Türkiye-Polonya Ilişkileri

Kısaca: Türkiye-Polonya ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti'nin Polonya Cumhuriyeti'yle süregelen uluslararası politikaları içerir. ...devamı ☟

Geçmişten günümüze Türkiye-Polonya ilişkileri

İlişkilerin tarihçesi

Osmanlı dönemi

Türklerin Polonyalılarla tarihe geçen ilk karşılaşmaları Avrupa Hun ve Avarların 5.-9. yüzyıllar arasında Avrupa'ya yaptıkları istilalar sırasında olmuştur. Bu dönem hakkında bilgimiz azdır. Günümüzdeki anlamıyla Türkiye-Polonya ilişkilerinin başlaması 14. yüzyıla rastlar. Osmanlıların Balkanlarda genişlemeye başladığı bu dönemde her ne kadar Osmanlı-Polonya orduları doğrudan doğruya karşı karşıya gelmediyse de Niğbolu Savaşı, Kosova Savaşı ve Varna Savaşındaki Haçlı ordularında çok sayıda Polonyalı asker bulunmaktaydı. Ancak Osmanlı Devletinin Polonya'yla doğrudan doğruya karşı karşıya gelmesi özellikle Mohaç Savaşı'ndan sonra olmuştur. Macaristan'ın büyük bir bölümünün Osmanlıların eline geçmesiyle Osmanlılar Polonyalılarla komşu haline gelmişler, 16. ve 17. yüzyıllar her iki ülkenin de en güçlü düzeylerine eriştiği bir dönem olduğu için çok sayıda Osmanlı-Lehistan savaşlarına sahne olmuştur. Bu dönemde Polonyalıların Litvanyalılarla birleşerek kurduğu Lehistan-Litvanya Birliği Osmanlı tarihinde sadece Lehistan adıyla anılmıştır.

1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması'nda Lehistan ordusu çok önemli bir rol oynadı. Viyana düşmek üzereyken Lehistan kralı III. Jan Sobieski 75.000 kişilik bir orduyla Viyana'nın yardımına koştu. Böylece kuşatma başarısızlığa uğradı. Ancak bu tarihten sonra Lehistan gitgide zayıfladı. Lehistan sayesinde Osmanlı egemenliğinden kurtulan Avrupalı devletler bu zayıflıktan yararlanarak 1795 yılında Lehistan'ı kendi aralarında bölüştüler. 18. yüzyıl boyunca Polonyalılar Rusya, Almanya ve Avusturya'nın egemenliği altında yaşadılar. Osmanlılar bu durumdan hiç bir zaman hoşnut kalmadılar. Bağımsızlığını yitiren Polonyalılara yardım elini uzatan nadir ülkelerden biri oldular. Polonya'daki bağımsızlık hareketlerini desteklediler, Polonyalı göçmenlere kucak açtılar. Hatta İstanbul yakınlarında Polonyalılar için Polonezköy adında bir köy kuruldu. Bu köy günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.

Osmanlı Devleti'nin Lehistan'ın paylaşılmasını kabul etmemesiyle ilgili bir söylence şöyledir: Padişah, yabancı diplomatları kabul ettiğinde hep Lehistan elçisini sorar, bunun üzerine sadrazam usulca yaklaşır, sanki padişahın kulağına fısıldarmış gibi, ama kesinlikle orada bulunan herkese duyurmak niyetiyle şunları söyler: "Lehistan elçisi yoldadır, ancak yollardaki müşkülat yüzünden gecikmiştir". Bazı eserlerde Osmanlı Sadrazamlarının yabancı elçilikleri kabul ettikleri yıllık davetlerde Rusya, Avusturya ve Prusya elçilerine her defasında "Lehistanlı meslektaşınız nerede? Aranızda göremiyorum da!" sorusunu yönelttiği yazılmaktadır. Bu durum tam 127 yıl sürmüş, I. Dünya Savaşı sonunda Polonya yeniden kuruluncaya kadar devam etmiştir.

Cumhuriyet dönemi

Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi olarak tanıyan ünlü Lozan Antlaşması'nın Avrupa devletlerince imzalanmasından bir gün önce, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilk tanıyan Avrupa devleti, Polonya Cumhuriyeti'ydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından hemen sonra Türkiye ile Polonya tekrar diplomatik ilişki kurmuş; Nisan 1924’te ilk Türkiye Cumhuriyeti Elçisi Varşova’ya, Haziran 1924’te de ilk Polonya Büyükelçisi Ankara’ya atanmıştır.

Osmanlı Devleti'nin Polonya Devleti'nin ortadan kaldırılmasını kabul etmemesine benzer bir olay da Türkiye Cumhuriyeti döneminde II. Dünya Savaşı yıllarında Polonya'nın Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Almanyası tarafından işgal edilmesinden sonra vuku bulmuştur. Buna göre, II. Dünya Savaşı sırasında Ankara'daki Polonya Büyükelçiliği, yoğun şekilde çalışıyordu. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Almanyası'nın Türkiye Büyükelçisi Franz von Papen, Türkiye Hükümeti'ne başvurup Ankara'daki eski Çekoslovakya Büyükelçiliği'nin, Çekoslovakya'nın II. Dünya Savaşı'ndan bir yıl önce imzaladığı Anschluss Antlaşması gereğince Almanlara ait olması gerektiğini anlatmıştı. Sonuçta bina Almanya'ya verilmiş ve von Papen de oraya yerleşmişti. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi orduları, 1939'da Polonya'yı işgal edince, Von Papen yine sahneye çıkıp Polonya diplomatik misyonunun günümüzde de içinde bulunduğu binanın ve güzel bahçesinin (Polonya Büyükelçiliği binası, eski Çekoslovakya misyonu binasının 150 metre uzağında bulunuyordu) tıpkı Çekoslovakya örneğinde olduğu gibi kendisine verilmesini talep etti. Zamanın Cumhurbaşkanı İsmet Paşa, bu isteğe karşı çıkıp "Bizim, Polonya ile ananevi bir dostluğumuz var. Geçmişte, Polonya'nın taksimi zamanında, Türkiye Polonya Büyükelçisi'nin gelişi için 150 sene beklemiştir. Şimdi çok kısa bir müddet için Polonyalı dostlarımızı kıramam ve sizin bu talebinizi Türkiye katiyen yerine getirmez..." diye bir cevap verdi. Böylece II. Dünya Savaşı boyunca von Papen, Polonya bayrağını, ikametgahının penceresinden devamlı seyretmeye mecbur kaldı.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.