/yazi.php?yad=9734 web adresinde şöyle bir ifade göze çarpmaktadır; “Ulus-devlet oluşumunda farklı topluluklardan insanların “vatandaş” haline getirilmesinde ve yeni ulusal kimliğin yerleştirilmesinde basın-yayın organlarına önemli rol düşmüştür. Türkiye`de 1930`lardan sonra yeni ulusal kimliği oluşturma araçları olan inkılapların benimsetilmesi için kurulan Halkevleri`nin ulusal yayın organı Ülkü dergisine de böyle bir rol biçilmiştir. Medya metni olarak kabul edilen Ülkü dergisinin 1933-1938 yılları arasındaki sayıları, modernleşmenin temel parametreleri olan sanayileşme, laiklik, kentleşme, demokrasi ve modern Türk insanının gündelik yaşamı başlıkları altında araştırmacı tarafından okunmuştur. Modernleşme parametreleri başlıkları altında yapılan okumalarda, dönemin yönetici eliti tarafından yeni ulusal kimliğin harcı olarak seçilen Türk Tarih Tezi`nin ve korporatizmin metinlerde baskın olduğu saptanmıştır.”19 Şubat 1932 tarihinde Halkevlerinin kurulmasından sonra Türk Ocaklarının merkezi yayın organı olan Türk Yurdu`nun yerini tutmak üzere bir dergi çıkarılmaya karar verilmiş ve bunun sonucu olarak Halkevlerinin merkezi yayım organı olan Ülkü, Şubat 1933 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Adı Mustafa Kemal tarafından konulan derginin çıkış amacını ve neleri içereceğini Recep Peker ilk sayıda yer alan “Ülkü Niçin Çıkıyor” başlıklı yazısında şöyle ifade etmektedir. “Ülkü, karanlık devirleri arkada bırakarak şerefli ve aydınlık bir istikbale giden yeni neslin heyecanını beslemek, cemiyetin kanındaki inkılap unsurlarını ısıtmak, iler, adımlarını sıklaştırmak içina€¦Ülkü, bu büyük yola katılanlar arasında kafa birliği, gönül birliği ve hareket birliğini yapmak içina€¦Ülkü, milli dile, milli tarihe, milli sanatlara ve kültüre hizmet içina€¦Ülkü, bütün gayelere hizmet yolunda çalışan Halkevlerinin ruhundaki harareti yazı vasıtasıyla yaymak içina€¦ çıkıyor”
Ülkü`de ne tür yazıların çıkacağı; “Büyük davaya inananların, buna Türk cemiyetini inandırmak, toplu ve heyecanlı bir millet kütlesi yaratmak hizmetinde vazife ve hisse almak isteyenlerin yazıları çıkacaktır” satırlarıyla açıklanmaktadır. Birinci yılın tamamlanmasının ardından yapılan bir değerlendirmede “a€¦yaşanılan inkılap devrinde her münevver Türkün bir halk rehberi ve bir inkılap yapıcısı” olduğu vurgulanmış, Ülkü`nün temel amacının da “Hangi mesleğe mensup olursa olsun, bütün münevverler arasında bir konuşma ve anlaşma vasıtası” oluşturmak olduğu belirtilmiştir. Bu yaklaşım ikinci yılın sonunda Nusret Köymen tarafından yapılan bir diğer değerlendirmede “Ülkü, okuyup yazma bilmeyen veya az bilenlerin faydalanacağı bir mecmua değil, memleket ve dünya meseleleri üzerinde kafası işleyen Türk münevverleri arasında bir fikir teşkilatlanması vücuda getirmek isteyen, milli fikir ve kültür alanında önderlik edecekler için çıkan bir fikir ve kültür mecmuası” olarak tarif edilmiştir.
Ülkü Mecmuası, I. Seri 1933-1941 yılları arasında 102 sayı; II. Seri 1941-1946 yılları arasında 126 sayı ve III. Seri 1947-1949 yılları arasında 36 sayı olmak üzere üç seri halinde yayımlanmıştır. Şubat 1933- Ağustos 1941 dönemini kapsayan 102 sayılık ilk serisinde imtiyaz sahipliğini Nusret Kemal Köymen (No:1-47) ve Fevziye Abdullah Tansel (No:48-102), umumi neşriyat yönetimini ise Necip Ali Küçüka (No:1-51), Hasan Ali Yücel (No:74-76-102) üstlenmiştir. 41. sayıdan itibaren direktörlüğü M.Fuat Köprülü yürütmüştür. 1930`ların düşünce ikliminin en azından “resmi” kesimini temsil etmesi nedeniyle Ülkü, Tek Parti yönetimi döneminin incelenmesinde en önemli kaynaklar arasında yer almaktadır.Önemli Yazarları: Mehmet Fuat Köprülü, Recep Peker , Tahsin Banguoğlu, Suut Kemal Yetkin , Ahmet Hamdi Tanpınar , Ahmet Kutsi Tecer , Şemsettin Günaltay , Naim Onat, Cevat Memduh Atlar. Makale örnekleri :
Ülkü Adı Üzerine: Ülkü`nün 1938`de çıkan 70. Sayısında yer alan, Naim Onat`ın kaleme aldığı yazıda a€˜Ülkü` adının öyküsü vardır. “Atatürk, çok zengin ve köklü dilimizi temizlemek ve sadeleştirmek yolunu açmıştı. Dilimize yerleşmiş yabancı kelimelerin yerine konuşulması kolay, tatlı ve arı Türkçe kelimeler arıyorduk. Ben Ebu Hayyan`ın a€˜el-idrak` inde a€˜amaç` ın yakın ve a€˜ülkü`nün uzak hedef yerinde izah edildiğini görmüş ve a€˜ülkü`nün a€˜ideal` karşılığı olarak kullanılmasını uygun bulmuştum. O zaman Hakimiyeti Milliye adıyla çıkan Ulus`un 4.11. 932 tarihli sayısında, ilk defa olarak bu kelimeyi şu kıta ile ortaya attım: Dilimizi yükseltmek bize kutlu bir ülkü, Yaşayan her adama tanıtmak büyük Türkü. Soyum nasıl salmışsa hep illere dal, budak, Dilimin de dillere sarılmış sağlam kökü. Bu parçanın gazetede çıkmasından sonra, Atatürk, dilci arkadaşları bir akşam köşklerine çağırmış, ve bizi bu kelime üzerine konuşmaya davet etmişti. Bu kelime üzerinde Hakimiyeti Milliye`de de bazı münakaşalar cereyan etti. 1933 yılının ilk ayında Atatürk`ü Adana istasyonunda karşılamıştım. Trende beni yanlarına çağırdılar. Mersin`e kadar devam eden yolculukta bu kelime ve daha başka dil bahisleri üzerinde konuşulmuştu. Beni görür görmez, a€˜memnun olacaksın` dediler: “Yakında çıkacak Halkevi dergisine benden bir ad istediler, sizin a€˜Ülkü`yü verdim. Bilirsiniz ki ülkü ve ülgü Türkçemizde de ölçü ve örnek de demektir. Esasen ideal de ermek istenilen amacın zihinde kurulmuş bir timsali, bir örneği değil midir?” Bir müddet sonra intişar eden Ülkü`nün ilk sayısında Atatürk`ün el yazılarıyla 23.1. 933 tarih ve Gazi M. Kemal imzalarını taşıyan şu yüksek iltifatları vardı: “Ülkü” ye: “Ülkü`den öz ülkümüzü yayma yolunda kutlu verimler beklerim” Evet, Naim Onat`ın Ülkü dergisi üzerine olan anısı kısaca böyledir. 6-Tarih Vesikaları
Tarihimizin birçok meselesinin aydınlatılması, problemlerin ortaya konabilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı Türk Kültür Eserleri Bürosu tarafından, 1941 yılı Haziranından itibaren “Tarih Vesikaları” adlı dergi çıkartılmaya başlanmıştır. İlk 12 sayı iki ayda bir düzenli olarak çıkmıştır. Bu sayıdan sonra yayına iki ay ara verilmiş, 13. sayı Ağustos 1944`te çıkartılmış, bunu 14. sayı izlemiş daha sonra derginin yayımlanmasına 1949 yılına kadar ara verilmiştir. Dergi Mayıs 1949`da 15. sayısını çıkardıktan sonra yayın hayatına tekrar ara vermiştir. Türk Kültür Eserleri Bürosu, 1952 yılında bu derginin neşrine yeniden karar vermiş, “Yeni Seri” adı ile 16. sayıdan itibaren yayına tekrar başlamıştır. Derginin 16. sayısı ancak 1955`te yayımlanabilmiş, 17 ve 18. sayılar ise Ocak 1958 ve Mart 1961`de yayımlanmıştır.
Derginin adındaki a€˜vesika` kelimesi dar manasıyla değil, tarihimize ait her nevi malzeme ve kaynakların karşılığı olarak kabul edilmiştir. Buna göre dergide; yerli ve yabancı özel ve resmi arşivlerde bulunan ve doğrudan doğruya diplomatikayı ilgilendiren vesikaların yanında ilaveler halinde bazı mühim yazma eserlere de yer verilmiştir.Ayrıca dergide bu vesikalar ve eserler hakkında tavsifi yazıları (mesela; arşiv repertuvarları ve yazma katalogları), muhtelif mevzulara ait bibliyoğrafyaları, tarihimize ait çok nadir basma eserlerin reprodüksiyonlarını ve tercümelerini, bilinmeyen vesikalara istinaden yapılmış terkibi araştırmaları bulmak mümkündür.
Vesikaların yayın tarzına gelince; genellikle, Türkçe vesika ve eserler Latin harfleriyle yayımlanmış, lüzum görüldüğünde tıpkıbasımları da yapılmıştır.Yabancı dillerde yazılmış vesika ve metinlerin ise asılları, lüzum görüldüğünde ise tercümeleri de verilmiştir. Bunların yanı sıra dergide renkli ve siyah beyaz olmak üzere çeşitli gravürler, resimler ve haritalar da bulunmaktadır.Önemli Yazarları: Derginin yazı işleri sorumluları Hikmet İlaydın ve Adnan Sadık Erzi`dir. Yazar kadrosuna bakıldığında, Türkiye`nin oldukça önemli ilim ve fikir adamlarının isimleri dikkat çekmektedir. Bunlar arasında Ömer Lütfi Barkan , Bekir Sıtkı Baykal, Halil İnalcık , Enver Ziya Karal, Neşet Çağatay, Faik Reşit Unat, Afet İnan , Uluğ İğdemir gibi isimler sayılabilir. Osmanlı tarihi ile ilgili makalelerin daha yoğun olduğu dergide, Cumhuriyet tarihi ile ilgili yayımlanan çalışmalar vesika özelliği taşımasından dolayı konu ile ilgilenen araştırmacılara büyük yarar sağlamaktadır