Vergi

Kısaca: Halk hizmetlerinde harcanmak üzere hükümet tarafından ya doğrudan doğruya ya da bazı maddelerin fiyatlarının üstüne eklemeler yapmak suretiyle herkesten toplanan para. Devletin veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin, geniş anlamdaki faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ve amme hizmetlerinin gereklerini yerine getirmek gâyesiyle, ekonomik birimlerden (bunlar gerçek veya tüzel kişiler olabilir) kânunda öngörülen esaslara uymak kaydıyla ve hukûkî zorlama altında ...devamı ☟

vergi
Vergi

Halk hizmetlerinde harcanmak üzere hükümet tarafından ya doğrudan doğruya ya da bazı maddelerin fiyatlarının üstüne eklemeler yapmak suretiyle herkesten toplanan para. Devletin veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin, geniş anlamdaki faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ve amme hizmetlerinin gereklerini yerine getirmek gayesiyle, ekonomik birimlerden (bunlar gerçek veya tüzel kişiler olabilir) kanunda öngörülen esaslara uymak kaydıyla ve hukuki zorlama altında özel bir karşılık vaadi olmaksızın geri vermemek üzere aldıkları para tutarları. Günümüzün şartlarına uygun olmak maksadıyla yapılan bu tarifin tarih boyunca vergi kavramının geçirdiği çeşitli değişmeleri kavramadığı açıktır.

Toplum hayatı yaşayan herkes, topluma karşı bir takım vazifelerle yüklüdür. Bu vazifelerin meydana getirilmesi ile toplum için iş gören hükümetler, bu işleri yapabilmek imkanlarını sağlamış olurlar. Bir hükümetin, vatandaşlarının rahat yaşaması için gerekli olan vazifelerini yapabilmesi, ancak, o hükümetin düzenleyebileceği bütçeler aracılığı ile olabilir. Bu bütçelerin düzenlenmesinde çeşitli gelirler baş rol oynar. Bu gelirlerin başında da hükümet tarafından vatandaşlardan alınan vergi yer alır. Toplumdan çeşitli gelirler elde eden bir kimse, bu gelirlerin belirli oranda olan bir bölümünü, toplum hayatın temsilcisi olan hükümete vermek suretiyle, geri vermiş olur. Böylece toplumun gelişmesi, vatandaşın daha rahat yaşama imkanlarının sağlanması, mümkün olur.

Vatandaşlardan alınan vergiler, a - Vasıtalı, b - Vasıtasız olmak üzere başlıca iki bölümde olur. Vasıtasız vergiler, hükümet tarafından, vatandaşların gelir durumlarına göre, çeşitli oranlarda doğrudan doğruya alınan vergilerdir. Her hükümet, ihtiyaçlarına, halkının uğraştığı işlere, kazanç nispet ve derecelerine göre çeşitli vergiler alır. Türkiye'de, hükümete verilen vergiler, on beşten fazladır: Gelir, Kurumlar, Esnaf, Hayvan, Veraset, Madenler, Orman, Gümrük Muameleleri, İstihlak, Av, Taşıt, Gemi, Damga, Tekel, Yol vergileri gibi.

Hükümet tarafından alınan bu vergilerin dışında, çeşitli şehir hizmetleri gören belediyeler de, o şehrin sınırları içinde bulunan vatandaşlardan, belediye hizmetlerinin görülebilmesi için çeşitli vergiler alırlar.

Vasıtalı vergiler, devlet tarafından belirli malların birim fiyatına, vergi olarak eklenen bir ek ücret şeklinde o malları kullanan vatandaşlardan tahsil edilir. (Sigara, şeker gibi)

Türk vergi mevzuatında ve özellikle VergiUsul Kanunu’nda, verginin tarifi yapılmamıştır. Ancak 1982 Anayasası’nın 73. maddesinde Vergi Ödevi başlığı altında şöyle bir ifade mevcuttur: “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” Anayasanın bu tarifine göre:

1. Verginin gayesi kamu giderlerini karşılamaktır.

2. Verginin miktarı ödeyenin mali gücüyle orantılı olacaktır.

3. Kanunla alınacaktır.

Vergi, çağdaş devlet gelirlerinin en önemlisidir. Kaynağı milli gelir ve servettir. Özelliklerinin başında cebri ve karşılıksız oluşu gelmektedir. Vergi bir kamu tüzel kişisi olan devletin egemenlik hakkı dolayısıyla tek taraflı iradeyle ihdas edilmiş bir mükellefiyettir. Devlet açısından bir alacak olan bu yükümlülük, yükümlü açısından bir kamu borcudur. Kapitalist ve karma ekonomi düzenindeki ülkelerin devlet gelirlerinin % 70-90 arasındaki bir kısmını vergi gelirleri teşkil etmektedir.

Vergi gelirlerinin toplam devlet gelirleri içindeki payı ülkelerin iktisadi seviyelerine göre değişmektedir. Gelişmiş ekonomilerde devlet gelirlerinin % 90’ı hatta daha fazlası vergi yoluyla elde olunmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerdeyse bu nispet % 70 civarındadır. Vergi gelirlerinin toplam gelirler içindeki payını etkileyen diğer bir faktör de gelirin elde edildiği dönemin şartlarıdır. Olağan dönemlerde vergi gelirlerinin payı genellikle yukarıda açıklandığı şekildedir. Olağanüstü dönemlerde ise borçlanma yoluyla gelir elde etmek yöntemine daha çok başvurulduğu için vergi gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı nisbi olarak azalmaktadır. Sosyalist ekonomilerdeyse durum farklıdır. Bu ekonomilerde temel finansman aracı merkezi planlama otoritesi tarafından belirlenen fiyattır; vergi tamamlayıcı nitelikte bir fonksiyon ifa etmektedir. Bu sebeple sosyalist ekonomilerde vergi gelirlerinin payı piyasa ekonomisindeki ülkelere oranla daha düşüktür.

Cumhuriyet dönemi itibariyle vergi sistemimize bakıldığında (1925-1950) zaman diliminde kayda değer en önemli olay olarak aşarın kaldırılması görülür. Âşar 1925’te tamamen ilga edildi. 1926 yılında ihdas edilen ve 1914 tarihli Temettü Vergisi’nin yerini alan Kazanç Vergisiyle Umumi İstihlak Vergisi’dir. Bu ikincisi Hususi İstihlak ve Eğlence Vergisiyle tamamlanmıştır. Lozan Antlaşması hükümlerine paralel olarak 1927’den itibaren hami karakterde (koruyucu) bir gümrük tarifesi de kabul edilmiştir. Kendi içinde tutarlı ve modern bir vergi sisteminin kurulması yönündeki çabalar 1925-1950 döneminde başarıya ulaştırılmamıştır. Bu dönemde vergi sisteminin geliştirilmesi bir yana, bazı dış siyasi ve ekonomik olaylar tarafından engellenmesi söz konusu olmuştur. Bu olayların en önemlileri 1929 Dünya Ekonomik Buhranı ile İkinci Dünya Savaşıdır. 1929 krizinin ortaya çıkardığı güçlükleri gidermek için 1931’de yürürlüğe konan Buhran Vergisi, krizin 1933’te sona ermiş olmasına rağmen 1950 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.

1950 yılı Türk vergiliciğinde bir dönüm noktasıdır. Çünkü, Yasama Organı’nda 1949 yılında kabul edilen Gelir Vergisi, Esnaf Vergisi, Kurumlar Vergisi ve Vergi Usul Kanunu’ndan oluşan mali reform kanunları manzumesi 1950 yılında yürürlüğe girmiştir. 1953 yılında Tahsili Emval Kanunu’nun yerini alan Amme Alacaklarının Tahsili Kanunu’nu da bu kategoride mütalaa etmek gerekir. 1950-1960 döneminin büyük reformları 1956 yılında kabul edilip, 1957 yılında uygulanmasına başlanılan Gider Vergileriyle tamamlanmıştır.

1960’tan sonraki dönemde Türk Vergi Sistemi’nin yeniden düzenlenmesi hususunda yoğun çalışmalara girişilmiş ve bunların sonucu olarak modern fiskalitenin gereklerine uygun olumlu bazı adımlar atılabilmiştir. 1960 sonrasının vergi sistemini düzeltmek konusundaki ilk girişimi, sözü geçen yılın sonunda Gelir Vergisi Kanunu ile Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazılmasıyla başlanmıştır (193 ve 213 sayılı Kanunlar). Evvelce politik sebeplerle vergi dışında bırakılan tarım kesimi Gelir Vergisi kadrosu içinde vergilendirilmeye başlanmış; vergi kaçakçılığını önlemek gayesiyle bir güvenlik tedbiri olarak “servet beyanı” müessesesi ihdas edildiği gibi 1950 yılında 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile vergi sistemine ithal edilmiş bulunan “ortalama kar hadleri” ve “gider esası” müesseseleri de esaslı bir şekilde tadil edilmiştir.

1960’tan sonra vergi Reform Komisyonu’nun da katkılarıyla gerçekleştirilen reform hareketleri sonunda vergi sistemine kazandırılan yeni müesseseleri şöyle sıralamak mümkündür: Yatırım indirimi, değer fazlası istisnası, yeniden değerleme azalan bakiyeler üzerinden hesaplanan (degressif) amortisman usulü, zarar nakli, vergi uzlaşması.

12 Eylül 1980 tarihinde işbaşına gelen yönetim, iktisadi politika yönünden 24 Ocak Kararlarını benimsediğini ve bunun uygulanmasına devam edileceğini açıkça belirtmiştir. Nitekim, iktisadi alandaki ilk hareket, vergi kanunlarında yapılması artık kaçınılmaz hale gelen fakat politik sebeplerle münfesih parlamento tarafından bir türlü ele alınamayan değişikliklerin gerçekleştirilmesi olmuştur. Yalnız yapılan değişiklikler vergi sistemi yönünden bir reform değildi. Tamamen pragmatik bir yaklaşımın gereği yapılması mecburi hale gelen ve ayrıca benimsenen iktisat politikasının gereklerine uygun bir vergi düzenlemesini uygulamaya koymak idi.

12 Eylül 1980 sonrasında vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle ulaşılmak istenilen başlıca gayeler şunlardı: 1) Vergi yükünün dağılışı çok adaletsiz hale gelmişti ve bunu düzeltmek gerekiyordu. 2) Piyasa ekonomisi iktisat politikasının esasını meydana getireceğine göre vergi kanunlarında tasarrufu arttırıcı ve bunları yatırımlara yöneltici tedbirlere yer verilmesi öngörülüyordu. 3) Döviz darboğazını aşabilmek için vergi kanunlarında mal ve hizmet ihracını teşvik edici düzenlemeler yapılması gaye alınıyordu. 4) Enflasyonla mücadelede vergi politikasından da yararlanılmasına ve vergi kanunlarında vergi hasılatını arttıracak düzeltmeler yapılmasına özen gösteriliyordu. Vergi yükünün dağılışındaki adaletsizlikler özellikle Gelir Vergisi tarifesindeki bozulmadan kaynaklanıyordu. Sözü geçen tarife son olarak 1963 yılında düzenlenmiş, daha doğrusu düzeltilmişti. Aradan geçen süre içinde enflasyon oldukça hızlı bir trend göstermiş fakat tarifeye hiç dokunulmamıştı. Sonuçta temel niteliklerinden biri artan oranlılık olarak tanımlanan Gelir Vergisi fiilen düz oranlı hale gelen tarife ıslah edildi. 12 Eylül 1980 sonrasında getirilen bir diğer önemli yenilik “vergi alacağı” sisteminin getirilmiş olmasıdır. 1981-82’de peşin vergi uygulamasına geçildi. 1983’te hayat standardı temeline dayalı asgari bir vergi ödeme zorunluluğu getirildi. Bu şekildeki ödeme 1986’ya kadar sürdü. 1986-88 arası bir başka peşin vergi ödeme sistemi olan “dahili tevkifat” sistemi uygulandı. 1989’dan sonra aynı vergi politikası “geçici vergi” adıyla devam ettirildi. Ayrıca 1985 yılı başında yürürlüğe konulan Katma Değer Vergisi gerçek bir vergi reformu niteliğindedir. Aynı dönemde KDV toplayan ücretlilere vergi iadesi verilmeye başlandı. Bu arada yazar kasa uygulamasının başlatılması vergi toplanmasının tabana yayılmasına katkıda bulundu.

vergi

1 . Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para:
"Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek.
2 . Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik:
"Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
vergi kaçırmak (birine) vergi olmak vergiye bağlamak

vergi

Türkçe vergi kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. assessment, duty, excise, gabelle, imposition, impost, Scot, tax, dues

vergi

kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para. bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik; özgü, mahsus.

vergi

Türkçe vergi kelimesinin Fransızca karşılığı.
impôt [le], contribution [la], taxe [la], droit [le], imposition [la], tribut [le]

vergi

Türkçe vergi kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Abgabe, Auflage, Impost, Steuer, Umlage

vergi

(Türkçe) - Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelikler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

misafir - 8 yıl önce
arkadaşlar ayrıca maliye bakanlığı tarafından 1999 yılında vergi kimlik numarası uygulamasına geçmiştir

misafir - 8 yıl önce
ayrıca maliye bakanı tarafından 1999 yılında vergi kimlik numarası uygulamasına geçilmiştir

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Vergi
2 yıl önce

Vergi, ekonomik birimlerden siyasi cebir altında ve karşılıksız devlete kaynak (para) olarak aktarılmasıdır. Kamu hizmeti yapmak durumunda olan devlet...

Vergi, Devlet, Enflasyon, Gelir Dağılımı, Gelir vergisi, Kurumlar vergisi, Veraset, Genel servet vergisi, Gümrük Vergileri, Emlak ve kısmi servet vergileri, Sermaye vergisi
Vergi hukuku
2 yıl önce

Vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir)...

Vergi hukuku, Anayasa, Bakanlar Kurulu, KHK, Tebliğ, Tüzük, Vergi, Yasa, Doktrin, Mukteza, Sirküler
Vergi kaçırma
4 yıl önce

Vergi kaçırma, bireylerin, şirketlerin, trustların ve diğer kuruluşların yasa dışı yollarla, ödemekle yükümlü oldukları vergileri ödememe çabaları için...

Türkiye'deki vergi mahkemeleri
2 yıl önce

Türkiye'deki vergi mahkemeleri, Türkiye'de idari yargı kolunun içinde yer alan mahkemelerden biridir. Vergi mahkemeleri vergi yargısında ilk derece mahkemesi...

Vergi Denetmeni
6 yıl önce

Vergi denetmeni, 213 sayılı Vergi Usul Kanunundan yetki alan vergi inceleme, teftiş ve tahkikat elemanı. Mesleğe üç aşamalı bir sınavdan geçerek Vergi...

Vergi Denetmeni, Taslak şablonları, Taslak madde, ,
Vergi incelemesi
6 yıl önce

Vergi İncelemesi Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. İncelemeye yetkili olanlar...

Vergi cenneti
2 yıl önce

Vergi cenneti, vergilerin hiç olmadığı veya çok düşük olduğu ülke ya da bölge. Ülkedeki vergilendirme oranları diğer ülkelerle haksız rekabet olanağı...

Maktu vergi
2 yıl önce

Maktu vergi, mükellefler arasında ayrım yapılmaksızın, farklı oranlarda değil, herkesten eşit olarak alınan vergidir. Baş ve damga vergilerini örnek olarak...