Hayatı
Ömer Kureyş'in Adiy boyuna mensuptur. Babası Hattab b. Nüfeyl ve annesi ise Ebu Cehil'in kardeşi veya amcasının kızı olan Hanteme'dir. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre, Büyük Ficar savaşından 4 yıl sonra dünyaya gelmiştir.Küçüklüğünde ticaret yapmış ve daha sonra da ticarete atılmıştır. Kendisi Suriye taraflarına giden ticaret kervanlarına eşlik etmekteydi. İslam öncesi dönemde Mekke eşrafı arasında yer almaktaydı. Mekke şehrinin elçilik görevini yapıyordu. Bir savaş çıkması durumunda önce Ömer karşı tarafa elçi olarak gönderilir ve döndüğünde kendisinin verdiği bilgilere göre hareket edilirdi. Bunların yanı sıra o zamanlarda kabileler arasında çıkan anlaşmazlık ve tatsızlıkların çözümünde etkin bir rol almakta ve verdiği kararlar bağlayıcı vasıf taşımaktaydı.
İslam'a girişi
Ömer o zamanlar islama karşı tepki gösterenler arasındaydı. Bir gün Muhammed'i öldürmeye karar verdi ve silah kuşanarak yola çıktı. Ancak yolda Nuaym bin Abdullah ile karşılaştı. Nuaym b. Abdullah Ömer'in niyetini anlayınca kendisine kızkardeşi ve eniştesininde İslam'a girmiş olduklarını önce onlarla uğraşması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Ömer derhal eniştesinin evine gitti. Eve girer girmez eniştesini dövmeye başlar ve araya giren kız kardeşine de vurur, kız kardeşinin burnu kanar. Kızkardeşi Ömer'e kendilerine ne yaparsa yapsın yapsın dinlerinden dönmeyeceklerini söyleyince Ömer'in duyguları kabarır ve okudukları şeyi görmek istediğini söyler. Kendisine verilen sayfalardaki Kuran'ı okuyan Ömer, Muhammed'in nerede olduğunu sorar. Daru'l-Erkam'da (Erkam'ın evinde) olduğu söylenince ve oraya gider. Muhammed'in çevresinde bulunan kişiler Ömer'i kılıçlar ile kuşanmış bir vaziyette görüncü korktular. Ancak Hamza kendilerine bir şey yapamayacağını ve sayıca fazla olduklarını söyleyerek kapıyı açar. Muhammed Ömer'i İslam'a çağırır ve Ömer hemen Kelime-i Şehadet getirerek iman ettiğini açıklar.Ömer, peygamberliğin altıncı yılında Müslüman olmuştur. O Müslüman olduğu zaman Müslümanların sayısı yetmiş-seksen kişi kadardı. Müslüman olduktan sonra sürekli Muhammed'in yanında bulunmuş, onu korumak için elinden gelen gayreti göstermiştir. Muhammed'in vefatının hemen arkasından ortaya çıkan karışıklığın Ebu Bekir'in halife seçilmesiyle yok edilmesinde Ömer büyük rol oynamıştır. Ebu Bekir'in kısa halifelik döneminde en büyük yardımcısı Ömer olmuştur.
Hilafeti
Ömer 634-644 yıllarında halifelik yapmıştır. Kur'an'daki ahlak ve adalet anlayışının uygulanması konusundaki çabalarıyla tanınır. Adaleti uygularken herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine izin vermemiştir. İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır. Onun iktidarı döneminde sosyal adalet tam anlamıyla egemen olmuştur. Her zaman halkına karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir. Tarihi kaynaklara göre bu konuda, "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu hissederim" sözü meşhurdur. Özellikle adalete vurgusu, işlerinde ve toplumsal sorunlarda adaleti temel alarak çalışması nedeniyle daha sonraki dönemlerde ve bugün sık sık adalet timsali olarak betimlenir.Ömer'in halifelik dönemi birçok yeniliğe sahne oldu. Onun zamanında ülke, yönetim birimlerine ayrıldı. Valiler, ve Halife'ye bağlı olarak kadılar atandı. İlk kez adalet işlerinde kadıların görevlendirilmesiyle, yönetim ve adalet işleri birbirinden ayrıldı. Hicri takvimin uygulamaya konulması, devletin önemli sorunlarının görüşüldüğü bir meclisin ve devlet hazinesinin oluşturulması yine bu yıllarda gerçekleşti.
Ömer bin Hattab, 644 yılında vefat etmiştir.